Bilgisiz antrenörlerimize ithafen...
Hafta sonu şehrimizde oynanan Kayserispor karşılaşmasına, sakat ve cezalı oyuncularının çokluğu nedeniyle sorunlu çıkan Konyaspor’umuz, sahadan 1-0 mağlup ayrılarak Avrupa yolunda kritik bir 3 puan kaybetti. Sakatlık stoku ortalama seviyelerde seyreden Konyaspor’da mevcut duruma geçtiğimiz hafta kırmızı kart gören Jahoviç’in cezası ve hafta içi antrenmanda sakatlanan Yatabare de eklenince, teknik direktörümüz Aykut Kocaman sahaya hem farklı bir şablon hem de farklı oyuncu kurgusuyla çıkmak zorunda kaldı. Bu tarz konularda bu döneme kadar hiç mazeret üretmeyen Aykut Kocaman’ın maç önü bu şanssızlıklardan dem vurması da aslında bu karşılaşmanın ne denli zor geçeceğini gösteriyordu.
Oynadığımız karşılaşmaların teknik detaylarına girmeyi çok sevmem özellikle Aykut Kocaman gibi bir taktik deha işin başındayken. Bu tarz hareketlerin kendisine ayrıca bir saygısızlık olacağını da düşünmekteyim. Ancak pazar gününden bu yana özellikle sosyal medyadaki antrenörlerimizin(!!!) konuyla alakalı yaptıkları bir çok yanlış yorum ne yazık ki bu noktada beni bir şeyler anlatmaya itti. Bu nedenle kısaca Aykut Kocaman’ın ne yapmak istediğini ve rakibin buna nasıl önlem aldığını anlatmaya çalışacağım taraftarlarımıza ve o çok saygı değer antrenörlerimize(!!!)
Jahoviç’in cezalı, Yatabare’nin de sakat olması nedeniyle bir nevi merkez santraforsuz kalan Aykut Kocaman, Kayserispor maçına 4-6-0 gibi değişik bir formasyon ve buna uygun oyuncu kadrosuyla çıktı. Bu sistemin en temel özelliği olan “topa daha çok sahip olmayı” amaçlayarak kısa paslarla rakip savunmayı etkisiz hale getirmeyi denedi Aykut Kocaman. Hücum bölgesinde merkez santrafor pozisyonunda oyuncumuz olmadığı için Mücahit oyuna girene kadar sadece 5 orta yapmış olmamız da aslında bu taktiğe oyuncularımızın ne denli sadık oynadığını gösteriyor. Barcelona maçlarını izleyenler bilirler; bırakın akan oyunu, duran toplarda bile kısa pas ile başlarlar hücum setlerine. Çünkü bu sistemin temel amacı topa sahip olmaktır. Savunmanın arkasına kaçırılacak bekler de ek hücum opsiyonu olarak uygulanır (Bkz. Skubiç). Mücahit oyuna girdikten sonra oynanan sisteme ek olarak Mücahit’i kaleye sırtı dönük pivot santrafor gibi kullanmaya da başladık. Ancak hem rakibin ceza yayı çevresinde iyi pozisyon alması hem de Umut Bulut’un “Kendi hücum özelliklerini kullanmama pahasına” kendini Skubiç’i etkisiz hale getirmeye adaması da bu anlamda oyunumuzu etkisiz hale getirdi. Savunmada ve orta sahada yapılacak hazırlık paslarına da 90 dakika boyunca hücum pres ile cevap veren Kayserispor takımı, Konyaspor’un o bahsettiğim kısa paslarla oyun kurmasını da engelledi. Bu anlamda Hikmet Karaman’ı ve ekibini de tebrik etmemiz gerekiyor. Ancak oyunun bu şablon dahilinde oynanmak zorunda kalmasının ana nedeni, bahsettiğimiz oyuncu eksiklikleriydi.
“Dün Konyaspor’un ne yaptığını anlayamadık, sürekli yan pas oynadık, 1 tane orta bile açamadık, oyuncular 1 puana çıkmışlar” gibi bilgiden uzak yorumlara cevap olması amacıyla yazıyorum bunları aslında. Göztepe maçında da bu oyun sistemine tekrar başvurabilir Aykut Kocaman. Tek fark Mücahit ile oyuna başlaması olur ki o kadroyla bile oyunun büyük bir bölümünde yine kısa paslarla hücum etmeyi amaçlayacağız. Göztepe takımının tek silahının kontra olduğunu ve bunu da iyi uygulayabilecek oyunculara sahip olduklarını unutmadan beklentiye girmemiz gerekiyor. Yasin Öztekin, Halil Akbunar, Serdar Gürler gibi bu oyunu iyi oynayabilen ayaklara sahipler. Muhtemelen o maçta da orta alanda ve ceza sahaları önünde pres yapıp top kazanmayı amaçlayacak bir takımla karşılaşacağız. Kazandıkları toplarla da bu oyuncuları savunmanın arkasına kaçırmaya çalışacaklar. O nedenle orta sahada yapılacak olan çoğunlukla yan pas bazen de geri paslara tepki göstermememiz gerekiyor. PES, FIFA oynuyormuş gibi bir oyun beklemeyelim. Ver topu Messi’ye, Ronaldo’ya; sonra bas kumandadaki hızlandırma tuşuna, in çizgiye, sıfıra kes ortayı vursun topa Benzema. Üzgünüm ama hem gerçek futbol dünyasında hem de bu oyun planında böyle bir şey artık yok arkadaşlar. Hele hele oyun sistemini bu kadar etkileyecek sakat ve cezalı oyuncularınız var ise bu söyledikleriniz ütopya’dan başka bir şey olmuyor.
