AK Parti Konya’da Rekor İstiyorsa…
Bayramdı, seyrandı, tatildi. Hepsi bitti. Yoğun ve yeni bir döneme başladık. Ne bayramlaşmadaki aksamaları konuşmalı bu saatten sonra ne de enerjiyi iç çekişmelere harcamalı…
Düne bakıp, takılı kalıp hiçbir yere varılamaz.
Başbakan şehri Konya’nın daha çok kazanması, yatırım çekmesi, hizmet alması en büyük arzu ve gayemiz. Tüm cümlelerimizin ucu bu ülkü uğrunda düğümlenir/birleşir hakkıyla.
Kimi okurlara göre AK Parti çığırtkanlığı olarak algılanan satırlar aslında şehrin gerçeklerini görerek ‘nasıl daha iyi hizmet alınır’ın ritmik saymasıdır anlamak isteyene!
Yoğun Bayram ve yurtdışı programı vesilesiyle Konya’nın gönlünü arife günden alan Başbakan Davutoğlu inşallah şehrimizden mutlu ayrılmıştır. Kafasında herhangi bir soru işareti kalmamıştır.
Başbakan şehirden rekor sözü alarak gitti. Peki, Konya yeni bir rekor kırabilir mi böyle bir süreçte?
Edinilen izlenim bu 4-5 puanlık farkın kapatılabileceği yönünde. Fakir-Zengin, Genç-İhtiyar konuştuğumuz çevreler bu dönem her ne olursa olsun oylarının renklerinin 7 Hazirandakine benzemeyeceğini söylüyorlar.
MHP’ye, CHP’ye HDP’ye ve SP-BBP birleşimine oy verenler niçin beklentilerini karşılayamadılar tek tek bunların gerekçelerini bu hafta içi nasip olursa irdeleyeceğiz. Lakin bir gerçek var ki oy renginin değişmesindeki ana tema tatminsizlik.
Neyse, bu yazının konusunu bu akışkanlıkta sürdürmek niyetinde değilim.
4-5 puanlık farkın kapanması ve hatta yeni bir rekor kırılabilmesi için tek bir çare var. Sır değil. Söylüyorum. Çalışmak, çalışmak, çalışmak…
Mahalle mahalle, sanayi sanayi nereye gidildi kimlerle görüşüldü kimler es geçildi? Sokakların dili var. Söyler.
Bu seçimlerde “eskiden bi gelen giden oy verin diyen olurdu, bu AK particiler kendinden çok emin zahir, kapımızı çalan olmadı” cümleleri yankılandı meclislerde.
Biz duyduk. Duyanlardan da çokça duyduk. Peki, bu rehavetin asıl sahipleri duydu mu?
Duymadılar ise de bu vesileyle yine biz duyurmuş olalım.
Diyoruz ya hep. Kavga etmek değil niyet. Bu şehrin gelişmesine katkı sağlamak. Olmasa da hep söylediğim karınca misali safı belli etme tesisi…
Rekor isteniyorsa şu maddelere kulak verin.
BİR: Kavgayı bırakın. Hem kendi içinizde hem de dışınızda. Ocuyu bucuyu boş verin üzüm yemeye bakın.
İKİ: Kapı kapı gezme “oy isteme” sıcaklık-sempatiklik oluşturma işini ihmal etmeyin.
ÜÇ: “O bölge zaten bizden gidilmese de olur” demeyin.
DÖRT: Teşkilatın eskilerini işin içine katmanız tecrübe anlamında olumlu bir gelişme. Devam edin.
BEŞ: Reklam yoluyla vereceğiniz mesajları iyi belirleyin. Profesyonelce çalışın.
ALTI: Önceki dönemin yönetimini işin içine katmayı iyi düşünmüşsünüz, Ahmet Sorgun bu vazifeyi en iyi şekilde götürebilir. Onunla kapalı kapılar arkasında değil kamuoyuna nazır birliktelik kurun.
YEDİ: Matbaa, giydirme tabela vb. işleri bir merkezde toplamayın. İlla gidilip şu tabelacıda araç giydirilecek demeyin. Dağıtın!
SEKİZ: Fedakâr insanları soğutmayın. Bu şehirde Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu için binlerce lira harcayacak çok adam var. Yeter ki ön ayak olmayı bilin.
DOKUZ: Vekil adaylarınız geçen seçimlerde olduğu gibi “o ilçe uzak oraya gitmem buraya gitmem zaten ben burada mı yaşayacağım” benzeri cümleler kurarsa yani böyle vekil adaylarınız varsa (!) tasını tarağını eline verip merkeze yollayın.
ON: Eskiden ( Hasan Angı, Ali Sürücü vb. gibi) İl Başkanları tabiri caizse laf söyledi mi ‘sözünün üzerine söz’ konmazdı. Hem bürokraside hem teşkilatlarda… Tarz meselesi deyip olayı farklı boyutlara taşımayın.
ONBİR: Belediyelerinizi çalışmalarda aktif kullanamıyorsunuz. Çok örnek var. Azıcık gayret!
Liste uzar da… Uzatmayalım. Hem kızan da olmasın.
Ataleti yenmek gerekiyor. Bu konuda eğitim alınması gerekiyorsa eğitim. Gaz gerekiyorsa gaz. Başka şeyse o. Niyet edilip iyi başlanırsa iyi gider emin olun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.