Dünya’nın dört bir yanı yanıyor. Gazze’de insanlık vahşeti yaşanıyor. Türkiye’de yas ilan edildi. Sadece Filistin değil, Suriye, Kerkük, Doğu Türkistan… Bu vahşetin perde arkasını uzun vadede bilim adamları, siyaset bilimciler farklı farklı açılardan anlatıyorlar.

Dünyanın geleceği adına dillendirilen korku senaryolarından birisi de, yeni dünya savaşının “su savaşı” için olacağını dillendiriliyor.

…………….

İşte tam bu noktada burnumuzun dibinden boşa akıp giden milyonlarca metre küp suya mı yanalım, yoksa bu sular boşa gitmesin diye Ankara’dan hükümetin gönderdiği paraları, bizimkilerin “Bozkır’ı boş verin alın başka yere gönderin” diye elimizden gitmesine mi yanalım? 

Allah için benim tanıdığım Bozkırlılar mert, doğru, dürüst, delikanlı, çalışkan, kanaatkar, tuttuğunu koparan, yanlışa yanlış doğruya doğru diyebilen, taşı sıkıp suyunu çıkartan aynı zamanda da nasırına basılmadığı sürece mütevazi insanlardır. Mert ve suları serttir.

Ancak Bozkır Çağlayan Göleti ile ilgili olarak dün sabah duyduğum gerçek ile inanın yıkıldım. Yuuuuh dedim yuh. Ama kime? Niye? Neden? Dedikten sonra da Bozkır ve Bozkırlılar dahası bölgeme, dahası Konya’ya dolayısı ile de ülkem adına başımı taşlara vurmak istedim.

Lafı uzatmadan sadede gelelim. Bozkır Çağlayan Göletinin başına gelenler tabirimiz doğru ise pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Bu göletin yapımına tam 15 yıl önce başlandı. Ve ne acı ki halende devam ediyor

(Bu satırları yazmaya çalışırken bir yandan Sayın Başbakanın grup konuşmasını dinlemeye çalışıyorum. Başbakan dünyaya hükmediyor. Doğru. Ama Bozkır için Başbakan’a ya hep yalan söylendi ya da yanlış bilgi verildi. Galiba hala da yanlış bilgiler veriliyor) 

Son aldığımız habere göre DSİ’nin Çağlayan göletine bu yıl için ayırdığı 2 milyon lira eski para ile iki trilyon “Biz yapamadık siz yapın” diyerek başka bir ile aktarılmış.

…..

Bu bilginin daha acı yönünü de söyleyelim mi?

Çağlayan göletinin parasının aktarıldığı göletin yapımına da iki yıl önce başlanmış! Konya için böylesine vahim bir aktarmanın gerekçesi hazır olmaz mı? Minareyi çalan kılıfı hazırlamaz mı? Hazır. İşte gerekçeleri “Neymiş efendim bin günde bir gölet programı için o göletin acilen bitmesi gerekiyormuş”. Hayırlı uğurluuuuu olsun.

Hepsi tamam da kendi kendime sadece şu soruya cevap bulamadım “15 yıldır devam eden Çağlayan Göletine niye öncelik verilmez?”

Bu durumun üzerine konu ile ilgili birkaç Bozkırlı büyüğüm ile görüştüm. Bozkırlalar hem üzgün hem de çok kızgınlar. Çünkü daha da dertliler.

Eeeee ne de olsa Bozkır yıllar sonra iktidardan yana iktidarın bir Belediye başkanını sandıkta seçmişti. Seçim hala tazeliğini korurken şimdi bu insanlar iktidarın başkanını seçtikleri için cezalandırıldıklarını düşünüyorlar

Bunu öğrenen Bozkırlılar şimdi Bölge müdürlüğünün yetkililerine, seçkin vekillerimize, parti yöneticilerine ne diyecekler? Benim tanıdığım Bozkırlılar bu mücadeleden vazgeçmezler. Bozkırın kanayan yarası Çağlayan Göleti Bozkırın kaderi midir? Gölet Mavi tünele 25 kilometre mesafede Sarıot gölünden yıllık 150 milyon metreküp su düdenlere boşa akıp giderken bu tutarsızlık neden? Diye defalarca yazdık.

Sarıot gölü barajı yapılsa 300 bin dönüm arazi sulanacak. Düşünüyorum. Düşündükçe delleniyorum.  Dünya bir damla suyu değerlendirmeye çalışırken, dahası lağım suyunu içme suyuna çevirmeye çalışırken bize Cenab-ı Allah’ın bir lütfu olan Torosların zirvesindeki 150 milyon metreküp tertemiz kar suyunun biz niye düdenlere akıtırız?

Anlayan varsa beri gelsin yazımızı toparlarsak Çağlayan Göleti ve Sarıot gölü konusunda tamamen haklı olan Bozkırlıların bugüne kadar yanlarında olduğum gibi bundan sonra daha çok yanlarında olacağım.

Ben Konya’nın bürokratlarından da siyasetçilerinden umudumu kestim. Bozkırlılar adına haddimi aşarak çalışmalarını takdirle izlediğim Sayın Bakanım Veysel Eroğlu Bey’e sormak isterim;

“Afyon Dinar Çağlayan Göleti nasıl olur bir yılda biter de aynı ismi Gölet olan Bozkır Göleti 15 yıldır bitmez.”…

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Su akarsa nehir, düşerse şelale, durursa göl olur.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İnsan olduğumuzu hiç unutmadığımız zaman ADAM oluruz.