“Biz bunlara ne kötülük yaptık?”
“Biz bunlara ne kötülük yaptık? Tam 17 üniversiteleri var ve hepsinin açılış kararının altında imzam bulunuyor…” (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan)
Gazeteci-Yazar Fehmi Koru’nun “CEMAAT’İN SİYASETLE SINAVI - BEN BÖYLE GÖRDÜM” adlı, piyasaya yeni çıkan kitabında çok ilginç notlar var.
Eserin “Başlarken söylemek istediklerim…” ilk kısmında yazar Fehmi Koru, “‘Türkiye’nin son döneminde hemen herkesi içine çeken en önemli olay nedir’ sorusunun cevabı belli: Kendisini ‘Hizmet hareketi’ olarak tanımlayan, yakınında duranların ‘Cemaat’ diye andığı, içinde yer alanların bir ara ‘Camia’ adını kullanıma sokmak istediği, karşı çıkanların ‘paralel yapı’, hakkında dava açanların ‘FETÖ örgütü’ sıfatını uygun gördüğü oluşumla mücadele…”
Önceleri yalnızca ‘İslâmi kesim’ tarafından bilinirken 1990’larda ülkenin dört bir tarafında konuşulur hale gelmiş, ancak Ak Parti’nin iktidarıyla birlikte, 2002 sonrasında, yurtiçi ve yurtdışında ilgi odağına dönüşmüş bir oluşum bu.” diyor ve devam ediyor…
Kitapta çok ilginç notlar var. Meselâ, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve arkadaşları için yakalama emrini çıkartan Sadrettin Sarıkaya’nın bu emrine, bilindiği üzere Hakan Fidan uymamıştı. O yılları ve MİT’e yapılan operasyonu konu alan filmde de bazı efsaneler vardı ya.. O efsanelerde bu kitapta açıklık getiriliyor. 11 Şubat 2012’de ameliyat masasına yatan Başbakan Tayyip Recep Erdoğan’a telefonla ulaşamayan MİT Müsteşarı “Hakan Fidan, bunun üzerine Cumhurbaşkanı Gül’e ulaştı. Ondan aldığı talimat “Sakın gitme, ne olduğunu anlayalım, sonra ne yapacağına karar veririz,” oldu” diyor Fehmi Bey.
“Biz bunlara ne kötülük yaptık?”
Eserden aktaracağımız bir başka bölümde Fehmi Bey, şu ifadelere yer veriyor:
“Tarih 22 Şubat 2012…
Karaalioğlu ve benimle birlikte Mehmet Ocaktan ile Yusuf Ziya Cömert ve birkaç meslektaş daha vardı.
Hoşbeşten sonra sıra günün konusuna geldiğinde. Biraz önce kapı önünde yakınları tarafından kulağımıza fısıldanan, “Aman ne yap edin, sinirlendirmeyin,” tembihinin fazla işe yaramayacağı ortaya çıktı. Sinirliydi Tayyip Bey. “Biz bunlara ne kötülük yaptık?” dedi ve ekledi: “Tam 17 üniversiteleri var ve hepsinin açılış kararının altında imzam bulunuyor…
Kısa süre önce (30 Ocak 2012) Pensilvanya’ya yaptığım ziyarette benzer bir soruyu bizzat Fethullah Gülen’e yönelttiğimi, “Öyle şey olur mu Fehmi Bey; biz bu arkadaşlardan ve yaptıklarından çok memnunuz,” cevabını aldığımı aktardım.
Aldığım cevaba rağmen, bir şeylerin pişmekte olduğu kanaatine vardığım izlenimiyle birlikte…”
***
Dünkü “Mevlâna Üniversitesi” başlıklı yazımda tam 15 üniversiteyi yayınlamıştım. Dönemin Başbakanı Erdoğan, 17 üniversiteden söz ediyor.
“FETÖ/PDY” yapılanmasında Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan üniversiteler arasında 2 üniversite neden yok?..
***
Bir gazetecinin kaleme aldığı ve kendi açımdan önemsediğim “Ben böyle gördüm” adlı kitabın ilk bölümünü; “Gülen’in Gül’e mektubu” adlı “okuma parçası” ile tamamlıyorum. Bakalım ikinci ve daha sonraki bölümlerinde ‘Cemaat’in siyasetle sınavı’nda nelerle karşılaşacağım…
Bu eserin tarafsız bir gözle ve objektif bir bakış açısıyla okunmasında, kendi adıma yararlı olacağı kanaatini taşıyorum. Zaman zaman itiraz ettiğim ve edeceğim hususlar da karşıma çıkmıyor değil.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Türkiye’de “FETÖ/PDY” iddiasıyla hakkında soruşturma açılan ve paralel çete elemanlarının yargılanacağı 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün altından bakalım neler çıkacak?
Yalnız Amerika’nın, Fethullah Gülen’i Türkiye’ye iade edeceğine hiç ihtimal vermiyorum.
Çünkü hesaplaşma henüz bitmedi.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.