Bunlar hep koronadan mı?
Dünya ile birlikte ülkemiz de sağlık alanında ciddi bir sınavdan geçti. Sağlık altyapısının güçlü olması sayesinde şükür ki en zorlu zamanlarda bile en az kayıpla süreci atlatmayı başardık.
Tabi bu az kayıp kelimeleri, kime göre, neye göre sorularını da beraberinde getirir. En yakınınızı kaybetmişseniz, sizin için bu kayıp az değil, en büyük kayıp, en çok etki anlamına gelir.
Eşimizden, dostumuzdan, yakınımızdan birçok kişiyi, ya da en yakınımızdakilerin aile bireylerini kaybettiğini koronavirüsün en yaygın olduğu dönemlerde hemen her gün duyuyor, koronayla uyuyor, koronayla uyanıyorduk…
Geçmişte yaşadığımız acıları şimdi anı gibi hatırlasak da koronavirüs ateşinin düştüğü yerdeki acılar halen taze… İnsanın sevdiğini, dostunu, ailesinden herhangi birini kaybetmesi büyük bir yük, büyük bir acı. Ama şu gerçeği de unutmamak lazım ki, şu fani dünyada hepimiz gelip geçiciyiz. Bir gün olacak, bir sebep ortaya çıkacak ve ebedi hayata irtihal edeceğiz. Önemli olan buradan nasıl gittiğimiz, giderken çıkınımıza ne koyup götürdüğümüzdür.
Asıl konumuza geri dönecek olursak, koronavirüse yakalanmış, şükür ki atlatmış ve eski sağlığına kavuşmuş olanların sayısı da bir hayli fazla. O kadar fazla ki neredeyse her evde bir koronavirüs hikayesi bulunan birey yaşıyor…
Koronavirüs geçmişse de etkileri geçmiyor, kalıcı oluyor.
Genç yaşlı demeden hemen her yaştan insan özellikle ani kalp rahatsızlıkları ve pıhtı atması gibi sağlık sorunları ile hastanelerin yolunu tutuyor.
Koronavirüs hikayesi bulunan birçok birey ise vücudunun eskisi kadar dinç ve dirençli olmadığını, bağışıklığının düştüğünü anlatıyor.
İlgili kurumlar ve alanında uzman isimler bu konuya ilişkin ‘koronavirüs nedeniyle oluyor’ diye bir açıklama yapmıyor, yapamıyor, belli bir kaynağa dayandıramıyor.
Yine halk arasında bugünlerde konuşulan en çok konulardan bir tanesi de koronavirüs aşılarının yan etkileri…
Koronavirüse yakalanmasa bile koronasavar aşılarından yaptıranların da bir kısmı koronaya yakalananların hastalık hikayelerini dinledikçe, endişeye kapılıyor.
Aynı kurumlar ve alanında uzman isimler, koronavirüsü savacak olan aşıların kısa ve uzun vadede oluşturabileceği yan etkilere ilişkin bir bilimsel açıklama yapmıyor, yapamıyor.
İyi hatırlıyorum, aşıların adeta dayatıldığı, aşı yaptırmayanların toplumdan dışlandığı dönemlerde titri prof. olan bir çok isim, bu aşıların neden yaptırılması gerektiğini anlatıyor ama konu yan etkilere geldiğinde net ifadeler kullanamıyordu. Konuşmaktan da kaçınıyorlardı.
Bugün toplum içinde azınlıkta kalan aşısız bir kitle var. Onlar aşı yaptırmadıkları için kendilerini şanslı hissediyorlar. Hatta lazım olursa A grubu, B grubu, 0 grubu, pozitif, negatif saf kanlarının olduğunu söyleyip, kan verebileceklerini söylüyorlar.
Bilmiyorum böyle bir ihtiyaç hasıl olur mu ama ‘biz safız, bizim vücudumuza aşı enjekte edilmedi’ demeye getiriyorlar.
OKULLAR SALGIN
MERKEZİ OLMUŞ
Koronayla ilintili mi bilemem ama özellikle kreş – anaokulu ve ilkokul çağındaki çocukları etkisi altına alan bir salgın var şu günlerde. İnfluenza yani bir nevi gribal enfeksiyon teşhisi koyuluyor bir çoğuna. Ani gelişen ateş, baş ağrısı, kas ağrısına eşlik eden öksürük, boğaz ağrısı, gözlerde yaşarma ve halsizlik başlıca belirtileri oluyor.
Hastanelerin özellikle çocuk acil servisleri bugünlerde çok yoğun. Gelen çocuklardaki şikayet de neredeyse tamamıyla aynı.
Birçok veli, kreşe yahut anaokuluna giden çocuklarını okuldan almaya ya da uzunca bir süre göndermemeye karar vermiş. Özellikle çocuklarda yaygın bir şekilde görülen bu hastalığa karşı da gereken tedbir alınıyordur yahut alınacaktır diye umut ediyoruz.
Allah tüm hastalarımıza acil şifalar versin. Sağlıklı haftalar dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.