Hayata Kimlerin Penceresinden Bakıyoruz?
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki gündemi biz belirlemiyoruz. Önümüze ne koyuyorlarsa onunla hemhal oluyor, onu konuşuyoruz. Çünkü gündemi biz belirlemiyoruz. Neyi konuşmamız gerekiyorsa o dayatılıyor bize. Hasılı, başkasının belirlediği gündemleri yaşıyoruz. Dayatılan gündemin bizi alakadar etmesi önemli değil. Yazılı ve görsel medyada konuşulanı dinleye dinleye kendimizi ister istemez gündemin içinde buluyoruz veya yuvarlıyorlar bizi. Yersen...
Bizim bu durumumuz tabir veya teşbih yerinde olursa çoban nezaretinde güdülen dört ayaklı canlılara benzer. Bu dört ayaklı, koyun keçi gibi küçükbaş veya sığır cinsinden büyükbaş olabilir. Sürüde yer alan hayvanın boynunda ip olmasa da güdülmesi çobana aittir. Çobanın elindeki sopanın anlamı şudur: Sürünün içinde olan hayvan istediği merada otlanamaz, ben bu ottan bıktım, falan ottan yiyeceğim ya da ben bugün otlanmaya gitmeyeceğim şeklinde bir seçeneği yoktur, ahır veya ağılda önüne ne konursa yaşamak için onu yemek zorundadır. Yani hayvan kendi başına hareket edemez. Kazara ben başıma buyruk takılacağım diyen hayvan en hafifinden yiyeceği sopaya hazır olması gerekiyor. Sırtından sopa eksik olmadığı gibi sürüden ayrılanı kurt kapar korkusu hayvana yeter de artar bile.
Akıllı, özgür, sorumlu ve düşünebilme yeteneğine sahip biz insanın durumu farklı mı? Bugünkü görüntümüzle hayvanlara göre özgürlük alanımız biraz geniş olsa da pek farkımız yok. Bizim önümüze ne konuyor, ne dayatılıyorsa onu yaşıyoruz. Gündemi siyaset belirliyor, basın bu gündemi piyasaya sürüyor. Biz de sürülenin ya karşısında ya da tarafında yerimizi alıyoruz. Siyaset, gündemden bıkıp önümüze başka gündem sürünceye kadar bize dayatılan gündemle oturup kalkıyoruz. Her gündem de siyahla beyaz gibidir. Kimimiz beyazın, kimimiz siyahın safında yer alırız. Yahu benim derdim başka deme şansın yok. Önüne konanı yiyeceksin.
Çoğu yapay olan gündemlerden kasıt bir kamuoyu oluşturmaktır, gündemi dayatanlar bizi bize bırakmazlar. Gündeme dair ne şekilde düşünmemiz ve tavır almamız gerektiğini de bir güzel işlerler. Onlar kimi düşman ilan etmişse biz onu düşman belleriz. Onlar bizi kiminle korkutursa ondan korkarız, onlar kimi dost edinmişse onu dost ediniriz.
Bakmayın siz akıllı ve irade sahibi, düşünen bir varlık olduğumuza. Bize dayatılan pencereden hayata bakmaya başlıyoruz. Tıpkı merada yayılan hayvanları gütme inisiyatifi tartışmasız çobanda olduğu gibi bizim güdülmemiz de bize gündemleri belirleyenlerin elindedir. Tek farkı birinin önünde güdülen dört ayaklı, öbürünün önündeki iki ayaklıdır.
Bizi güden çobanı ister beğenelim, ister beğenmeyelim, hayattan ister zevk alalım, ister almayalım hali pürmelalimiz budur.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.