Erdoğan’ı Sevmek Suç mu?
Zor günler geçiriyoruz. Gündüz iaşemiz için işimizin başında, gece 3-4’lere kadar kimi zaman sabah namazına kadar meydanlardayız.
Meydanlara çıkan, evlerinden dualarla bazen beddualarla bu kalkışmaya karşı çıkan yüce Türk Milletinden Allah milyonlarca kez razı olsun.
İsteyen istediği eleştiriyi yapsın. O meydanda olmak bir vatan borcu. Ve şuan bilinçli insanlar bu borcu son damlasına kadar ödüyorlar.
Şimdi dönüp arkaya geçmişte şunu demiştik bunu yapmıştık demenin çok bir mahiyeti yok. Arşivler neyin ve kimin ne çeşit bir insan olduğunun en güçlü şahidi…
Milletin varlığı birliği ve bekası için Erdoğan dedikçe yağdanlıkla suçlayanlar şimdi hangi delikte acaba?
Neyse. Vakit o vakit değil!
Tehlike tam olarak geçmedi. Cumhurbaşkanı bunu çok iyi bildiği için halkı meydanlarda tutmaya devam ediyor. Ergün Diler’in dün yazdığı şu satırlar bu durumun göstergesi “Umutsuz olmak istemem. Değilim de… Ama DIŞ POLİTİKADA bu adamlarla ortak bir yol bulamazsak saldırılar artacak. Bu işlere kalkışacak çok isim var. Liste verecek değilim. Dünya üzerindeki yerimizi BAĞIMSIZ olarak belirlemeye kalktığımız anda gelirler… Geliyorlar da.”
Öyleyse sathı müdafaaya devam…
Bu süreçte en çok canımızı sıkan her gün sosyal medyada yemek, düğün ve portre paylaşımları yapan hatta attığı her adımı bu mecralarda ifşa eden ruhsuzların şuan ortalıkta olmaması. Tarih bu yavşakları elbette unutmayacak. Ve gün gelip cezaları kesilecek.
Her şeyden emin olup olayın üzerinden 4-5 gün geçtikten sonra kıytırık savunma mesajları atan veya ortadan ortadan yazılar yazan yerel ve yaygın medya temsilcileri gün gelip hatırlanacak. Hele hele kapı gıcırtısına dahi mesaj gönderen kurumları…
Darbe akşamı hangi yöne gideceğini bilemeyen spekülatif haberler yapanlar da tabii…
Ve bu meseleyi fırsat bilerek adları geçmişten beri paralel ile anılan içimizdeki hainler şimdi sosyal medyada fink atıyor. Ne garip! Rabbim doğruyu eğriyi ayırma kabiliyeti versin.
En çok eleştiri noktalarından bir tanesi istihbarat zafiyeti tartışması. Bizler bu halimizle okuduklarımızdan, izlenimlerimizden, aldığımız bilgiler ışığında “Temmuz ayında gezi benzeri bir olaydan bahsediliyor inşallah sıkıntı olmaz” diye onlarca dostumuza sohbet anlarında söyledik. Devletin bunu bilmemesinin imkânı yok.
Gerekli tedbirler alınıp halk darbesi yapılmasaydı şimdi çok farklı mekânlarda olabilirdik.
Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’ın milleti sokağa davet eden açıklaması, özellikle o telefon ekranından yapılması… Bunlar hakikaten çok önemli argümanlar. Bilinçaltımızı tetikleyip sokağa çıkmamıza vesile olan gerçek duygu yoğunlaşmaları.
Zira vatan için gözyaşı döküp bir yandan da mücadele edebilmek o gece meydanlarda gördüğümüz çığlıktı.
Bu yola çıktığı ilk günden beri koşulsuz ve amasız sevilen, sonuna kadar lider olarak kabul edilen ve uğrunda ölüm bile göze alınarak yapılanların tek bir açıklaması olabilir. Vatan, millet, devlet, dinle birlikte lider aşkı…
Ve inanın sadece Erdoğan’ı sevmediği için, düşman olduğu için konuşan kesimler bunu çok iyi biliyor.
Neden sokakta bu kadar insan? Bu bir vatan savunması, bu bir namus nöbeti bu bir lider aşkı…
Evet yüksek sesle haykırabiliriz. Kimseden korkmadan çekinmeden pusmadan. Erdoğan’ı sevmek hepimiz için onur vesilesi. Asla darbe alçaklığı yapılacak, milletine kurşun sıkılacak bir suç değil.
Asla yılmak yok. Meydanlarda nöbete devam… Ta ki o, evinize dönün diyene kadar!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.