Japonya’da muhteşem bir mabet: Tokyo Câmiî
TARİHE YOLCULUK (304)
Yapımına 1998’de başlanılan ve 2000 yılında açılan Tokyo Camisinin Konyalı mimarı Hilmi Şenalp, “Camide Japonların özelliklerine uygun ve epeyce zengin manevi bir sofra kurmaya çalıştık” diyor.
Geçen hafta TRT’de Tokyo Câmii ve Türk Kültür Merkezi tanıtılıyordu. Bu tanıtım esnasında caminin yeni imamı, caminin geçmişi ve mimarı hakkında hiç kelâm etmeyince; bana, Japonya’nın en büyük camisi olan Tokyo Câmisini yazmak kaldı.
Bir imam-hatip, Tokyo Camisini Osmanlı mimarisi ve üslûbuna göre tekrar ele olarak harmanlayıp Abdürreşid İbrahim Efendi’nin ruhunu incitmeyecek derecede en ince detayına kadar özen gösteren mimarından neden hiç bahsetmez ve dile getirmez ki…
500 milyonu aşkın kullanıcıyla internetteki en büyük seyahat deneyimi paylaşım platformu olan Tripadvisor, geçtiğimiz senelerde açtığı bir kampanyada, kullanıcıları vasıtasıyla Tokyo Camisi’ni “Japonya'nın 20 en iyi cazibe merkezi” arasında 10’uncu konumda belirlemişti. Tokyo Camii ve Türk Kültür Merkezi, Japonya’da yaşayan Müslümanlar açısından ve sosyal ile kültürel faaliyetler yönüyle de tam bir cazibe merkezi sayılır. Konyalı Yüksek Mimar Muammer Hilmi Şenalp, Tokyo Camisiyle ilgili bize şu bilgileri veriyor:
“Caminin inşaatına 30 Haziran 1998'de başlandı ve iki yılda tamamlanarak 30 Haziran 2000 tarihinde açılışı yapıldı. Cami ve Kültür Merkezi'nin kaba inşaatı, Japonya'nın beş büyük firmasından biri olan Kajima Corporation tarafından, ince yapı işleri ise, Türk usta ve sanatkârları marifetiyle yapılmıştır. Taş, ahşap, mermer, kurşun, alçı, kapı, pencere, âlem vs. gibi bütün mâmul ve yarı mâmul malzemeyi, Türkiye'de imâl edip ölçülendirdik ve yekûnu yaklaşık 3000 tonu bulan bu malzemeleri gemilerle Tokyo'ya gönderdik. Japon tarafında proje koordinasyonu Sumio ITO ve Akira Wakabayashı, kaba inşaat şantiye şefliği Tsuruki Furukawa tarafından, Türk tarafında ise koordinasyon Sami Gören, Şantiye Şefliği ise Mustafa İskender tarafından yapılmıştır. Türkiye'den 9550 km. uzakta, çok zor şartlarda gerçekleştirilmiş, projesi bütünüyle ancak 1200 ada paftada tamamlanabilmiş bir sanat yapısıdır.”
Aşkabat Ertuğrul Gazi Camii ve Kültür Merkezi ile Kazakistan'da Ahmet Yesevi Türbesi yanındaki camii de inşa eden Konyalı Mimar Hilmi Şenalp, “Caminin açılışında Japon NHK televizyonu 1,5 saat canlı yayın yaptı. Yine aynı kanalda Türkiye ve İslâmiyet’le ilgili 7 hafta süren programlar yapıldı. Japon basını ve mimarlık dergileri büyük alaka gösterdiler. Caminin Müslümanlardan ziyade ciddi sayıda Japon ziyaretçisi var. Bu sayı günlük 50 ile 350 arasında değişiyor. Japonlar meraklı bir millet olduklarından samimi alâka gösteriyorlar. Türkiye'nin tanıtımı noktasından bu da bizi memnun ediyor. Cami içine giren Japonların, iç mekânın tesiri karşısında ağız birliği etmişçesine, şaşkınlık ifade eden, "muhteşem" manâsına gelen ve klasik bir Japon tepkisi olan "subaraşiii" diye bağırmalarını unutamam” diyor.
Ben sanal dünyada ve resimlerine bakarak Tokyo Camisi’ni ziyaret ederken bile bu camiye bir hayranlık duyuyorsam, Japonlar neden hayran olmasınlar ve “muhteşem” diye haykırmasınlar ki.
"SEN OLMASAYDIN, ÂLEMLERİ YARATMAZDIM"
Hattat Hüseyin Kutlu, göze hoş gelen ve kalbe surûr veren o kadar güzel ibareler yazmış ki. İslam'ın tevhid akîdesini, imânı konu alan ayet ve hadisleri tercih etmiş. Mimar Şenalp, Japonların büyük ilgisini çeken avize hakkında şu ifadeleri kullanıyor: “İlk defa olarak hattı, üç boyutlu bir karakter kazandırarak avize de abstre heykel anlayışında kullandık. Tokyo Camii ana kubbe avizesi “Kûn feyekûn” “Ol der oluverir” ibaresidir. “Hu” yani “O” zamiri ile beraber müsennâ tarzda altı defa tekrarlanarak mekân etkisi verilmiştir. "Hu" ebced hesabında "onbir"e tekabül eder. Müsenna "Hu" "yirmi iki" eder ki; "Habib" yani "sevgili" ismine karşılık gelir. Bu sûretle; avizede Cenab-ı Hakk'ın kendi nûrundan Efendimizi, onun nûrundan da kânatı halkettiğini ifade eden, Yâsin Suresi'nin sonundaki "Sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım" Hadis-i Kudsî'sine işaret olunmuştur. Mesela pencere üstlerinde iman hakikatlerini konu alan "iman nedir, ihlas nedir, ihsan nedir"in cevabını veren meşhur Cibril hadisini yazdık. Kuşak yazısında, çini üzerinde 99 Esma-i Hüsnâ'yı işledik. Ana kubbe yazısı ise tevhid akîdesini en beliğ surette ifade eden İhlas Sûresi'dir. Vaaz kürsüsünde "Vaiz, nasihat eden olarak ölüm kâfidir" hadisini hâkederek, kürsünün vaizsiz de vaaz vermesini arzu ettik. Ayrıca; "Beşikten mezara kadar ilim talep ediniz", "İki günü birbirine müsâvi olan hüsrandadır" gibi hadislerle Japonların çalışma anlayışlarıyla paralellik kurmaya çalıştık. Yine ilk defa dış mekânda hat sanatını küfeki taşına oyma suretiyle bu camide kullandık. Tabi hepsi bu kadar değil, epeyce zengin bir manevî sofra kurma gayreti içinde olduk.”
YARIN: Japonya’da Müslümanlık ve Böğrüdelikli Abdürreşid İbrahim Efendi.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.