Havalar yeniden ısındı. Bir yandan da Allah kabul etsin oruç. Ancak oruçta ilk günlerdeki gibi heyecanlı değil sallayarak devam ederken sade vatandaş ne istiyor? Vatandaş “Neden şikayetçi” diye biz de milletin nabzını tutmaya çalışıyoruz.

Bizim işimiz zaten bu değil mi?

Mesela dün Cuma idi.

Aynı zamanda orucuz.

Ve de cenaze namazındayız.

Havada sıcak mı sıcak.

Güneş tepemizden dikilmiş vallahi adamın beynini oyuyor.

..........

Her şey mübarek ama mübareklerin arasında adamı vitesten attırıp üstüne üstelik günaha da sokan bir durum var.

O da “belediyelerimiz”.

Evet artık kabristanlarımız tertemiz pırıl pırıl.

Buralara gelen vatandaşlara, ölüsünü de dirisine hizmet en üst seviyede.

Gelgelelim millet o anda bile Belediyelerin kulağını çınlatıyordu.

Peki vatandaş haklı mıydı?

İnanın haklıydı.

Bizim belediyeler camilerin avlusunda, cenaze namazlarının kılındığı bölgelere niye birer gölgelik ya da korumalık yapmazlar.

Oysa Türkiye’nin dört bir yanında özellikle de AK Partili belediyelerin bu konudaki hizmeti ortada.

Bu sütunda defalarca başka illerden örnekleri fotoğraflarla yetkililere sunduk. 

Tabii ki vatandaş adına.

Amma hâlâ kimsenin umurunda değil.

Haaa mesela Hacı Veyis Camii için görüntüye estetiğe uygun değil demiş büyüklerimiz

Hadi tamam biz estetikten ne anlarız diye kabullendik.

Ya diğer camiler ya da mezarlıklarımız.

Buralara da yazın güneşten, kışın yağmurdan korunmak için bir korumalık yapılamaz mı?

Birine yapılsa biliyoruz ki hepsine yapılacak.

Ama bu konuda göremediğimiz kalın bir duvar var onu delemedik gitti vesselam.

BU KEPAZELİK HİÇ BİTMEYECEK Kİ?

45 yıl önce daha çocukken belediye otobüslerine ilk bindiğimiz yıllarda dikkatimizi çeken sıkıntılı konulardan biri de bazı kendi bilmezlerin otobüslerin koltuklarına sağa sola yazdıkları yazılar ve koltukların kesilmesi parçalanması idi.

Biz büyüdükçe mesleğe geçtikçe bu rezillik aynen devam ediyordu.

Yani insanlar gelişiyor, sözüm ona bilinçleniyor ama insanlık dışı bu durum hiç mi hiç değişmiyordu.

İşte hafta sonu bir okurumuz önce şu iki kare fotoğrafı bizimle paylaşıyor.

Ardından da şunları yazıyordu;   “Cumartesi günü bir yakınımın iftar davetine katılmak üzere, 42 DBF 89 resmi plaka tescilli Konya Büyükşehir Belediyesine ait 84 numaralı Meram TOKİ otobüsüne bindim. Otobüste gördüğüm rezaletin fotoğrafını çekerek sizlerle paylaşmak istedim. Bunları yapanları varsa araç içi kameralardan tespit edilerek, gerek devlet malına zarar vermekten ve gerekse Kabahatler Kanununa göre işlem tesis edip, cezai müeyyide uygulanması gerekir diye düşünüyorum.

Bu ne terbiyesizlik, çok affedersiniz ama umumi tuvaletlerin kapısına yazı yazar gibi, ben utandım.  Her kimse bunu yapanlar, kendi evlerinin duvarlarına da yazı yazabiliyorlar mı, sormak lazım. Ayıptır, günahtır. Yazıklar olsun.”

..........

Vallahi biz de fotoğrafları görünce utandık.

Ve duyarlı okurumuzun dediği gibi aklıma geldi.

Hadi bizim zamanımızda ne kamera vardı ne de böyle teknolojik bir gelişme.

Şimdi hepsinin en iyisi var. O zaman bu kameralar sayesinde bunları yapanları niye tespit etmiyoruz?

Bunlar niye cezalandırılmıyor? Bir tanesi ceza yese, bir daha yapabilir mi? Yanındaki onun cezalandırıldığına şahit olsa onun yaptığını yapmaya cesaret edebilir mi?

.........

Kimse kusura bakmasın bundan sonra buna yapan ne kadar kabahatli ise, yapanın yanına kar kalmasına göz yumanlarda aynı vebal altındadır. 

...........

Şu mübarek günde yine can sıktık ise özür dileriz. Yarın görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Edep; edepsizlerin edepsizliğine sabretmektir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İyi ya da kötü konusu ne olursa olsun karşımızdakine samimi olmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.