Yeni bir hafta başı, şehre iki yeni hem de Konyalı bakan geliyor. Aslında bugün biraz hükümete biraz yerel politikaların nasırına basacak bu konulara girmesem iyi olurdu. Ama benim de bilmediğim bazı konular siz değerli okurlarımızdan gelince mecburuz yazacağız.

Gerçi hafta sonu, yani haftanın son yazısında bazı okurlarımız bizi AK Parti yalakası yapmıştı. Bugün de herhalde partililer tarafından AK Parti haini oluruz. Bizim mesleğin kadersizliğini, geçen gün en güzel şekilde can dostum hukukçu Cengiz Yönet bir ortamda şöyle özetliyordu;

“Uğur abinin işinin zorluğunu her geçen gün daha iyi anlayabiliyorum. Bakın bir insana kötü derseniz size sorarlar ‘neden kötü?’ dedin diye. Ama Uğur abi birisine ‘iyi’ diyor bu kez de ‘neden iyi dedin’ diye saldırıyorlar. İnanın her gün yazı yazmak üstelik de yerel yazmak her babayiğidin yapabileceği ve hakkından gelebileceği bir iş değil”…

Teşekkürler Cengiz abicim. Yatıp kalkıp nefes alıp verdikçe dualarımızı çoğaltıyoruz. Dahası her cümlemiz korkumuzdan dua oldu dersem abartmamış oluruz.

Zamanın en iyi adalet olduğuna inanıyoruz. Bazı suçlamaları ve iftiraları zamana bırakıyoruz.

Kızan kızacak, iyi diyen diyecek. Yeter ki Cenab-ı Allah’ım bizi siz değerli dostların önünde “Bize başımızı öne eğecek hatalardan korusun”…

Derler mi derler hikayesi hepimiz için geçerli…

Önemli olan Cenab-ı Allah’ın o yüce adaleti.  

BU RESTORASYON KAFASIYLA MI,

TARİHİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ?

Bu fotoğraf bize farklı okurlarımızdan ikinci kez gönderildi. Aynı foto ve ne yazık ki aynı dert, aynı feryat idi…

Bakın bu fotoğrafı gönderen genç okurumuz da ilk okurumuz gibi üç aşağı beş yukarı aynı görüşü paylaşarak şöyle diyordu; 

“Abi bilgin olsun Mimar Sinan’ın yaptığı Konya-Ilgın’da bulunan Lala Mustafa Paşa Külliyesi restore edilip, böyle bir giriş kapısı yapılmış. Bu kadar kötü olmamalıydı sanırım.”

……………

Şimdi bizi yöneten değerli bürokratlarımıza nasıl aynı soruyu soralım?

Reis size Selçuklu’ya Osmanlı’ya sahip çıkın, tarihi koruyun diye parayı böyle bir mantık için mi akıtıyor?

Maşallah tarihi binaya ne güzel kapı pencere yapmışsınız tam günümüzün o kötü dükkan girişleri gibi.

İnanın hainlik ve kendi kendimize bombayı koymak için illa farklı bir şeylerin mi yapılması gerekiyor ki?

TANER BEY’E İNANMAK İSTEMİYORUM

Bizim sıkı okurlarımızdan ve zaman zaman da bizi eleştirerek o konuda doğruyu görmemize vesile olan okurumuz Taner Bey öyle bir yorum yapmış ki bizim mesleği almış bohçalamış lağıma atıvermiş. Gerçekten aşağıda Taner Bey’in yazdıklarına inanmak dahi istemiyorum. Ancak bir taraftan da empati yaparak bir insan durduk yerde yaşamadıklarını niye adını soyadını adresini vererek yazsın ki diye de düşünüyorum.

O zaman Taner Bey’in şikayetlerini bir de siz okuyun bakalım;       

“Güler misiniz ağlar mısınız halimize?

Cumhur Reisimizin her sözüne inanmak biz kullara vaciptir ve öyle yaptım.

1-Baktım bir gün TV’lerde ve yazılı medyalarda haber bundan sonra Bağ-Kur’a borcu olan kişiler de sağlıktan yararlanacak dediler, tabi ben de Konya Numune Hastanesinde 31 Ocak’ta randevu aldım. Saat 10.40’a. Ortopedi bölümüne gittim bana denilen “muayene olamazsınız”… Ben de “neden acaba?” dedim doğal olarak. Onlar da bana dedi ki “Sen Suriyeli değilsin ki bedava muayene olacaksın” (!). Kardeşlerimiz vızır vızır polikliniklere dalıyorlar sülale boyu.

Fakat ben muayene olamadım Bağ-Kur’a borcum var diye.

“Peki dedim Cumhur Reisimiz açıklama yaptı”. O söz 2 aylığınaymış. 2018 yılında.

2- Bir kere inanıyoruz yine TV’lerde ve gazetelerde okudum Cumhur Reis’imiz diyor sigarayı bırakmak için merkezlerimize şu kadar insan başvurdu. Ücretsiz ilaçlar devletten. Tabi ben yine ne biliyim böyle olacağını?

Alo 171 hattını aradım ben sigarayı bırakmak istiyorum bir sürü soru sanki karşımdaki doktor.

Soru faslı bittikten sonra bana “her çarşamba günü Konya Numune Hastanesine gidebilirsin” dedi. Ben de yine çarşamba günü doktora merhaba faslından sonra doktora dedim “sigarayı bırakmak için geldim” dedim. O da bana dedi ki “bugün gelen 3 saatte sen 10.kişisin maalesef ilaç veremiyorum.

