Konya olarak tarihi bir sınavdan geçiyoruz.

Şehir olarak genel anlamda farklı etnik grupları bünyemizde barındırmasak da bizim Kürdümüzle Türkümüz artık akraba olmuş durumdadırlar.

Kimse kusura bakmasında özellikle siyasilerin sıkıştıkları zaman ağızlarından sakız gibi düşürmedikleri “Türk-Kürt kardeştir”, “etle tırnak gibiyiz” klişe sözleri ben beni bildim bileli Konya'da yüzde yüz gerçek hatta olağan bir yaşam biçimidir.

Mesela memleket meselesi ise Konya meselesi ise bizim Kürdümüz Türk, Türkümüz Kürt olmuştur.

Ancak zaman zaman toplumsal olaylarda fazlası ile duygusal olduğumuz için abartıya kaçtığımızda olmuştur.

Mesela hiçbirimizin hayal dahi edemediği bu kalkışma sonrası Konya demokrasi nöbetlerini öyle içten öylesine samimi olarak benimsemiştir ki bunu para ile yaptıramazsınız.

Ancaaaaak biz bunları bir bayram coşkusu içerisinde yaparken bazı rahatsızlık konuları yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.

Buyurun bir yandan eğlensek de bayram yapsak da sevinsek de üzerimizde dolaşan gergin kara bulutların altında birbirimizi üzmenin germenin bir anlamı var mı?

Konya basınına yansımaya devam ediyor.

“Suriyelilerle kavga, gerginlik.... bilmem ne”

Allah aşkına kavga etmenin gerginliği germenin kime ne faydası var.

Mesela gecenin 2’sinde tırın, kamyonun o yüksek volümlü kornasını sürekli çalarak mahalle aralarında dolaşması sizce normal midir?

Ya da bu durumdan şikayetçi olarak çocuğunun korkusunu anlatan babaya biz “Yok abi haksızlık yapma tabii korna çalınacak” mı demeliyiz?

Veya Şato Form'dan tutunda Sille'ye, Meram'dan Bosna'ya otomobilden sarkarak pompalıyı saydırmanın, tabanca ile havaya ateş etmenin adı nedir?          

Vallahi de billahi de önceki gün Kombassan evlerinin önündeki boş mermi çekirdeklerini göstererek tepki gösteren vatandaşın öfkesi karşısında sadece sustum ve “haklısın abi” dedim.

Hepimiz gazetelerden okuyup televizyonlardan seyretmiyor muyuz balkonunda otururken, penceresinden bakarken başına isabet eden serseri kurşun ile hayatlarını kaybeden insanlarımızı.   

Allah korusun şimdi böyle bir insanımızı kaybetsek milli heyecanımız, bayramımız ne işe yarayacak?

Ne olur biraz daha akl-ı selim olalım.

Can yakmayalım, birilerini rahatsız etmeyelim.

Türk Bayraklı arabaların karıştığı maddi hasarlı kazaların yine birilerinin ekmeğine yağ süreceğini hiç ama hiç unutmayalım.

NENE HATUN PARKI'NIN DERDİ BİTMİYOR

Bir okurumuz ramazan ayı içerisinde aşağıdakilere benzer yedi sekiz kare fotoğraf attı

Ve altına da şunları yazıyordu;

“Uğur abicim whatsapp’tan size göndermiş olduğum Nene Hatun’daki koşu ve yürüyüş yolundaki marketin önü. Kamyonun geri geri gelirken vurarak yıktığı elektrik direği halen yolda durmakta.”

Biz oruçtu bilmem neydi derken bu konuyu sizlerle paylaşmaktan ilgililere duyurmakta atladık.

Aynı okurumuz bu kez şu fotoğrafları gönderiyordu ve

“Abicim direk kalktıktan sonra yerde bulunan ve kaldırılmayan her zaman yağmur yağması ve köpeklerin kabloları ısırması sonucunda elektrik çarpmasına karşı insanlarımız tehlike altında. Çocuğuyla çocuk arabasıyla yürüyen kadın da tehlike altında. Bir elektrik direğini bir ayda zor kaldıran görevliler şimdi bu elektrik kablolarını nasıl kaldıracak? Spor yapan ve yürüyüş yapanlar bunu beklemekte. Zaten bu civardaki tüm elektrik direkleri kaldırılmıştı tek bu direk kalmıştı. Bu direk de kamyonun vurmasıyla yok oldu.”

...........

Değerli ilgililere iletiyoruz.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Samimiyet; edep sınırlarını aştığında laubalilik olur

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Parsana Camii önündeki tek yönlü yoldan ters yönden gideceğim diye ısrarcı olmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.