13 gün sonra
Hafta sonu uzun zamandan sonra meşhur Zafer meydanımızda bir yürüyüş yaptık. Partililer akıllanmış. Artık insanların yoğun oldukları yerlerde açtıkları stantlarla seçmenlerin gönüllerini kazanmaya çalışıyorlar.
Kültür Park’tan İnce Minare yönüne doğru giderken önce AK Parti Milletvekili Mehmet Babaoğlu karşıladı bizi. Yine sektörden ağabeyimiz Osman Vasfi Dikilitaş ve partililerle birlikte seçim çalışması yapıyorlar, gelene gidene beyaz-kırmızı karanfil veriyorlardı.
Kolay gelsin diyerek devam ettik. Bu kez Mc Donald’s’ın önünde Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) küçük bir standını gördük. Bir dizüstü bilgisayara bağlanmış iki mütevazı hoparlörle, geçenlere Haydar Baş’ı dinletiyordu bir bey ile bayan.
Kibrit’in köşeye MHP kurulmuştu. Kamyonet araç üzerine orta boy bir ekran koymuşlar, Devlet Bahçeli’nin (alışık olmadığımız şekilde) televizyon programlarındaki konuşmalarını izletiyorlardı halka. Arada seçim müzikleri çalıyor, bazen de Cumhurbaşkanı’nın eski konuşmalarından kendilerince menfi algıladıkları cümleleri öne çıkaran görüntüleri yayına veriyorlardı.
Biraz daha ilerde ‘safını belirle’ diyen Büyük Birlik Partisi’nin aracını gördük. Onlar da Alperen Ocakları’nın altında araç üzeri müzik yayınına devam ediyordu.
Seçim normal olmayınca çalışmalar da farklılaştı. Bayrak asma, araç turları, broşür dağıtımı, mitingler gibi alışık olduğumuz durumların yerine; insan yoğunluğunun yükseldiği yerler partililerin çalışma alanı haline geldi. Tabi geçen dönemden hatırladığımız kafe gezmeleri de bunlardan bir tanesi.
Belki de normal olan budur. Kavgasız gürültüsüz patırtısız bir seçim süreci…
Eskilere göre bu halin hiç zevki yok. Yeniler çok rahatsız değil. Kimseyi bu sistemden ötürü eleştirecek değiliz elbette. Bu da bir yöntem. Hem 1,5 yılda 4. kez sandığa gidecek olan bir halk için belki de bu tespitler dahi belli şeyleri söylemeye yetiyor.
13 gün sonra bugünlerde yaşadıklarımızın finalini görmüş olacağız.
Halktaki heyecansızlığın “sandığa gitme” anlamında olumsuzluklar doğuracağı dillendiriliyor.
Seçime katılma oranlarıyla ilgili daha evvel bu sütunlarda bazı şeyler söylemiştik. %70-80’ler dahi Avrupa ve Dünya ölçeğinde iyi oranlar.
Diğer bir görüş ise halk kararını çoktan verdi. Kimi anketçilere göre tarihin en düşük kararsızlar kitlesi var karşımızda.
Siyasi tecrübelerine güvendiğim insanlardan tahmin almaya devam ediyorum. Şuana kadar elime aldığım yüzdelik dilimlerde ne tek başına iktidar var ne de 7 Haziran’a oranla çok büyük bir değişiklik…
Artı eksi 1’er puanda kaydırılıyor tahminler.
Biz öyle düşünmüyoruz da tahminlerimizi son haftaya saklayalım. Ülke ve gelecek adına yeniden huzur ve istikrarın galip geleceği bir seçim hayalimiz var.
Az kaldı. 13 gün sonra ömrümüz varsa konuşuruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.