Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Çocukluğumu yaşadığım şehir: BEYŞEHİR

Çocukluğumu yaşadığım şehir: BEYŞEHİR

  • Çocukluk yıllarım ilkokul ikinci sınıfa kadar Beyşehir’in Müftü Mahallesi’nde geçti. Beyşehir denilince benim aklıma tatlı su gölü, sazan balıkları, adaları, Anamas Dağı, Eflatun Pınarı, Eşrefoğlu Camii ve Kubadâbâd Sarayı geliyor.

 

 

Beyşehir denilince benim aklıma hemen Beyşehir Gölü ve eti lezzetli sazan balığı geliyor. Daha sonra Beyşehir’in sulietine kazınan eski köprü, Anamas Dağları, Hitit Su Anıtı, Eşrefoğlu Camii ve Külliyesi. Tarihi itibariyle ele alacak olursak Beyşehir’e “Kudabâdâd Sarayı” ile damgasını vuran Türkiye Selçuklu Devleti Sultanı Alâeddin Keykûbâd geliyor.

1960’tan itibaren çocukluk yıllarımın geçtiği Müftü Mahallesi, Ecevit ve Yiğit ile Bayındır ailelerini unutmam elbette mümkün değil. Beraber büyüdüğümüz mahalle arkadaşlarım Davut, Zeki, Fevzi, Ömer ve isimlerini hatırlayamadığım daha pek çok kişi…

Eşrefoğlu İlkokulu’ndan sınıf öğretmenim Rüştü Ecevit aynı zamanda ilk ev sahibimiz idi. Aynı mahalleden Ecevit’lerin evine bitişik ikinci ev sahibimiz Mustafa Yiğit oldu. Makbule teyzeyi ve çocukları Rıfkı, Rakibe, Ayşe, Ali, Davut ve yanlarında büyüyen Niğâr. Onların evinde alt katta kiracı idik. Eskiden ev sahibi ve kiracı ayırımı pek yoktu. Yâni dostluk ve arkadaşlık bambaşka bir şeydi. Meselâ ben, ablalarımla birlikte sabah kahvaltısını Makbule teyzenin hazırladığı sofrada yapardık. Kahvaltıda bazen tarhana çorbası olurdu bazen de zeytin ve peynir. Bazen de rahmetli annemin pişirdiği pişiler. Üzerine bal sürer bir güzel yerdik. Makbule teyzenin yufkaları ise bambaşkaydı. Bazen ailecek kahvaltı yapar ve yemek yerdik. Dedem Ali Balakan evin tek erkek çocuğu olarak beni son derece sever, maddi ve manevi olarak kollardı.

İlkokul ikiye kadar Beyşehir’de kaldık. Babamın görevi bitip Konya’ya tayini çıkınca 1968’de Konya’ya geldik. Doğum yerim memleketim olan Akşehir’dir. 1959’un Nisan ayının 20’sinde doğmuşum ve 3-4 ay sonra Beyşehir’e gelmişiz. Rahmetli babam Hüsnü Balkan Karayolları’nda Grayder Operatörü idi. O yıllarda sayıları kelaynak kuşları kadar azdı. Koskoca o graydere kendisi bakardı. Muavinleri bile yoktu. Hiç unutmam 1966’da Varto depremi olduğunda iki binin üzerinde kişi ölmüştü. Babam Karayolları 36. Şube Şefliğinde görevli iken Muş’un Varto ilçesine gittiğinde iki ay onun yüzünü hiç görmedik. Aslında 4 ay babamıza hasret kaldık. Yüzünü ancak izin alıp geldiği zaman görebiliyorduk.

 

Müftü Mahallesi

Müftü Mahallesi çok değişmiş. Değişmeyen iki şey var. Mahallenin girişindeki petrol istasyonu ile camisi. Bütün sokakları değişmiş. Eski Beyşehir evlerinin yerini apartmanlar almış. Beyşehir’e ilk apartmanları diken de Selçuk Üniversitesi Devlet Mimar ve Mühendislik Akademisi İnşaat Bölümünün ilk mezunlarından olan aynı mahalleden Adil Bayındır idi. Beyşehir Belediye Başkanlığını üç dönem yaptı. Babası Müftü Mahallesi Camii’nin imamı idi. Tek dönem ve Ak Parti’den belediye başkanlığı görevini yapan Nazif Tekinöz ise, yukarı mahalleden arkadaşım idi. Amcaları Müftü Mahallesi’nde ikâmet ediyorlardı. Yukarı mahalle apartmanların yoğun olduğu asortik mahalle idi. Beyşehir’in varlıklı aileleri bu mahalleden daire almaya başladılar. 1975’li yıllar köyden şehre göçün yoğun olduğu yıllardı. Değişim ise çok katlı apartmanlarla başlamıştı. Nasıl ki Konya’nın zengin ve varlıklı aileleri o güzelim tek ve çift katlı eski mahallelerindeki evlerini terk ederek Nalçacı Caddesi’ndeki 12-13 katlı apartmanları tercih ettilerse; Beyşehir’in zengin aileleri de Yukarı Mahalle’de yapılan 4-5 katlı apartmanları tercih ediyorlardı.

Müftü Mahallesinin üç caddesi ve numaralı 35 sokağı var.

 

Beyşehir Köprüsü

Beyşehir’in sembolleri arasında bulunan eski köprünün regülatör kapaklarının açılmasıyla gölden Çarşamba Çayı’na kadar uzanan ve Çumra’ya hayat veren suyun salınmasıyla birlikte bizde çok sevinirdik. Çünkü bu su kanalı Müftü Mahallesinden geçiyordu. İlk yüzme çalışmalarımızı bu dere ve kanalda yapardık.

Beyşehir Gölü’nden rahmetli Süleyman Demirel döneminde Isparta’ya su çekilmeden evvel bu göl o kadar bereketli sularla dolar ve o sular köprü üzerinden taşardı. Biz çocukken karşı taraftaki bakkaldan ekmek almağa giderken paçalarımızı sıvardık.

 

YARIN: Beyşehir Tarihi ve Eşrefoğulları Beyliği.


dsc_5624.jpgdsc_5686.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR