HUKUKUN TEMEL KURALI
Siyasette zaman-zaman desteksiz de atılır.
Bazen tribünlere de oynanır.
Kantarın topuzunu kaçırmadığın sürece, bunlar bir yere kadar hoş görülür.
Siyaset ikna edebilme, inandırma sanatıdır. Siyasetin “etik kuralları” da vardır elbette. Hepten “Alicengiz oyunu” değildir siyaset.
Yalancının mumunun yatsıya kadar yanacağını bilecektir siyasetçi.
Neyi, ne zaman söyleyecek. Nerede, ne konuşacak. Vaatlerinin ölçüsü ne olacak bunları bilmez ise kamuoyunu ikna etmesi de mümkün olmayacaktır.
Siyasetçi öncelikle “güvenilir” olmalıdır.
“Sözünün eri” olmalıdır.
Söz verdiğinde sözünü tutmalı, yapamayacağı şeyleri laf olsun vaat etmemelidir.
Atalarımız bu konuda şöyle diyor:
“Öl söz verme, öl sözünden dönme.”
Bu güzel huylar sadece siyasetçide olacak değildir elbette. “Ben adamım” diyen herkes bu güzel hasletlere sahip olmalıdır.
Söz siyasetten, siyasetçiden açılmışken; siyasetçi ispatı olmayan şeyleri iddia etmemelidir.
Hukukun temel kuralı şudur:
“Müddei, iddiasını ispat ile mükelleftir…”
Siz eğer şunu derseniz: Ben iddia ediyorum, böyle olmadığını sen ispat et.
Bu anlayış hukukun ihlalidir. Hukuku katletmektir.
Birisi de çıkar sizinle ilgili öyle bir iddiada bulunur ki, apışıp kalırsınız.
Mesela sizin “eşcinsel olduğunuzu” iddia eder.
Hadi ispat et eşcinsel olmadığını.
Siyasi rekabeti yalan dolan üzerine kurarsanız burnunuz pislikten çıkmaz.
Rakiplerinize galip gelmek için her yol mübah değildir.
İnsanlar, kullardan utanmıyorsa, Allah’tan korkmalı değil mi?
Ar damarı çatlamadıysa eğer…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.