Farkında mısınız? Şikayetçi misiniz?
Yakın arkadaşlarımdan biri sık sık odaklanamamaktan ve birkaç saatlik işi günlerce beklettiğinden şikâyet eder durur. Bu yazıyı okumayacağını da biliyorum ama bu problem sadece ona ait bir sorun olmadığından yeniden konu edinmeye karar verdim. Modern dünyada insanı öylesine çevresel uyaranlar sarmış ki birçok şeyin olup bittiğini bile fark etmeden sona eriyor, kaybolup gidiyor. Belki de koca bir ömür bilinçli bir farkındalık yaşamadan adeta otomatik olarak yaşanıyor ve bir ömür sona eriyor. Zihnimiz bizim bedenimizden çok daha hızlı olduğu için her an bizi bir başka tarafa çekerek bocalamamızı ve zihinsel olarak başka yerlere kaymamızı engelleyemiyoruz.
Bazen ekonomik sıkıntılar, elektrik parası, ev kirası, çocukların ihtiyaçları, mutfak masrafları, kredi kartı borçları vb gibi günlük sorunlar arasında zihnimiz adeta mekik dokuyor. Bu arada birçok problemimize bir çözüm bulmadan bir başka ihtiyaç listesi ile zihnimiz karşı karşıya kalıyor.
Bu arada bir banyoya, tuvalete gidecek olsak ya da namaz kılmaya kalksak bu sorunların çözümleri bir anda aklımıza hücum etmeye başlar. Belki şöyle bir örnekle başlasak konuyu daha iyi özetleyebilirim. Gün içinde her saniye nefes aldığınızı fark ediyor musunuz? Hasta olmayan hiç kimse nefes aldığının farkında değildir. Ya da cildinize sürekli elbiselerinizin değdiğini hissediyor musunuz? Aslında beynimizin esas işi bizi ilgilendirmeyen konuları dikkat alanımızın dışında tutarak dikkatimizi bir yere odaklamaktır. Bilinç dediğimiz bu özellik çok enerji tüketen, çok kıymetli, çaba isteyen ve zor durumlarda devreye girmesi beklenen bir özelliktir. Bu he an canlı tutulabilecek bir durum değildir. Öyle olsa her an kendimizle meşgul olmamız ve kendimizle uğraşmamız gerekecektir ki bu hastalıklı bir durumdur. Eğer bu bilinçli farkındalık özelliğini üzerine giderek çalıştırmazsak kaybedeceğimiz şeyler üzerinde durmaya çalışacağım. Ancak farkındalık ile bilinçli farkındalığı ayırmak gerekiyor. Eliniz var mı, ne hissediyor, üzerinde ne var gibi bir soru demeti sadece farkında olduğumuzu gösterir. Ancak elim niçin böyle yaratılmış, niçin tırnaklarım var, olmasaydı ne olurdu gibi sorular ise bilinçli bir farkındalıkla verilebilecek cevapları oluşturur. Ama çoğumuz kafamda bin türlü ses ve bin türlü sorun var, konsantre olamıyorum diye şikâyet ederiz. Aslında bu çalıştırmadığımız kasların durumuna çok benziyor. Bir süre kullanmadığımızda zayıflar ve işlevlerini yitirmeye başlar. Yıllarca yatalak olan hastaların kas kaybı çok fazladır.
Bazı insanlar var etraflarında ne olursa olsun gürültülü kalabalık bir ortamda bile gayet odaklanarak o işlerini uzun süre devam ettirebiliyor. Bir şeyleri iyi yapmanın sırrı da bir şeye yeterince uzun odaklanabilmektir. Biz çok işlevli canlı değiliz hem mesaj atayım hem yemek yapayım hem ders çalışayım hem telefonlara cevap vereyim diyemiyoruz. Hepsine tek tek konsantre olup bilinçli bir şekilde yaptığımızda başarı artıyor. Bu beceriyi nasıl geliştirebiliriz diye düşünmemiz gerekiyor. Bir yazımda Default Mode networkten bahsetmiştim. Aslında bir an boş kalan ve tüm uyaranlardan kurtulan ve otomatik pilota geçen zihin en hızlı çözüm bulma mekanizmasını bulmuştur diye izah etmiştim. Arşimet suyun kaldırma kuvvetini hamamda yüzen tas örneğinden, Newton yer çekimi kuvvetini elma ağacının altında boş otururken başına düşen elma örneğinden Default Mode Network halinde iken bulmuşlardı. Öyleyse zihnin karmaşadan kurtulması ve otomatik pilota bağlanması hali ile dünyada büyük keşifler yapılmıştır diyebiliriz. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Nihayet geçmişte insanın zihnini bu kadar meşgul edecek uyarıcılar yoktu ne yapalım da diyebilirsiniz. Ama birçok kişi bir kitabı eline aldığı kitabı beş on sayfa okuduktan sonra dikkati dağıldığı için bir kenara atıyor.
