YENİ YARGI PAKETİ ve BEKLENTİLER / 1
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin ilk paketi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşmıştı. 39 maddeden oluşan bu pakette pasaport düzenlemesi, hukuk mesleklerine giriş sınavı, tutukluluk süresi, seri yargılama usulü gibi pek çok konuda yeni düzenlemeler getirilmişti.
Birinci yargı paketinin ardından gözler ikinci yargı paketine çevrildi. Kamuoyunun yakından takip ettiği “af yasası” olarak da bilinen ceza infaz indirimi ile nafaka ile ilgili düzenlemelerin de yer alacağı düşünülen bu paketin yakın zamanda meclise gelmesi bekleniyor.
Yeni yargı paketindeki beklentilerden bir tanesi de nafaka düzenlemesine ilişkindir. Mevcut yasaya göre, yoksulluk nafakasının ödenmesi ile ilgili bir süre sınırı bulunmuyor. Daha önceki Medeni Kanunumuzda yoksulluk nafakası bir yıllık bir süreyle sınırlandırılmışken, 1988 yılında yapılan değişiklikle bu süre kaldırılmıştır. Daha sonra yürürlüğe giren Medeni Kanun ile de bu uygulama devam ettirilmiştir. Velhasıl, 1988’den bu yana yoksulluk nafakası uygulamasında süre sınırı bulunmamaktadır.
Ancak, yoksulluk nafakasının “sürekli” değil “süreli” olması hak ve adalete daha uygun olacaktır. Zira sürekli nafaka birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Çok kısa süren evliliklerde dahi yıllarca ve hatta ömür boyu devam eden nafaka ödemesi, eski eşten alınan nafakanın kaybedilmemesi adına resmi evliliklerin yapılmaması, gayrı resmi ilişkilerin ve evlilik dışı doğumların artması, nafakanın ödenmemesi nedeniyle üç aya varan tazyik hapsinin uygulanması ve zaten nafaka ödemede zorlanılırken bir de cezaevine girme tehlikesinin doğması gibi…
Halbuki, Anayasamızın 2. maddesinde ifade edilen sosyal devlet ilkesinin bir sonucu olarak, devletin fakiri, yoksulu, dulu ve yetimi gözetme yükümlülüğü bulunmaktadır. Yine Anayasamızın 41. ve 42. maddelerinde özellikle annenin ve çocuğun korunması görevi devlete verilmiştir. Eğer boşanan eş, boşanmakla yoksulluğa düşecekse ona yardım etmek öncelikle devletin görevi olmalıdır. Devlet, öncelikle kendi görevi olan bir hususu eşe yükleyemez, yüklememelidir. Toplumsal bir olgu olan ve devletin aktif olarak mücadele etmesi gereken yoksulluğun sorumluluğu boşanan taraflardan birinin üzerine ömür boyu yüklenmesi mantığa ve hakkaniyete aykırı bir çözüm olarak görünmektedir. Nafaka ile yükümlendirilen eşin, eski eşine, evliyken sağlamış olduğu hayat standardını boşandıktan sonra da aynen sürdürmesi gibi bir yükümlülüğü yoktur.
Ömür boyu devam eden bir nafaka yerine, daha önce olduğu gibi belirli bir süre devamı ve bu sürenin bitiminde kendiliğinden sona ermesi makul bir çözüm gibi durmaktadır. Veya, sürekli nafaka yerine makul bir tazminata hükmedilmesi ve bu tazminatın ödenmesi ile meselenin uzamaması da daha akılcı bir çözüm olarak görünmektedir. Düzenlemede, birkaç çözüm önerisi üzerinde çalışıldığını biliyoruz. Temennimiz, hakkaniyete uygun ve kalıcı bir çözümün bulunmasıdır.
Bir sonraki yazımızda ise, ceza infaz indirimi üzerinde durmaya çalışacağız
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.