ALIŞTIK ARTIK
Evet evet rahatlıkla alıştık artık diyebiliriz. Geçen sezon Torku Arena’da beş gol yediğimiz, deplasmanda tek golle mağlup olduğumuz Galatasaray yine bize kendi evimizde dört gol attı. Ligin üçüncü haftasında galibiyet siftahı olmayan iki takımın mücadelesinde maalesef üzülen taraf biz olduk. Fikstüre baktığımda geçen hafta Kayserispor maçı sonrası analiz ettiğim üzere Galatasaray maçı takımımız için kırılma noktası demiştim. Milli maç nedeniyle lige verilen bir hafta aranın ardından Osmanlıspor ve Sivasspor deplasmanına gideceğiz. Oynadığımız üç maçta iki beraberlik ve bir mağlubiyet alarak topladığımız iki puanla ligin düşme potasına girerek 16.sırada kendimize yer bulduk. Maazallah ligin beşinci haftasına geldiğimizde halen iki puanda olduğumuzu düşünmek bile istemiyorum. Eğer bu kötü gidişe dur diyemezsek yine geçen sene ki gibi soğuk rüzgarlar erkenden esmeye başlayacak gibi görünüyor. Ama her zaman söylediğim gibi sabırlı olmak kesinlikle bize fayda sağlayacaktır. Derdimizi; “Vatan-Millet-Sakarya” yaparsak kaybeden biz oluruz, Konyaspor olur. İşte burada sağduyulu olup doğru kararlar vermek lazım. Bu Konyaspor’dan başka Konyaspor yok. Skor ve puan destekçisi olursak menfaat gözetmiş oluruz. Elbette puan yada puanlar almasını isteyeceğiz ama bu takımın yanında iyi günde olduğu gibi kötü günde de varlığımızı göstereceğiz. Kaya Tarakçı’ya bugün sahip çıkmazsak ne zaman çıkacağız? Futbol hata oyunudur ve önümüzde bu hataları telafi edeceğimiz bir süreç var. Şimdiden can yakmaya, küstürmeye başlarsak işin işinden çıkılmaz. Kalede alternatiflerimiz var. Serkan Kırıntılı’yı geçen seneden beri istediğimi birkaç defa kaleme aldım, nihayetinde transfer gerçekleşti. Fakat antrenmanlarda gözlemlediğim kadarıyla ne Kaya’nın Serkan üzerinde oldukça fazla bir artısı var, ne de Serkan’ın Kaya üzerinde diyebilirim. Özellikle de son topta yani kalede ve ileri uçta takımımızın yabancı arayışlarıyla fazla bir iş yapacağını düşünmemekteyim. Bu sebeple Mario Felgueiras’a ben fazla şans tanımıyorum. Gol yollarında da Halil İbrahim Sönmez dışında Ciprian Marica, Dimitar Rangelov ve yeni transferimiz Riad Bajic gibi yabancı isimler kadro da yer alıyor. Dimitar Rangelov’un geçen seneden kalan cezasının bitmesi sebebiyle artık Aykut Kocaman’ın ilk onbire Riad Bajic yerine Dimitar Rangelov ile başlayacağını düşünüyorum. Ciprian Marica’ya bir ya da birden fazla şans verilmeli, Halil İbrahim Sönmez’de çift forvetin ekürü olmalı yahut yedekten takıma girdiğinde daha fazla oyunda kalabilecek sistem içerisinde olursa takıma katkı sağlayacağını düşünüyorum. Galatasaray maçına da 71.dakikada oyuna girdi kalan yirmi dakika boyunca oyuna canlılık getirdiğini düşünüyorum. Böyle forvetlerin varken Kocaman’ın Galatasaray maçı karşısında hala neden Riad Bajic gibi ismi zorladığını anlamış değilim. Mehmet Uslu’nun maçta son yarım saat kala varlığını az çok gösterdiği, Ömer Ali Şahiner’in koşsa da yine vasat kaldığı, Ali Turan’ın yaşına göre daha dirençli ve yılmadığı, Dossa Junior’un aynı istikrarını koruduğu, Samuel Holmen’in oyuna girdiği dakikadan itibaren varlık gösteremediği, Jagos Vukoviç’in iyi ile kötü arasında performans gösterdiği ve bizim açımızdan keyf alamadığımız lig serisine devam ettik. Transfer olduktan sonra ilk defa sahada faklı bir Alban Meha gördüm. Oyuna tamamen konsantre olan Meha, Galatasaray forması giyen ve lig tarihinde ilk defa frikik golü yiyen Fernando Muslera’ya 29 metreden attığı şık golüyle de tarihe geçmiş oldu. Ayrıca Meha’nın vurup da direği geçemediği pozisyon da maçın kırılma anı diyebilirim. Son olarak Kocaman’ın yeni gözdesi Vedat Bora’yı kutlamak istiyorum. Yaşına ve tecrübesizliğine rağmen böylesine büyük maçta verilen formanın hakkını elinden geldiğince vermeye çalıştı. Galibiyeti arzulayan, dikine oynamayı başaran birkaç isimden birisiydi. Takım olarak galibiyeti çok isteseydik böyle olmazdı. En azından Galatasaray kadar isteyemedik. Ve alıştık artık demiştim, çünkü Galatasaray’dan son iki yılda dört maçta ondört gol yedik. Yedek kadromuzun neredeyse ilk onbirden daha deneyimli ve güçlü olduğu kadro da herkesin şapkasını önüne koyup tekrar tekrar düşünmesi lazım. Elbette Kocaman’ın dediği gibi Fırat Aydınus’u da tebrik etmek (!) lazım ama önce kendimizi bir sorguladıktan sonra tabi. Telafisi olan haftaları sağduyulu geçirip takımımızın yanında olmaya devam edelim ki alıştığımız durumlardan kurtulalım.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.