DÜNYEVİLEŞME SANCILARI
Toplum olarak bir bunalım sürecinden geçmekteyiz. Evde, sokakta, işyerinde kısaca her yerde her kiminle konuşursan konuş herkes bir şeylerden şikayetçi herkes birilerini suçluyor; mutsuz, umutsuz; en vahimi kimsenin kimseye güveni kalmamış, insanlar birbirine şüpheyle bakar hale gelmiş!
Televizyonlardaki spor, siyaset, dini her türlü yorumcuları ve haberleri izleyiniz; hep bunalım hep çıkmaz!!!
Sosyal bunalım yaşayan topluma baktığımız zaman insanımızın refah seviyesinin belirgin bir düzeyde arttığını da görmekteyiz. Dünyevi nimetler alabildiğine çok, israf da aynı oranda çok!
Her şey iyi de insanımızın büyük çoğunluğu borçlu, diyebilirsiniz. Doğru olabilir de bu sosyal bunalımın maddi yoksunluktan değil; maddi ve manevi doyumsuzluktan kaynaklandığını düşünüyorum.
Bu doyumsuzluk öyle bir hal almış ki insanı insani değerlerden uzaklaştırdığı gibi en vahimi dinden de uzaklaştırmaktadır. İslam’a göre en başta gelen ruhi hastalıklardan birisi de hırs yani tamahkârlıktır. Çünkü, tamahkârlık insanın manevi duygularını yok, gözünü kör eder. Hırsına yenik düşen insan başka insanların hakkını gözetmediği gibi haram helâli de düşünemez! Bugün dünyevileşmenin sancılarını her alanda yaşıyoruz.
Yapmış olduğum tespit ve değerlendirmelerimin farklı algılamalara neden olduğunu bilmekle birlikte niyetimin halisane olduğu da bilinmeli.
Elbette ki, bizimde dünyaya bakışımız, siyasi ve ideolojik tercihlerimiz var; ancak, hiçbir siyasi parti veya oluşumun ne karşısında ne de yanında olma gibi bir derdim olmayıp benim derdim; günlük çekişmelerden uzak, toplumun içinde bulunduğu bunalımı karınca kararınca ortaya koymak, en önemlisi bir kişiye bile olsa faydam olma düşüncesidir.
Hepimiz, sadece bir kişi olarak bile yapabileceğimizi yapmalı, toplumun bunalımdan kurtulmasına, huzura kavuşmasına katkı yapmalıyız. En önemlisi görev ve sorumluluklarımızı yerine getirerek ülkemiz ve insanımıza olan borcumuzu az da olsa ödeyebilmeliyiz.
Hangi makamda olursa olsun zaman zaman toplumun duyarlı insanları yaşadığımız bunalımları dile getirmektedirler. Hatta bir kısmı yapmış olduğu makul, yapılması zaruri olan açıklamalarından dolayı haksız tepkilere de maruz kalmaktadırlar.
Esas olan birilerinin gösterdiği tepkiler değil; Yüce Rabb’imize karşı vazifemizin ne ölçüde yerine getirilip getirilmediğidir. Hesap kullara değil, Hz. Allah’a (cc) verilecektir.
İlahiyatçı Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma Hoca’nın katıldığı bir kitap fuarında bir TV muhabirinin “AK Parti iktidarının Müslümanların rahat bir ortamda yaşamalarına yönelik gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye İslâmî açıdan iyi bir konumda mı?” sorusuna verdiği cevaplar dikkatimi çektiği için siz okuyucularımla paylaşmak istedim. Hoca cevap olarak:
“Bu dönemde Müslümanlar çok daha fazla rahata kavuştular. Seküler oldular. (Seküler, hayat ve idarenin dini bir merkezden ayrılıp dünyevi merkeze kayması). Dünyevî oldular ve diyelim ki 15 sene önceki o İslâmî şuuru kaybettiler. Çok imam hatip açılıyor, çok ilahiyat fakültesi açılıyor, ama insanlar bizim Kur’an’da öğrettiğimiz, diğer din kitaplarında öğrettiğimiz İslâm’a bağlılıktan uzaklaştılar. Dünyaya daldıkça dini unuttular. Bir şekilde bunu telâfi etmek lâzım.
Müslümanlar seküler olunca güzel evler yaptılar, güzel bahçeler aldılar, lüks arabalar aldılar, ama hiç biri kitap almıyor. Müslümanlar kitap okumaz oldular Okumayınca da İslâm’a aykırı durumlar ortaya çıkıyor. Bakın size bir örnek vereyim: Bundan 20 sene önce Müslümanlar arasında pek boşanma olmazdı. Ama şimdi evlenen 10 kişiden neredeyse 7’si, 8’i boşanıyor. Niye? Çünkü İslâm’ı bilmiyorlar. İslâm’ı bilmeyince dünyevî olarak bakıyorlar. Kız diyor ki ‘Ben şunları isterim, annen babanla yaşamayacaksın” diyor. Oğlan da diyor, “Ben üniversite mezunu isterim.” Yani dünyevi bir gözle bakıyorlar. İslâm’ı unuttular. Böyle giderse her halde felâket olur diye düşünüyorum.”
Muhafazakâr olarak bilinen Konya’mızda 2017 FİNTÜRK-3 sonuçlarına göre bu yılın 1. döneminde kullanılan nakdi kredi 37 milyar TL; kişi başına düşen nakdi kredi tutarı 16 bin 863 TL’dir. Yani faiz denizinde boğuluyoruz. Bu bile bazı şeyleri anlamamıza yeter de artar!
Aslında yaşanan İslami yozlaşmaya örnek verilecek haddinden fazla örnek var; hepimiz her şeyin farkındayız; yapılması gereken yaşadığımız bunalımların neden ve sonuçları analiz edilerek çözüm yolları bulmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.