Tabi ben de doğal olarak “Reisimiz dedi” dedim. Gazetelerde haberler çıktı. Doktorum dedi, “şu her habere inanmayın ve zaten hastaneye hiç ilaç gelmemiş. İstiyorsan reçete yazım sana eczane de 400 liraya alabilirsin.”

……………….

GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİNİ

ŞİMDİDEN KİRLETMEMELİSİNİZ

AK Parti iktidarları bu kez “beka” tartışmaları içerisindeki seçimin arifesinde belediyecilik hizmetlerini bu kez proje olarak değil de “gönül” işini ortaya koyarak yürütüyor. Her seçim öncesi doğru olsun yalan olsun projeleri dinlemeye alışan ve inanmasa dahi bundan zevk alır hale gelen belli bir seçmen grubu buna AK Partili seçmenler de dahil bu “Gönül belediyeciliği” işi onları da kesmedi. Kesmiyor.

Aslında bu bilim adamlarının gerçekten üzerinde durup ciddi bir şekilde incelemesi gereken konu. İnsanlar açıklanan projenin sonunda olup olmayacağına bakmıyorlar yeter ki birileri çıksın ve anlatsın. Bence özellikle bizim nesil hep masallarla uyutulup masallarla büyütüldüğümüz için hâlâ bunları duymak istiyoruz.

Neyse gene biz lüzumsuzluk yapmayalım ve konuya girelim. Reis’çi mi Reis’çi, AK Partili mi AK Partili ihracatçı bir iş adamımızın hafta sonu önce bize telefonda uzun uzadıya anlattığı sonra da bizim bulunduğumuz ortamda bu abimizin anlattıklarını not alma şansımız yok dediğimiz için konuyu özetlediği durumu başkanlarımıza iletmek istiyorum.

Çünkü şu anda bizim bütün başkanlarımız ve başkan adaylarımız “Gönül Belediyeciliği” konusunda biçilmiş kaftan gibiler. Bana proje anlatıp yapmayacaklarına en kolay en masrafsız gönül işi ile bir beş yıl çok rahat geçer diye düşünüyorum. 

Ama sosyal medyada 1 numaralı Reis savunucusu iş adamı abimiz ise gönül belediyeciliği işindeki sıkıntısını bize şöyle özetliyordu;  

“Uğur abi merhaba mutlu günler dilerim.

Yerel seçimler için Konya için 3 tane fikrim var projem var. Ancak bizimkilerin özel kalemlerini geçip de bir tek başkana ya da başkan adayına ulaşamıyorum.

Farkındaysan bizimkilerin hiç farklı bir projesi yok ortada.

Benim düşüncem ise şöyle

1-Eskişehir Porsuk Çayı gibi Sille’den çıkıp Parsana, Cumhuriyet’ten geçen kanalı düzenleyip, Barış Caddesi paralelinde de uzatıp hem ulaşım ki Sille’den 1. Organize veya stadyuma doğru otobüsle falan gitmek ölüm, hem kanal boyu ve çevresini mesire yeri yapmak. Abi bir düşünsenize burada gondolları ve insanların çocukları ile gondollar üzerindeki mutluluğunu. Çok mu zor?

2-Alaaddin tepesindeki Kılıçaslan köşkünün şemsiyesini geri yapmak üstüne. Biz tepeyi öyle sevdik onu o tarihtir bizim için.

3- Tramvay hattında 4-5dakika trafikte beklenen 3-4 kavşakta tramvay raylarını 10 metre aşağı alıp çarşı kampüs arasını 30 dakikaya indirmek. O kadar kolay ki … Kule, Kent Plaza, 1.Organize, Zafer Sanayi ışıkları…

Bizim Başkanlar ya da başkan adaylarından biri lütfeder ararsa kendileri ile paylaşacağım. Tanıdığın varsa AK Partili adaylardan birine arattırır mısın beni lütfen?

Çizdin iki günde kanal görselini bilgisayarda gondollu falan bak nasıl fark oluşturacak o aday. Şimdilik sadece sen biliyorsun bunları. Teşekkürler…”

………….

Bu abimiz genelde yurt dışında ticaret yaptığı için cumartesi günü dakikalarca dünyada Reisin nasıl sevildiğini özellikle Müslüman ülkelerde kendilerine Osmanlı ve Türk oldukları için çok ayrı bir imtiyaz tanındığını filan anlatıyordu.

Abimi üzmeden usulca fısıldadım “Siz yurt dışında çok durduğunuz için Konya’yı unutmuşunuz. Yine de bana bir yetkili dönerse isminizi ve telefonunuzu veririm” dedim.

…………..

Bu paragrafın özeti; Seçmeni için de seçilecek için de. Kızmaca darılmaca yok.

Şarkısı bile var değil mi ”Bana bir masal anlat baba” diyor şarkı.

Bize masal anlatın ne olur. Biz masallarla mutlu olmak istiyoruz. 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Eğer kendini başkalarıyla kıyaslar durursan, ya mutsuz olursun ya da kendini beğenmiş olursun. Çünkü her zaman senden daha iyi ya da daha kötü durumda birileri olacaktır…

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?  

Keçeciler Caddesinde bisikletli amcalarımız trafiğin akışına ters bir şekilde bisikletleri ile ilerlemedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.