Geniş tabanlı eğitim…
Toplum olarak içinde bulunduğumuz çağa ayak uydurabilmemiz ve küreselleşen dünyada kendimize yer bulabilmemiz için eğitim çok önemli unsurdur. Eğitimin kalitesinin yüksek olması demek, nitelikli işgücü ve dinamik bir toplum demektir. Böyle bir toplum içinde yer alan bireyler de, uygun koşullar sağlandığında, ülkenin gelişimine çok büyük katkıda bulunacaklardır. Bu nedenledir ki, eğitimde yapı taşı olan okullar ve öğretmenler nitelikli insan yetiştirmede ve ülkenin refah düzeyinin artırılmasında hayati bir öneme sahiptir. Dolayısıyla bu iki ana unsurla çok oynamamak gerekir.
Şüphesiz ki ülkemizin gelişmesi ve hak ettiğimiz yere gelebilmemiz için her şeyden önce, eğitim sistemimizdeki yanlışların düzeltilmesi; eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Yoksa her yıl müfredat programlarını değiştirerek, nitelikli bir eğitim sistemi oluşturmak mümkün değildir. Bunun için de sorunların nereden başladığını doğru tespit etmek önemlidir.
Ülkemizde, kalabalık sınıflardan, okul sayısına, eğitimin niteliği ve atanmayı bekleyen öğretmenlerin sayısının bir hayli fazla olmasına rağmen okullarda yaşanan öğretmen sıkıntısına kadar birçok sorun bulunmaktadır. Bunların yanı sıra; öğrencilere gereksiz bilgi aktarımı, ya da tam tersi eksik bilgi verilmesi, bilginin etkili bir biçimde aktarılamaması, bilginin kalıcı ve anlamlı olmaması, öğretim programlarının yoğun olması, öğrenme ortamlarının niteliğinin yetersizliği, kaynak, materyal, araç-gereç yetersizliği, öğretmenlerden, öğrencilerden, çevreden kaynaklanan sorunlar ve doğru yöntemlerin kullanılamaması problemleri de saymak mümkündür.
Hâlbuki bütün bu problemleri;
Öğrencilerin gelişim seviyesine uygun programlar, eğitim-öğretim etkinliklerinin öğrencilerin ilgi ve yeteneklerinin merkez alınarak yürütülmesi, eğitim-öğretimde teori-pratik dengesi kurulması, öğretmen ve yönetici atamalarında branş ve liyakat gözetilmesi gibi tedbirlerle aşmak mümkündür. Artık bu problemlerin pansuman tedbirlerle, eğitim sistemini yazboz tahtasına çevirmekle çözmenin mümkün olmadığını birilerinin görmesinin zamanı gelmedi mi? Bu gün hiçbir ülke gösterilemez ki kendisi geri kalıp, eğitimi ileri gitmiş veya kendisi ileri gidip, eğitimi geri kalmış olsun. Ne yazık ki şu andaki eğitim sistemimiz tam da aşağıdaki hikâye gibi; Hikâye bu ya;
Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelip okul açmaya karar verdiler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılan balığı yönetim kurulunu oluşturdu. Tavşan, müfredatta koşmanın bulunmasını istemekteydi. Kuş, uçmanın dahil olmasını, balık yüzmenin dahil olmasını ve sincap ağaca tırmanmanın mutlaka zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söyledi. Bütün bunları bir araya getirip, bir müfredat programı yaptılar ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini istediler.
Tavşan koşu dersinden A alıyor olmasına rağmen, ağaca tırmanmak onun için çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düşüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve eskisi gibi koşamadı. Artık koşuda A almak yerine, C alıyordu. Ve tabii, ağaç tırmanmada ise her zaman zayıf alıyordu.
Kuş, uçmada çok başarılıydı, ama sıra toprak kazmaya geldiği zaman, o kadar başarılı değildi. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırıyordu. Bir süre sonra toprak kazma notu hala A olmasına rağmen, uçma notu C'ye düşmüştü. O da ağaca tırmanmada çok zorlanıyordu. Sincabın durumu da onlardan farklı değildi.
Sonuçta sınıf birincisi olan hayvan; her şeyi yarım yapabilen, geri zekalı yılan balığı oldu. Ancak eğitimciler çok mutluydu, çünkü herkes bütün dersleri görüyordu.
Ve buna "Geniş Tabanlı Eğitim Sistemi" dediler.
Liyakatin yerini siyaset, adaletin yerini haksızlık alırsa bu tür sonlar da kaçınılmaz olur. Ama uyarmadan geçemeyeceğim eğitimle çok oynamamalı… Zira; eğitimle oynamak kendi çocuklarımızın geleceğiyle oynamak demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.