YÜZDÜK, YÜZDÜK KUYRUĞA GELDİK
Sayılı gün, çabucak geçti.
Pazar günü millet olarak sandığa gideceğiz, geleceğimizi oylayacağız.
Bu saatten sonra kolay-kolay kimse fikrini değiştirmez. Herkes kararını verdi.
Bu iş hatır-gönül işi değildir. Ayrıca veballi de bir iştir.
Attığımız her oyun üzerimizde hakkı vardır. Sorumluluğu vardır.
Oy kullanma işi kuru-boş fanatizme kurban edilecek basit bir mesele de değildir.
Geçmiş yıllarda yaptıkları tercihlerin yanlışlığını görenlerin, levye ile parmaklarını kırdıklarını hatırlıyorum. “Ellerim kırılsaydı da vermeseydim” demek, hatta elleri kırmak geçip giden zamanı geri getirmez.
Ok yaydan çıktıktan sonra ağlamak, sızlanmak, salya-sümük diz dövmek hiçbir işe yaramaz. Onun içindir ki iyi düşünmeliyiz, kendimiz için değil de çocuklarımız ve torunlarımız için geleceği oyladığımızı unutmamalıyız.
Cennet vatanımızın bir ateş çemberinin içinde olduğunu görüyoruz.
İslam coğrafyası üzerinde haçlı ittifakının ne yapmak istediğini (çevremize aklımızı da kullanarak) bakarsak anlarız.
Demokrasi getirme vaadi ile girdikleri Irak’ta Saddam’ı asmakla mesele çözüldü mü?
Libya’da Kaddafi’nin hal edilmesi, Libya’ya huzuru getirdi mi?
Suriye’de mezhep taassubunun nelere mal olduğunu görmedik mi?
Sıra İslam’ın son ve güçlü kalesi Türkiye’yi parçalamaya geldi. 15 Temmuz kalkışması bunun ilk adımı idi. Asil milletimizin basireti ile bu belayı atlattık. Ama şer güçlerin pes ettiğini düşünmeyin. Dünya var olduğu sürece haç ile hilal barışık olmayacaktır.
Hangi partiye gönül vermiş olursanız olun, bunları hep beraber düşünmek zorundayız.
30 yılı aşkın başımıza PKK belasını saranlar da aynı mahfiller değil midir?
Teröristlerle, terörle arasına mesafe koymayanlarla, askerimizi, polisimizi, korucularımızı şehit edenleri terör örgütü olarak görmeyenleri seçerseniz, sizin de elinize kan bulaşmış olacaktır.
Tercih sizin.
Allah hayırlı kararlar aldırsın hepimize.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.