ÇÖPTEN KISADIR HAYAT!
Kendi gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpü görür. İnsanlar bunu neden yapar hiç anlamış değilim. Kendilerinde olan kusurları görmez ya da görmezlikten gelirler. Fakat başkalarının en küçük kusur veya davranışlarının üzerinde durup, devamlı konuşurlar.
Bu yanlış davranışları yüzünden zarara uğradığı zaman da bu kimselerin içinde bulunduğu durumundan yakınmaya hakları yoktur. Uğradığımız zarar başka birinin yanlışlığı sonucu ise yakınabiliriz.
Ama bizim yanlışlığımız yüzünden olmuşsa ağlamaya hakkımız da yoktur. Basit bir örnekle ders çalışmadığımızı düşünelim! Zamanımızı boşu boşuna harcıyoruz. Yıl sonu geliyor. Arkadaşlarımız bir üst sınıfa geçiyorlar, biz kalıyoruz.
Daha önce öğretmenlerimiz, ana ve babalarımız bizi uyarmışlar, çalışmaya yöneltmeye uğraşmışlar. Şimdi oturup dövünmenin sırası mı? Kendi iradesi ve mantığı ile yanlış iş yapan veya zarara uğrayan insan, bunun için yakınmamalı, çevresindekilere üzüntü vermemelidir. Hiç kendi düşen ağlar mı?
Bırakın zaman kaybetmeyi, bırakın elin gözündeki çöpü… Önünüzdeki hayat, başkalarının hayatıyla uğraşmakla geçmez. Bu kadar zaman zengini değilsiniz. Kesin olarak yapılıp sonuçlandırılan iş, eski durumuna getirilemez.
Onun için her davranıştan önce, bunun nasıl bir sonuç doğuracağını iyi hesap etmek, ondan sonra işe girişmeye ya da girişmemeye karar vermek gerekir. Düşünülmeden konuşulan sözler veya davranışlar insanların kalbini kırar, kişiliğine zarar verir, incitir.
Kırılan bir eşyanın düzelmesi mümkün olamayacağı gibi eski samimiyetin, davranışların beklenmesi de mümkün olamaz. Yani kesilen baş bir daha yerine konmaz. Kaldı ki bu yanlış hayatın kesitine baktığınızda sizi rahatsız edecek çok hatalar görürsünüz.
Sen kendini akıllı sanırken öyle keskin zekâlar karşına çıkar ki, çok affedersiniz keramete bile kıç attırır. O yüzden “Keskin sirke küpüne zarar verir” demişler. Hemen her şeye öfkelenen, kızan, bağıran sert huylu kişiler, başkalarından çok kendilerine zarar verir.
Öfkelendiklerinde sağlıklarını yitirdikleri gibi, toplumdaki saygınlıklarını da kaybederler. Çok öfkeli kişi, kendi sağlığını bozar, vücudunu yıpratır ve işlerini altüst eder. O nedenle “Kılıç kınını kesmez dostum!
Unutma ki kılıç yarası iyileşir, kurşun yarası iyileşir ama dil yarası iyileşmez. Silahların yarası ne kadar derin olursa olsun, tedavilerle bir süre sonra iyileşir, izi bile kalmaz. Fakat kötü sözün, gıybetin, elin gözündeki çöpü görmenin verdiği acının ilâcı ve tedavisi yoktur.
Selam ve muhabbetle…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.