Oturduğunuz odanın penceresinden çevrenize bakınca binlerce şeyi aynı anda görüyorsunuz ama sadece içinden bazı şeyleri sayabilirsiniz. Bunun sebebi algıda seçiciliktir. Sadece algınızı ihtiyaçlarınız belirliyor diyebiliriz. Burada zihnin dağılması ve gezinmesine ihtiyacımız var. Kısaca zihni zaman zaman serbest bırakmalıyız ki dikkatimizi odaklayabilelim. Hayatımızdaki operasyonları yönetirken yaklaşık %70'ini motor beyinle yönetiyoruz Aslında hayatı bir anlamda farkında olmadan yönetiyoruz. Arabaya biniyoruz hem direksiyona hâkim olmalıyım hem pedalları kullanmalıyım hem de işte önüme bir çocuk çıkarsa ona çarpmamalıyım diye düşünmüyoruz. Hatta haberleri dinliyoruz. Diğerlerini zihin otomatik pilotta götürüyor. Kendimize dışarıdan bakmayı başarırsak bilinçli farkındalık daha çok uyanır.
Zihnimizin sıçrama yapma gibi bir özelliği var yani zihnin dolaşmaya çıkması gayet normal. Ama bu sıçramaları azaltarak odaklanma becerisini de artırmamız şart. Öyleyse yapılması gereken bunu bilmek değil uygulamayla bunu yaparak öğrenmek gerekiyor. Tüm uyarıcı ve çeldiricilerden kurtulup bir şeyi niçin yaptığımızı, nasıl yaptığımızı hesap etmemiz ve bilinçli sorular sormamız gerekir. Çünkü beyin bilmekle ilgili değil yapabilmekle ilgili bir organdır yaptıkça yetenek geliştirir yaptıkça ustalaşır.
Akşama kadar harmanda çalışan ve oruç tutan biri suyu fark ettiği kadar hiçbir şeyi fark edemez. Beynimiz yine ihtiyaçlarımızı belirginleştiren bir donatıya sahip buna belirginlik ağı diyorlar. Bu ağın istediği aradığı şey eğer yoksa ölümsüzlük iksirini versen dikkate almaz. Bu adama su dışında Hz. Süleyman’ın hazinelerini versen ilgilenmez.
Öyleyse gün içinde odaklanma becerisi kazanmak için çeşitli egzersizler yaparsak beyne bilinçli farkındalığı öğretebiliriz. Yapmadan, zorlamadan olmaz. Yaparak tecrübe ederek öğrenmek belki çok zaman alır ama en kalıcı öğrenme yaparak kazanılır. Son olarak insan bir yeri ağrıyınca ağrının neden geçmediğine değil ağrının kendisine odaklansak mucizevi şekilde ağrı azalır. Bu ağrının bize ne söylediğine odaklanmak gerekir. Ağrının niçin geçmediğine ve bizi mahvettiğine odaklanmanın ağrı ile ilgisi yoktur.
Haydi öyleyse gün içinde yapamazsanız gece kafamızı yastığa koyunca tüm uyaranlardan uzaklaşıp beş dakika hiçbir şey yapmadan, düşünmeden, telaş etmeden vakit geçirelim. Çünkü sistemi durdurup dinlenmesine izin vermek, yeniden bilenmiş bir şekilde çalışmasına imkân verir. Bilinçli farkındalık hiçbir işe yaramazsa bile zihnimiz şikâyet etmekten kurtulur.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.