Hayatta kalma mücadelesi ile yaşamak, bireyin zorlu koşullar altında varlığını sürdürmeye çalıştığı durumu ifade eder. Bu tür zorlu durumlar, genellikle temel ihtiyaçların karşılanması, güvenlik, beslenme ve barınma gibi konularda zorlukları ifade eder. Bu mücadele yoğun stres, kaygı ve psikolojik baskıya ve zihinsel sorunlara sebep olur. Yanısıra depresyon ve travmatik sonuçlara neden olabilir. Dünya haklarının yaşadığı sıkıntılara başlıca sebebin hayatta kalma mücadelesi olduğunu söyleyebiliriz. Buna birkaç sömürgecilik ülkenin dışında ülkelerin çoğunu dahil edebiliriz.

Yine hayatta kalma mücadelesi yetersiz beslenme, düşük hijyen koşulları gibi nedenlerle fiziksel sağlık sorunlarını ortaya çıkarır.

Başka bir tarafı da bu mücadele insanları sosyal yönden tecrit yaşamasına sebep olur.

Ayrıca bireylerin eğitim ve kişisel gelişim fırsatları sınırlı olabilir. Ancak böyle bir hayat insanları sınırlı kaynakları en iyi şekilde kullanmak için yaratıcı çözümler bulmaya yönlendirebilir. Yanısıra zorluklarla sürekli mücadele eden birinin dayanıklılığını geliştirecektir. Bir eli yağda bir eli balda biri böyle bir imkan bulamaz. Ayrıca empati kurma ve toplumsal dayanışmaya da katkıda bulunur.
Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz konu hayatta kalma mücadelesi faydalarını inkar etmemekle birlikte insanlığın içinde bulunduğu büyük sıkıntıların ve kaosların asıl sebebi olmasıdır. Biz bir yandan hayatın anlamından, kavramsal düşünmekten, sanattan, kültürden, edebiyattan ve hatta felsefeden bahsetsek de hayatta sıranın bunlara gelmesi oldukça zor görünüyor.
Bu durumdan kurtulmak gerekir mi? Yoksa kira, yakıt, elektrik su masrafı hesabı yaparak yaşanan bir hayat mı tercih sebebidir bunu bilemiyorum. Ama kurtulmak isteyenler için bildiklerimi paylaşmaya devam edeceğim.
Kalın sağlıcakla.