İYİ GÜN DOSTU AKP’LİLER
Bir edebiyat hocamız vardı.
Derdi ki; (Af edersiniz) “menfaatini düşünmeyen eşektir. Kendi menfaatini herkesinkinden çok düşünen de eşek oğlu eşektir…”
Siyaset, menfaatlerin paylaşıldığı bir organizasyon değildir. Kişi elbette kendisini de düşünecektir ama, konu dava olunca “Biz” demeyi de bilecektir.
Siyaset kimi zaman feragattir.
Kimi zaman fedakarlıktır.
Konu dava olunca yanmayı bilmektir siyaset.
“Anlat anlat heyecanlı oluyor” diyorsunuz duyar gibi oluyorum. Sonra da “Realiteye gel arkadaş, realiteye” diyorsunuz.
Haklısınız.
Realiteye baktığımız zaman böyle olmadığını ben de biliyorum, ben de görüyorum.
Zaten bu yazıyı da o niyetle yazıyorum.
“Ben de siyasetin içinde olmalıyım” diyen insanlar seçim sath-ı mailinde aday adayı olmak için yoğun bir çabanın içine girerler. Fotoğraf çektirirler, posterler hazırlanır, seçici kurula sevimli gözükmek için her yol denenir. Maksat aday olmaktır.
Ama sonuçta belli sayıda insan ipi göğüsler.
Aday olamayanlar büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar.
Bununla kalsalar iyi. Küskünler ligini oluştururlar.
Her fırsatta partinin bir eksiğini aramaya başlarlar. Dost gibi uyarırlar ama, dost değillerdir. Düşman bile onların yaptığını yapmaz.
İşte bu tür insanların siyasetten beklentileri kendi menfaatleridir.
Böylelerini bizzat gördüm, tanıyorum.
Şimdilerde sosyal medyada “vur-kaç” taktiğini deniyorlar.
Her fırsatı değerlendiriyorlar.
Bir ellerinde cımbız bir ellerinde ayna. Bektaşi gibi işlerine geleni cımbızla seçmekle meşguller.
Ayna mı ne işe yarıyor?
Ayna sihirli. Bir halt olmadıklarını kendileri de bildikleri için aynadan güç almaya çalışıyorlar.
“Ayna ayna. Var mı benden daha yakışıklısı, benden daha değerlisi?”
Ayna cevap veriyor: En büyük sensin. O da inanıyor…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.