İNANIN KAFAYI KIRACAĞIM…
Günü tatil olarak değerlendirebilen şansı okurlarımız için çok şükür güzel sıcak bir yaz günü. Herkes yerinde mutlu huzurlu ve sağlıklı olsun derken dün bu yarım günde gördüklerimiz ile duyduklarımız ile kafayı kırmama adına Cenab-ı Allah’a yüzlerce binlerce kere şükrediyorduk.
İnsanımızı direksiyon başında, yolda yürürken karşıdan karşıya geçerken izlerken “Allah’ım biz ne hale geldik? Biz nereye gidiyoruz?” diyerek kızmamaya üzülmemeye çalışıyor kendimi kandırıyordum.
Yahu bir insan ana caddede direksiyonun başında yolun sol şeridi kapatıp 30 ile gider mi?
Gider.
Arkasından gelen trafik durur mu? Durur.
İşte böyle böyle bir aracın arkasından sürekli gidip önümdekilerin yaptığı gibi kural ihlali yapıp sağından geçerken gayri ihtiyari bu direksiyondaki arkadaş ne yapıyor? Diye baktım.
Sol eli direksiyonda sağ elinin dirseğini direksiyona dayamış el parmaklarının tırnaklarını yerken sağını solunu seyrediyor. Sağından geçen onca araç hiiiiç umurunda değil.
İşte bu bizim insanımızdı.
……………….
Cuma yaklaşıyor insanlar abdestlerini alıp huzur içerisinde tertemiz bir şekilde Cenab-ı Allah’ın huzuruna çıkabilmek için tatlı bir telaşedeler.
Bir iğrenç ses…
Ana o da ne?
Önümüzde yürüyen iki gençten biri eğilmiş asfaltın ortasına sümkürüyor.
Allah senin …………………..
………………..
Öğleden sonra Vatan Caddesinde İhsaniye bölgesinden Adalhan kavşağına doğru ilerliyoruz. Önümüzde 42 plakalı son model ağır bir araba ilerliyor.
Biz de şeridimizden kendisini takip ediyoruz. Derken direksiyondan sol tarafa bir tükürük, bir balgam fırlatılıyor. Hem de araç hareket halinde iken, görüntüden hem nefret ediyorum hem de bu tükürüğün yarısı nasıl bu şahsın yüzüne yapışmadı ki diye düşünürken o öfke ile soluna yanaşıp sövercesine amcanın suratına bakıyorum. O da gayet sakin bize bakıyor. Bakışıyoruz. Saçlarına aklar düşmüş amcam “Bizi bir yerden çıkarmaya çalışıyor(!)”…
Nafile bir arabaya bak, bir amcamın yaşına başına bak. Bir de 15 saniye önce şehrin göbeğinde yaptığına…
Ey büyük Allah’ım sen nelere kadirsin.
…………….
Aklımda kalanlardan son bir örnek.
Kardalen dönel kavşağında kırmızı ışıkta bekliyoruz.
7.6.5.4.3.2.1…..
Sarı yanıyor tam hareket ediyoruz ki sağımızdan hızla fırlayan bisikletli bir genç tam önümüze kırıyor. Paaaat frene basıyoruz. Bu bisikletli genç yanımızdaki aracın önünden de öyle bir geçiyor ki en sola dönüp pedal çevirmeye devam ediyor.
Cam açık, ağzımıza gelen ne varsa gence gönderiyoruz. Duyuyor ama kafasını bile çevirmiyor. Eğer sol şeritten araçlar gelmese, biz de onun yaptığı büyük hatayı yapmayı göz önüne alsak vallahi kendimden, yaşımdan başımdan sakalımdan, kelimden filan utanmayacağım az ileride kendisini yakalayıp … kimin gücü kime yeter deneceğiz….
…………….
Sonra…
Bisikletli bir genç ile yolun ortasında kavga etmekten önce polislik, sonra hastanelik, sonra mahkemelik olacağız.
Yani rezilliğin bini bir para…
PROF. BAŞER CANDER HOCAYI DİNLERKEN
Dün bizim PUSULA TV’de UĞURLU GÜNDEM’in konuğu Prof. Dr. Başer Cander idi. Acil Tıp alanında dünyada bunun kitabını yazan ilk isim.
Dünyaca ünlü ve ödüllü Acil Tıp Uzmanı.
2015’te alanında “Dünya’nın lideri” unvanını kazanan bir hekim.
Hocamla tam bir saat canlı yayın yaptık. Çok büyük keyif aldım.