Son dönemlerde tüm ülkenin kanayan yaralarından birisi de ne yazık ki sosyal medya olmaya başladı. Okudukları her şeye inanan, kesinlikle sorgulama, araştırma yapmayan bir kitle var. Bu kitleden Konya’mız da payını alıyor haliyle. Beğeni, yorum gibi amaçlar ile açıldığı çok belli olan sosyal medya gruplarında daha çok tanınmak, beğeni almak, kendisinden bahsedilme hazzını yaşamak isteyen birçok insan cirit atıyor adeta. Çoğunun adı sanı da belli değil. Yazıyor oraya bir takma ad, sonra kısıtlı bile olmayan futbol bilgisi ile oyuncuya, hocaya, yönetime verip veriştiriyor. Yakalandığı zaman yaptırımı da yok. Hesabım hacklendi, ben yazmadım demesi yeterli ne yazık ki. Hal böyle olunca etten ve kemikten yaratılmış her insan gibi futbolcuların da teknik heyetin de ruh sağlığı bozuluyor. Belki kombinesi bile olmayan bu güruh, sosyal medya platformlarında vefakar cefakar taraftar olarak görülmenin hazzını yaşıyor. İşin kötü tarafı ne yasal anlamda ne de genel anlamda bu arkadaşlara yapacak bir şey yok. Çünkü adam yok ortada. İçlerinde bizi ileriye götürebilecek olduğunu düşündüğümüz insanların fikirlerini dikkate alıp, diğerlerini ctrl+delete yapmamız lazım.
Son haftalarda yapılan hakem hataları da bu gidişatta pay sahibi durumunda. Her takım tarafından eleştirilen ve şuan ne yaptığını bilmeden yönetim gösterdiklerini düşündüğüm bir MHK var. Başkanlarının değişmiş olması hakemlerimizi belki bir kaç haftalığına da olsa toparlar diye düşünmüştüm ancak hemen hemen aynı performans ile devam ediyorlar hayatlarına. Oynadığımız Kayserispor karşılaşmasında yaşanan Skubiç ile Umut Bulut’un pozisyonu için söylemiyorum bunları. O pozisyon bence de kırmızı kart değildi. Ancak tamamen birbirinin kopyası olan iki pozisyonda farklı karar veriyorsanız zaten birçok şeyi kaybetmişsiniz demektir. Geçtiğimiz hafta Jahoviç’in Sadık ile girdiği pozisyonun tamamen aynısıydı Umut Bulut ile Skubiç’in pozisyonu. Hem Jahoviç hem de Umut kötü niyetli olmadan faul yaptılar rakiplerine. Sonrasında da dengelerini koruyamayıp rakip futbolcuların ayaklarına bastılar. İkisi de sakatlamaya yönelik değildi ve kırmızı kart ikisine de ağır olurdu. Ancak oyuncumuz Jahoviç aynı pozisyonda oyun dışı kalırken, bir sonraki hafta da takımı yalnız bırakmak zorunda kaldı. Ve yalnız bıraktığı o maçta sahanın en etkili oyuncusu olan Umut Bulut atılmadı. Direk skora etki eden 2 hakem kararı gördük. Bu noktada herkes ne yapıyorsa bizim de onu yapmamız lazım. Eğer iş masa başında tayin oluyorsa biz de o yolu kullanalım. Şehrin ileri gelenleri, siyasiler, bürokratlar vb etkili isimlerin devreye girmesi lazım. Burada göz göre göre bir kıyım oluyor ve kimse bu adamlara ne yapıyorsun demiyor. Eğer kurullar gerekeni yapmıyorsa bu kurullara gerekeni yaptıracak başka merciler devreye girmelidir diye düşünüyorum.
Genel itibariyle bakıldığında hesapta olmayan bir puan kaybı yaşandı pazar günü ama bu eksiklerle de bunu normal karşılamamız gerektiğini düşünüyorum. Tekrar söylüyorum, Göztepe maçında da bu kadroya yakın bir kadro ve anlayış ile çıkılacak sahaya. Eğer erken bir gol bulamaz isek o karşılaşma da stresli bir karşılaşma olabilir. Taraftarlarımızın bu sezon özelinde kendilerine uçuk hedefler koymamaları ve bunu yapmaya çalışanlar olursa onları da dikkate almamaları kendi ruh sağlıkları adına iyi olacaktır. Aykut Kocaman geldiğinden beri hep şunu söyledim, bu sene geçiş senesi, yapılanma senesi, sonraki seneler için hayal kurma senesi. Muhtemelen ligi ilk 6 içinde bitirecek bir takımın taraftarı olarak sonraki senelerin hazırlığını yapalım, uçmayalım, bulutlarda gezmeyelim, sonra elin oğlu gelip uyandırınca niye uyandırdın diye kızıp, küfretmeyelim...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.