İkinci Habur mu?
Değerli okurlar; Çözüm süreci adı altında yürütülen stratejik(!) planın ülkemizi getirdiği noktadan herkesin rahatsız olduğu ortada. Ortadoğu ve yakın bölgemiz için tarihi günlere şahit oluyoruz.
Ne diyordu Cumhurbaşkanımız; “PYD şu an bizim için PKK ile eştir. O da bir terör örgütüdür. Bir terör örgütüne kalkıp da bize dost olan, NATO’da beraber olduğumuz Amerika’nın böyle bir desteği, açıktan açığa söyleyerek bizden evet ifadesini beklemesi çok yanlış olur. Böyle bir şeye evet diyemeyiz”.
Ancak bu açıklamadan iki saat sonra ABD Başkanı Obama ile Tayyip Erdoğan telefon görüşmesinin ardından Türkiye, Kobane’ye yardım için ABD ile işbirliği içinde koridor açma ve Peşmerge’nin Kobane’ye geçmesine yardım etme kararı alıyordu.
Yine Cumhurbaşkanı geçenlerde Türkiye’ye dönerken uçağına aldığı gazetecilere de aynı şeyi söylüyor, PKK ve PYD’nin aynı şey olduğunu ve asla PYD’ye Türkiye’nin yardım etmeyeceğini açıklıyordu. Peki, sormazlar mı adama PYD terör örgütüyse ve PKK ile eşdeğerse, PKK ile dost olup PYD’yle nasıl düşman olmayı becerebiliyorsunuz? Sormazlar çünkü o ne diyorsa doğrudur ve bir bildiği vardır.
Başbakan yardımcımız Yalçın Akdoğan da günler öncesinden koridor meselesinin mümkün olamayacağını ve bunun hukuken ve siyaseten izahının olmadığını söylemişti ve haklıydı.
Gerçekten de herhangi bir devlete ait olmayan silahlı bir gücün Türkiye’den geçirilmesine müsaade etmek anayasal suçtur. Ve bunun hukuki karşılığı teröre yardım ve yataklıktır. Teröre yardım ve yataklığın ise açıklanabilecek hiçbir siyasi izahı yoktur. Bunu biz söylemiyoruz başbakan yardımcısı söylüyor. Madem öyle şimdi ne değişti de ülkemize ikinci bir Habur vakası yaşatıldı?
Bütün bunlar bir senaryonun uygulama biçimleridir. Haftalardır Kobani üzerinden tüm dünyaya bir senaryo izletilmektedir. IŞİD’e karşı savaşan Kürtlerin bir ulusal kurtuluş savaşı verdiği algısı yaratılmaktadır. IŞİD’le imtihan edilen Kürtlerin birbirlerine yardım eder hale getirilmesi ve birleştirilmesi için ABD her türlü imkânı yaratmaya çalışmaktadır.
Böylece; Türkiye, Irak Kürdistanı ile Suriye Kürdistanı arasında koridor açmayı kabullendirilerek Kürt bölgelerinin ve Kürt örgütlerinin birleştirilmesine ortak edilmiştir. Bunun sonucunda Kobani'ye geçmek için Türkiye'ye girişlerine izin verilen Peşmergeler, bunu şova çevirdi. Habur sınır kapısından Türkiye'ye giren konvoy, yol güzergâhındaki sevinç gösterileri nedeniyle 20 saat sonra Suruç'a ulaştı. Peşmergeler geçtikleri bütün güzergâhlarda yol kenarında toplanan halkı selamlayarak işi şova dökünce Suruç'a varışları da hayli gecikti.
Havayi fişekler atılıp "Yaşasın Kürdistan", "Yaşasın YPG, PKK, YPJ", "Yaşasın Peşmerge" sloganları ile karşılanan Peşmergeler, Viranşehir'den 1 saatte güçlükle çıkabildi. Türkiye’den geçen Peşmerge birliği ne sınır kapısında ne de yol güzergâhında aranmadı. Peşmerge kılığında geçenlerin kim olduğunu da bilmiyoruz. Götürülen silahların PKK uzantısı PYD’ aracılığıyla Türkiye’deki PKK’lılara aktarılması olasılığını da göz ardı etmemek gerekir.
Her şey bir yana hani geçişler gizli olacaktı? Hani şova dönüştürülmeyecekti? Hem de Cumhuriyet Bayramında. Yazık gerçekten çok yazık.
BU ARADA ESKİDEN KIŞLARI ÇOK SEVERDİM AMA SEVMİYORUM ARTIK KIŞLARI; AKLIMA SOĞUK GELİYOR, KÖMÜR GELİYOR, SOMA GELİYOR, ERMENEK GELİYOR, YIRTIK AYAKKABILI ÇOCUKLAR GELİYOR, İHMAL GELİYOR. KISACA ÖLÜM GELİYOR…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.