Özlenen Seçim Kampanyası
Yeniden seçime girerken partilerin yapacağı seçim kampanyası öncesinde Başbakanımız Sayın Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU’nun diğer partilere yaptığı çağrı inşallah karşılık bulur ve hiç olmazsa bu seçim döneminde vatandaşlarımızın özlediği ve beklediği centilmence ve çevreci bir seçim kampanyası yaşarız.
Sayın Davutoğlu, AK Parti aday tanıtımı toplantısında yaptığı konuşmada diğer partilere seçim kampanya süresince yürütülecek politikalar için üç teklifte bulundu. Bunlar:
1-Gelin, seçim kampanyası sırasında halkımızı rahatsız edecek her türlü eylem ve davranıştan kaçınalım.Çevre ve gürültü kirliliği yaratmamak için centilmenlik anlaşması yapalım. Parti binaları çevresi dışına bayrak flama asmayalım, sokaklara afiş broşür atmayalım.
2-Gelin, siyaseti, nezaket kuralları içinde yapalım. Birbirimizi eleştirelim ama kesinlikle hakaret etmeyelim. Aileler ve özel hayatı siyasi rekabetin bir parçası haline getirmeyelim.
3-Gelin, teröre karşı ortak bir tutumda buluşalım. Şiddet kime karşı yapılırsa yapılsın, bütün partiler (öncelikle 4 parti) olarak karşısında olacağımızı duyuralım.
Aslında bütün bunlar dünyanın bütün çağdaş ve demokratik ülkelerinde yaşanan süreçler. Ülkemizde de Sayın Başbakanımızın çağrısına başta kendi partisi olmak üzere diğer partilerde uyar ise toplum olarak özlediğimiz ve beklediğimiz bir seçim kampanyasını yaşarız.
Biz biliyoruz ki çevreye saygı insana saygıdır. Dolayısıyla daha temiz daha güzel ve daha sağlıklı bir çevre için atılacak her adım insanımıza duyulan saygının ve sevginin bir ifadesidir.
Şimdi düşünüyorum da acaba kaç kişi veya kim, sokakta asılan parti bayraklarına bakarak oyunu belirler? Ya da kaç kişi eline aldığı parti broşürünü anlayarak okuyor ve yorumladıktan sonra tamam işte benim aradığım aday diyor?
Tabiata bırakılan plastik atıklar yüzlerce yıl doğada yok olmadığına göre çevremize rastgele asılan parti bayrakları ile afiş ve broşürler sadece partinin zenginliğinin işareti olmaktan başka işe yaramıyor. Sadece çevre ve görüntü kirliliğine neden oluyor.
Sokak aralarında yüksek sesle yapılan parti propaganda araçlarını kim dinleyip değerlendiriyor? Yapılan gürültünün ardından kaç kişi hayır dua ediyor? Halbuki gürültü insanın ruh sağlığını olumsuz etkiliyor ve belki de ters tepki verecek. O sırada hasta ve yaşlılar, ders çalışanlar, hatta işten çıkmış uyuyanlar ne düşünürler acaba?
Diğer önerilere bakalım: Geçtiğimiz bazı seçim kampanyalarında aileler işe karıştırıldı, belden aşağı siyaset yapıldı da ne oldu? Emin olun sağ duyulu vatandaşlarımız bu tür polemikleri istemiyor hatta yapanı ayıplıyor. Eleştiri yapılacak tabii ki. Ama bunlar iş üzerinden, projeler ve vaatler üzerinden olacak, olmalı. Örneğin rahmetli Erbakan Hoca’nın “Kadayıfın altı kızardı”, gibi olmalı. Kırmadan dökmeden ama isabetli sözlerle eleştiri yapılmalı.
Eski siyaset adamlarımız tıpkı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi televizyonlara çıkıp, karşılıklı tartışırlar birbirlerini yerden yere vururlar ama hiçbir zaman hakaret etmezlerdi. Son on-on beş yıldır yapılan seçimlerde bu tür görüntüler neden olmuyor? Çok mu zor bir televizyon kanalında parti liderlerinin karşılıklı tartışması?
Son üç aydır ülkemizi kana bulayan terör belasına karşı, ülkesini seven her vatandaş tek yürek olmalı. Nitekim yurdun pek çok yöresinde bu husus çeşitli vesilelerle ifade ediliyor.Milyonlar bir araya geliyor ama maalesef üç parti bir araya gelemiyor. İşte size fırsat Sayın Davutoğlu’nun uzattığı eli tutun. Teröre karşı tek yürek, tek ses olduğumuzu tüm dünyaya gösterelim
Hani denir ya: “Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruattır” diye peki teröre karşı halkımızın yerelde yaptığı ittifakı partiler neden yapamıyor?
İnanın vatandaş sizden birlik ve beraberlik mesajları bekliyor. Sosyal medyada değil, bizzat halkın önüne çıkıp kol kola verip terör belasına karşı tek yürek, tek ses olduğunuzu göstermenizi bekliyor. Eminim ki bunu yapmak size belki zor geliyor ama yaparsanız bizim gözümüzde yüceltecektir. Ülkemizin kanayan yarasına merhem olanları da, ateşe körükle gidenleri de bu aziz millet mutlaka değerlendirecektir.
Çevremizdeki ülkelerin yaşadığı zorlukları göz önüne alalım. Onlar ülkelerinden kaçarken bize sığınıyorlar. Peki hiç düşündünüz mü? Allah esirgesin aynı durumu biz yaşasaydık bizi hangi ülke kabul eder ki? Onun için cennet yurdumuzun kıymetini bilelim ve sahip çıkalım.
Tarih boyunca yüce milletimiz zor günlerde hep bir olmuş, birlik olmuştur. Emperyalist güçlerin ülkemiz üzerinde oynadığı oyunları azim ve kararlılığı ile bozmasını ve geri püskürtmesini bilmiştir. Yine öyle olacaktır. Bu günler geçecek, huzur ve güven geri tesis edilecektir. Bunun için önce siyasi istikrar ve güçlü bir yönetimle mümkündür. 1 Kasım seçimleri huzur ve güven ortamının yeniden tesis edilmesine vesile olacaktır, İnşALLAH.
Bunun ilk işaretini de başta AK Parti olmak üzere seçime katılan partilerin seçim kampanyalarında görmek istiyoruz. Kalın sağlıcakla.
ÇEVRECİ SÖZÜ; Ayinesi İştir Kişinin, Lafa Bakılmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.