Eğri oturup doğruyu konuşalım, eski liderler neyi istemişti?
AK Parti başkanlık veya yarı başkanlık sistemleri dışında partili cumhurbaşkanlığını da tartışmaya açtığı günden buyana CHP partili cumhurbaşkanlığı tartışmalarına kapılarını kapamış, görüşmelere hiç yanaşmamıştı.
Peki şimdi CHP’lilere soruyorum? Atatürkçüyüz değil mi? CHP’nin kurucusu da Atatürk. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetteki o dönem nasıldı? O kadar başarı nasıl elde edildi, hatırlayalım mı?
ATATÜRK-İNÖNÜ DÖNEMİ
Atatürk, hem Cumhurbaşkanı hem de CHP Genel Başkanıydı.
İnönü, hem Cumhurbaşkanı hem de CHP Genel Başkanıydı. Üstelik İnönü, Atatürk’ün ölümünden hemen bir buçuk ay sonra “değişmez genel başkan” ilan edilmiş, bu durum taa 1946’ya, bu durumun “çok partili sistemde ayıp kaçtığı” fark edilene kadar sürmüştü...
1927’den itibaren Atatürk de “değişmez” genel başkandı tabii.
Demek ki neymiş efendim, bu memlekette “partili cumhurbaşkanı” hiç görülmemiş bir şey değilmiş!
ALPARSLAN TÜRKEŞ DÖNEMİ
MHP lideri Alparslan Türkeş de, Başkanlık isteyen isimlerdendi. Üstelik Türkeş, Başkanlık sisteminin tarifini 1979 yılında yayımladığı “Temel Görüşler” adlı kitabında da sıralamıştı.
Eski Türk devletlerinin Başkanlık ile yönetildiğini ve bunun sayesinde başarı geldiğine atıfta bulunan Türkeş, şunları yazmıştı: “Milliyetçi hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti, dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde kuvvetli, adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır, kuvvetli ve hızlı icra, icra gücünün tek elde toplanmasıyla mümkündür. Bunun için tarih ve töremize uygun olarak başkanlık sistemini savunuyoruz. İcrayı, cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık olarak ikiye bölemeyiz. Her konuda bütünleşmeci olduğumuza göre, icranın başında da bütünleşmeci olmalıyız. Türk tarih felsefesi ve tarihinde icra organı hiçbir zaman bulunmamış yani tek bir başkan tarafından yürütülmüştür. Milliyetçi Türkiye’de de demokratik milli cumhuriyet ilkesi içinde başkan, Türk milletinin yürütme organının tek başı olacaktır. Tek başkan sistemine uygun olarak yasama organı yönünden de tek meclis sistemini savunuyoruz” diye yazmıştı.
TURGUT ÖZAL DÖNEMİ
Hükümet sistemi değişikliği konusu, seksenli yılların ikinci yarısında yeniden ülke gündeminde sıkça tartışılmaya başlandı. Tartışmaların merkezinde, başbakan Turgut Özal’ın, cumhurbaşkanının seçimi ve görev süresine ilişkin yaptığı açıklamalar bulunmaktaydı. Özal, Anayasanın Cumhurbaşkanına tanıdığı yetkileri aynen korumayı, buna karşılık cumhurbaşkanının beş yıllık bir süre için iki turlu mutlak çoğunluk yöntemiyle halk tarafından seçilmesini, bu seçiminde TBMM seçimleriyle aynı zamanda yapılmasını savunmaktaydı. Özal’ın önerisine göre cumhurbaşkanı en fazla iki dönem için seçilebilecekti. Meclisin erken seçim kararı vermesi halinde, cumhurbaşkanı da yeni seçime tabi olacaktı. Özal’a yakın kaynaklara göre, Özal’ın gerçek amacı Amerikan tipi başkanlık sistemiydi ve yarı başkanlık sistemi yönündeki savunmaları, asıl hedefe ulaşmada ilk adım teşkil etmekteydi. Özal’ın sistem değişikliği ile ilgili önerilerine diğer parti liderlerinden destek gelmemiştir ve bu istekleri kendisi için gündeme getirdiği öne sürülmüştür.
SÜLEYMAN DEMİREL DÖNEMİ
Türkiye’de mevcut hükümet sistemi olan parlamenter sistemin değiştirilip yerine, başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçilmesi önerisi 1997 yılında Cumhurbaşkanı Demirel tarafından tekrar gündeme getirilmiş ve bu yöndeki tartışmalar aynı yılın sonbaharında daha da yoğunlaşmıştır. Mısır gezisi esnasında gazetecilerle yaptığı söyleşide 65 milyonluk Türkiye’nin daha iyi yönetilmesi gerektiğini belirten Demirel, sorunun sistem
meselesi olduğunu ifade etmekte, 4 yıl 3 ayda tam altı hükümet onayladığından yakınarak, bu durumun ister istemez parlamenter sistemi tartışılır hale getirdiğini belirtmektedir.
Demirel’in açıklamaları sistem değişikliği tartışmalarının yaşanmasına neden olmuş, başkanlık ve yarı başkanlık sisteminin Türkiye’ye uygunluğu gerek siyasiler gerekse kamuoyu tarafından yoğun bir şekilde tartışılmıştır.
Özal, istikrarlı hükümetlerin ekonomik gelişmelere öncülük ettiğini belirterek, Atatürk’ten itibaren tek partinin iktidarda bulunduğu dönemlerde önemli hamleler yapıldığını, bu dönemlerde bir nevi başkanlık sistemi uygulandığını ifade etmektedir. Başkanlık sisteminin ülke çıkarlarına daha uygun olduğu görüşünü savunmuştur.
Şimdi bu saydığım bir birinden değerli ülkesine hizmet aşkı ile görev yapmış büyüklerimizin hepsi ülkesine-vatanına hizmet etmek için şu an tartıştığımız sisteme EVET demişlerdi.
Özal’ın dediği gibi Atatürk’ün son derece büyük hamleler yapması bir nevi başkanlık sistemi ile ülkeyi yönetmesiydi.
Keşke Atatürk, 10-20-30 yıl daha ömrü olsaydı da bu sistemi oturtup öyle teslim etseydi. İnanın çok şey daha güçlü ve daha istikrarlı olurdu.
Hepsini rahmet ile anarken eski liderlerin şuan ki sisteme bakış açılarının olumlu olması, şimdiki liderimizin de EVET demesinden ötürü ben de vatandaş olarak hiç tereddüt etmeden bu sisteme “EVET EVET EVET” diyorum…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.