Diyanet İşleri Başkanlığımızın faaliyetleri kapsamında camilerimizin girişlerine tanıtıcı afişlerin asıldığına son yıllarda sık sık rastlamaktayız. Zaman zaman bu afişlerden insan resimleri olanlarını da görmekteyiz.

Bütün samimiyetimle canlı resimler bulunan camilere evime yakın olsa bile gidesim gelmiyor ve mümkün olduğunca resimli afişlerin asılı olmadığı camileri tercih ediyorum.

Hocalarımız namaz kılınan odalara canlı resimlerin asılmasının caiz olmadığını hatta canlı resim asmanın haram olduğunu, resim asılı mekanlara meleklerin girmeyeceğini yıllarca anlattılar.

İnanın, bazı şeyleri söylemekten çekinir hale geldim. “Uğraştığın şeye bak, ne olacak bundan” vs. gibi tepkilerle karşı karşıya kalıyorum.

-Onunla uğraşma bununla uğraşma; böyle giderse gelecekte dinle ilgili uğraşacak bir şeyimiz kalmayabilir!

-Bu resimleri asılmak üzere gönderen Diyanet İşleri Başkanlığı bilmiyor da sen mi biliyorsun, dediğinizi duyar gibiyim.

Bir Müslümanın İslami konularda aklına göre hüküm veremeyeceğini bilmiyor değil ve hüküm de vermiyorum. Fıkıh kitaplarımızdaki hükümlere göre yorumda bulunuyorum.

İslam’ın hükümlerinin herkesin akılına uyması beklenemez. Çünkü çeşit çeşit akıl olup birbirine uymazlar.

-Basit bir meselede bile herkesin farklı şeyler söylediğine şahit olmuyor muyuz?

Gelişi güzel bu niye haram olsun, ne zararı var; aklıma yatmıyor, akla ve mantığa uygun değil demek Allah(cc) korusun imana zarar verebilir.

Onun için bir Müslüman herhangi bir konuda bir karara varmadan önce dinimizin o konuyla ilgili açıklamalarına bakmalı ve ona göre davranmalıdır.

Canlı resim asılması ile ilgili fıkıh kitaplarında yazan ile Diyanet İşleri Başkanlığının uygulaması çeliştiği için sorguluyorum.

Eğer, fıkıh kitaplarında geçen bir hükümle Diyanet İşleri Başkanlığının uygulamasında bir çelişki varsa Bir Müslüman bu durumu dikkate almak durumundadır.

Canlı resim asılması ile ilgili açıklamalara bir bakalım;

Hz. Aişe (ra) Validemiz anlatıyor: Rasulullah (sav) bir seferden dönmüştü yüklüğün önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez çekmiştim. Rasulullah(sav) perdeyi görünce, çekip attı, (öfkeden) yüzü de renklenmişti. "Ey Aişe!" buyurdular, "Bil ki, kıyamet günü insanların en çok azap görecek olanı Allah'ın yarattıklarını taklit edenlerdir." Hz. Aişe (ra) Validemiz devamla: "Biz o bezi kestik, bir veya iki minder yaptık." demiştir. (Buhari, Libas 91,95.).

Bu hadis-i şerif, duvara asılı olduğu takdirde haram olan resmin minder yüzü yapılarak yere atılması halinde kullanılabileceğini ifade etmektedir.

Nevevi, bu hükmün cumhurun görüşü olduğunu, Sahabe ve Tabiin'in ekseriyetinin bu kanaate vardıklarını, Süfyan-ı Sevri, İmam Malik, İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Şafii gibi müçtehit imamların da bu görüşü benimsediklerini belirtir.

Ancak, duvar üzerine asılmaları, elbisede veya sarıkta yer almaları halinde gölgeli, gölgesiz olması arasında fark gözetilmeden haram denmiştir. Çünkü bu hallerde o tasvirlere (resimlere) hürmet manası hakimdir.

-Resim bulunan odada namaz kılmak,

Canlıya ait fotoğraflar ya yaşayacak şekilde boy resmi olur, yahut da yaşamayacak şekilde yarım resim olur. Canlıya ait boy resimlerini, insan, hayvan ve diğer canlı varlıklar gibi odanın duvarına asıp bakınca tümüyle görünür halde bırakmak, bu odada namaz kılmayı mekruh hale getirmek demektir.

“Melekler, içerisinde köpek ve tesavir bulunan eve girmezler” (Buhari, “Libas”, 88).

“Melekler, içerisinde sûret bulunan eve girmezler; kumaş üzerindeki desen ve nakış müstesna” (Buhari, “Libas”, 92).

Evlerimize canlı resim asmak haram, buralarda namaz kılmak mekruh hükmünde ise camilerimizin girişine hatta namaz kılınan girişten sonraki bölüme asılması haram olmaz mı, namaz kılınması mekruh olmaz mı?

-Evde 1 mekruhsa camide 27 kat daha mekruh olmaz mı?

Yukarıdaki açıklamaları gördük. Ben bir şey demiyorum siz karar verin.