Hazırlık Her şeydir!..
Futbol maçları; Antrenörler, teknik ekip ve oyuncuların haftalarca ve aylarca birlikte yaptıkları çalışmalar çerçevesinde yoğun patlamaların yaşandığı etkinliklerdir. Bu noktada tempoyu ayarlamak her şeyden daha önemlidir. Aykut Kocaman’ın yaklaşımı, iş yükünü eşitlemek yönünde olması gerek ki; Maçtan önce oyuncularla fazla zaman geçiriyor olmalı. Hafta boyunca maça hazırlanmak için her gün çalışılması gerektiğine inanıyor. Çünkü maç günü oyuncularının üzerlerinde baskı olacağını biliyor. Genelde bazı antrenörler maçtan önce oyuncularla 10 dakika konuşur ve bazen de soyunma odasında 5 dakika daha görüştüklerini bilirim. Bence maç günü daha fazlasına ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorum; çünkü iyi antrenörseniz, her şeyi antrenman sahasında anlatırsınız…
Öyle tahmin ediyorum ki Aykut Kocaman da takımını maça hazırlarken, oyuncuların yüksek performans sergilemesi için doğru düşünce yapısına sahip olmaları gerektiğini iyi biliyor ve esas etkinlik üzerinde yoğunlaşıyor. Hazırlığın büyük bir bölümü kişiseldir. Bazı oyuncular dış dünyayla bağlantılarını kopararak, müzik dinleyerek ve zihinsel canlandırma teknikleri kullanarak maça hazırlanırlar. Ardından otobüsle stada giderken maçta nasıl oynayacağını hayal ederler. Bu noktada antrenörü ona iki konuda yardımcı olur: Takımdaki taktiksel rolünü anlatma ve sürekli olumlu düşünmesini sağlama… Oyuncular olumlu şeyler düşünmek zorundalar. Elbette olumsuzluklardan da ders almalılar ki oyuncu ve insan olarak her zaman kötü oynandığı zaman ya da işler kötü gittiğinde durumu analiz ederiz. İşler iyi gittiğinde yeterince analiz yapmayıp sadece durumu kanıksarız. Umarım bu durum Torku Konyaspor için geçerli olmaz.
Çok merak ediyorum Aykut Hoca, oyuncularla her gün görüşüp onlara roller veriyor mu? Sürekli grup çalışması yapıyor mu? Farklı senaryolarla çalışıp olasılıklar üzerinde duruluyor mu? Şu olursa ne yaparsınız? Kaleci ve savunma dörtlüsü, orta saha ve ileri üçlü olarak üç grubunuz var ve onlara sürekli olarak felsefeniz içinde görevlerinin ne olduğu soruluyor mu? Sonra bunu oyuncuların birbirleriyle paylaşmaları sağlanabiliyor mu? Bu sorulardaki amacım, oyuncuların performanslarıyla ilgili daha fazla sorumluluk almaları ve bütün işin antrenörün üzerine yüklenmemesini sağlamak… Sonuçta bu oyun onların.
Bu senenin ofansif ve defansif futbolunu en iyi oynayan iki takımının maçını yöneten Serkan Çınar oldukça sakin geçen müsabakayı tabiri yerindeyse hiç risk almayarak, çağdaş futbolun gereksinimlerimden olan hücum futboluna prim tanımayarak topun oyunda az kalmasını sağlayarak vasat bir maç idare etmiştir. Ayrıca da bana göre; ilk yarıda Ali Turan’ın ceza sahası içersinde M. Başakşehir’li Marcio Mossoro’ya yaptığı müdahale net bir penaltıydı…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.