Hani zaman zaman hepimizin doğumdan morga kadar kapısının önünde bildiğimiz tüm duaları okuduğumuz Kur’an-ı Kerim’i elimizden düşürmediğimiz “Yoğun Bakımların”, “Acil Servislerin” içerisindeki dünyada yaşayan bir profesörün anlattıklarını dinledim.
Şu cümleyi lütfen dikkatlice okur musunuz?
“Türkiye’de bir yılda 120 milyon insan acil servise müracaat ediyormuş”
.,……
Hoca diyor ki “Bu rakam dünyanın neresinde olursa olsun bir ülkede bir başka şehirde olsun o ülkede olağanüstü hal ilan edilir, hayat durur”….
Ve biz öyle bir fedakar vefakar milletiz ki, biz öyle büyük bir devletiz ki böylesine güzel cerrahlar ve personeller tarafından güle oynaya yaşamaya ya da yolumuza devam ediyoruz.
FARUK TURHAN ABİM BU KEZ KIZMADI
Bakan yazımıza çok telefon aldık. Üç aşağı beş yukarı hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk. Dün arayanlardan birisi de çok başarılı düzgün bir işadamı, Konyaspor’da yıllarca fedakarca yöneticilik yapan bir abimiz Faruk Turhan idi. Gerçi son dönemlerde Faruk abi ne zaman arasa bizi eleştiriyordu. Faruk abi bizden hâlâ o 30 yıl önce ki 40 yıl önceki cesur tarafsız spor muhabirliğimizdeki gibi bir gazetecilik bekliyordu.
Ahhhhhhh. Ahhhhh. Abicim onların hepsi birer mazi.
Ama Faruk abi bu kez bize katılmadı ve bizimle aynı görüşte olduğumuzu ifade ediyordu. Kendisine huzurlarınızda bir kez daha sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI MEDYA
İLETİŞİM BÜROSUNDAN AÇIKLAMA GELDİ
Geçenlerde fotoğraflı olarak bir araç sürücüsünün dahası görevlerini yapmaya çalışan Büyükşehir Zabıta görevlilerine kendisini Adliye personeli olarak tanıtıp işi daha da ileriye götüren şahsı yazmıştık.
Bununla ilgili olarak iki görevli arkadaşımız geldi.
Cumhuriyet Başsavcılığı İletişim Bürosunda görevlilermiş. Onların bu ziyareti ile böyle bir birimden haberdar olduk. Böyle bir uygulama için Adalet Bakanından Cumhuriyet Başsavcılığına kadar tüm yetkililere teşekkür ederiz.
Neyse bu aracın plakasını verdik.
Daha sonra bu bürodan bize şöyle bir açıklama geldi.
“20 Temmuz 2017 tarihli Pusula Gazetesinin 4. sayfasında yer alan köşe yazısında “Adliye Çalışanı Bunu Yaparsa” başlığı altında paylaşılan habere ilişkin olarak kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan incelemede söz konusu haber/yorumda kendisini “Adliye Personeli” olarak tanıtan araç sahibinin Adliye Çalışanı olmadığı tespit edilmiştir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur…”
Bu açıklama ile Adliye çalışanlarımız adına mutlu olduk.
KENDİME MATEMATİKÇİ GAZETECİ
OLARAK HEP KIZARDIM MEĞER …
41 yıldır “muhabirim, gazeteciyim ama Matematikçiyim” diye kendimi ifade etmekten hep zul duydum. Takii düne kadar.
Dün bir STK Başkanı abimiz sosyal medyada dolaşan bir paragrafı bize gönderiyordu;
“Çevre ve Şehircilik Bakanının hukukçu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının işletmeci, Gençlik ve Spor Bakanının mühendis, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanının tıpçı, Milli Eğitim Bakanının hukukçu, Milli Savunma Bakanının ekonomist olduğu bir ülkede, çift zamanlı içten yanmazız bir motorun suyu havaya, yağı suya sonrada hepsinin birbirine karışmasını fazla irdelememek lazım.”
…………..
Hay ağzına sağlık be kardeşim.
Bizim gibi Matematikçiden de aslan gibi yerel gazeteci olmaz olur mu?
Vallahi bu örnekleme ile çok rahatladım bundan sonra bağıra bağıra matematikçi gazeteciyim diyeceğim. Hem de övüne övüne gururla.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sabrınız gücünüzden daha çok şey başarır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hepimiz bir gün o kaçınılmaz sonla karşılaşacağımızı yani toprağın altına gidip zamanı gelince de yaptıklarımızın hesabını vereceğimizi bile bile suç ve günah işlemekten korkmaya başladığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.