Asıllar ve Kopyalar
Çevremizdeki doğal varlıkların ve doğa olaylarının hepsi, taşıdıkları aşkın özelliklerle birlikte birer asıldır. Onlardan esinlenerek yaptıklarımız da kopyadır. Asıllar, aynı zamanda birer ayettir. Her biri Allah’ın varlığına, birliğine, büyüklüğüne birer delildir. Hepsi bizim yararlanmamız içindir. Aynı zamanda onlar bizim için birer orijinal örnek ve esin kaynağıdır.
Asıllar hiç demode olmazlar ama kopyalar olur. Örneğin kanatlılar (Uçan yaratıklar) asıldır, uçaklar kopyadır. Kanatlılar aynı kalırken uçak modelleri sürekli demode oluyor. Dünyanın sonuna kadar uçak teknolojisi gelişecektir. Bu alanda korkunç ilerlemeler olacaktır. Ama asılların mükemmelliğine yaklaşmada hala bir arpa boyu yol alınmamış olacaktır.
İçinde bulunduğumuz 21. Asra kadar geliştirilen o muazzam bilgi birikiminin tamamı bile, ancak büyüteçle görebildiğimiz bir karıncanın, bir sineğin sahip olduğu yetenekleri, bu yeteneklerin kaynağı olan bilimsel sistemleri tam olarak anlamaya yetmez. Onların hepsini, o haliyle kopyalamaya hiç yetmez. Çünkü onlar asıldır. Onlar eşsiz, benzersiz, noksansız ve mutlak güç sahibi olan Allah’ın eseridir. Onlar ilmi, rahmeti, kudreti, varlığı sonsuz, bütün özellikleri sadece kendine mahsus, aşkın ve erişilmez olan o biricik yaratıcının eseridir.
Bilindiği gibi yarasaların gözü yoktur. Alışılmış göz yerine başka algılayıcıları vardır. Görmek için ışığa ihtiyaçları olmadığından, daha çok gece uçarlar. Onların bu özelliğinden esinlenerek sonarlar ve radarlar bulunmuştur. Bunlar önemli buluşlardır. Ama dünyanın ömrü varsa şayet, binlerce yıl sonra bile insanlar, yarasaların yeni yeteneklerini fark ederek, hala onlardan yararlanıyor olacaktır. Çünkü onlar, tam olarak asla taklit edilemeyen asıllardır.
Bilim insanları çeşitli kuşların kanat yapısından, devenin hörgücüne kadar birçok konuyu araştırmaktadır. Dünyanın sonuna kadar daha birçok konu araştırılacak, adeta altına bakılmadık taş kalmayacaktır. Ama yine de araştırma konusu yapılanlar, asıllardan alınacak ilahi örneklerin tamamı karşısında, denizde bir damla bile olmayacaktır. Çünkü asılların her biri bir gizem okyanusudur. Sayıları da, gruplayarak bile sayılamayacak kadar çoktur.
Kuraklık ve açlık korkusu insanlığın hep gündeminde olan korkularındandır. Bu yıl hububat rekoltesinin düşük olacağı haberleri, çiftçilerimizi olduğu kadar halkımızı da endişeye düşürmektedir. Ama biz, bu konuda da kusuru kendimizde aramalıyız.
Vahşi sulama dediğimiz, çok fazla su israfına yol açan sulama şekli yasaklanmalıdır. Damla sulama ve yağmurlama gibi tasarruflu, yeni sulama şekilleri artık mecbur tutulmalıdır. Yemyeşil bir Konya Ovası ve daha çok yağmur için, hiç olmazsa tarla kenarlarına, “Dekar başına bir ağaç” sloganıyla bir ağaçlandırma seferberliği başlatılmalıdır.
Hali hazırda devletin verdiği sulama destekleri oldukça iyi durumdadır. Ama bunlar, Konya gibi az yağış alan yerler için daha da arttırılmalıdır. Yeni sulama teknikleri ve ağaç seferberliğine yine de uymayan olursa, onların ürün destekleri beklemeye alınmalıdır.
Kuraklık konusunda şu anda bilinen önlemler yetersiz ve pahalıdır. Bu konuda da asıllara bakılmalıdır. Yüce Allah ölüm hariç, her problem için birçok çözüm yaratmıştır. Bence araştırmalar toprağın su tutma kabiliyetinin arttırılması konusunda yoğunlaşmalıdır.
Bilindiği gibi toprakta gözle görülemeyen kılcal borular vardır. Toprak, bünyesinde bulunan suyu, “Kılcalite” denilen bu borularla sürekli havaya uçurur.
“Kaymak kırma” adı verilen toprak işleme şekliyle bu boruların ucu tahrip edilerek toprağın nemi korunabiliyor. Ama kısa süre sonra toprak bunları tekrar tamamlıyor, bunlarla suyunu buharlaştırmaya devam ediyor. Araştırmalar çoğu kez uzun süren, pahalı işlerdir. Ama kuraklığı önleme gibi çok önemli bir konu için buna değer. Hem bu konuda başarı sağlanırsa sulama masrafları da ortadan kalkar ve her taraf doğal olarak sulanmış olur.
Bu konuda araştırma yapılıyor mu bilmiyorum. Topraktaki “Kılcalite” de bize esin kaynağı olacak orijinallerden (Asıllardan) biridir. Allah’a şükür ki bizim insanımız da önemli buluşlara imza atar oldu. Bir gün mutlaka bu konuda da araştırmalar yapılacaktır. Ama kuraklık sorununu çözmek kime nasip olacak, doğrusu merak ediyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.