Muharrem İnce ne diyorsa doğru diyor.

Ben de Amerikalıların İnce’yi aradığına inandım artık.

“Kimin aradığını söylemem” demekle de işin içine biraz gizem katmak istiyor. Yemeğin baharatı gibi yani. Bu gizem de konuyu lezzetlendirsin diyedir.

Öyle söyleyecek ki, biz biraz daha merak edelim.

Amerikalılar demişler ki; Gülen’i usulüne uygun olarak istemediler.

Müstakbel Cumhurbaşkanına demek istiyorlar ki; “yarın siz usulüne uygun isterseniz Gülen’i iade ederiz.”

Bundan bunu mu anlamamız gerekiyor?

İnce, CHP’nin üzerindeki FETÖ bulaşığını temizlemek ister gibi hareket ediyor.

İnce aslında heyecanına yenik düşmese akıllı adamdır. Aklını hislerinin önüne alabilse başarılı da olabilir.

Ama öyle yapmıyor.

Muhtemelen arayan Amerikalılar İnce’ye Cumhurbaşkanlığına aday olmasını da telkin etmişlerdir. Telkinden de öte, aday olması için ısrar da etmişlerdir.

Çünkü Muharrem İnce akıntıya kürek çekecek kadar akıl fukarası bir insan değildir. Seçilemeyeceğini bile-bile aday olduysa, parti içinde sesi çok çıkan bir kişi olduğu için meşru görüntü ile partiden uzaklaştırılmıştır.

O da eline tutuşturulan akide şekeri ile oyalanıp duruyor.

Muharrem İnce’nin seçilmesi halinde:

“Yerli otomobil programını iptal edeceğim” diyorsa Amerikalılar aramıştır.

“Sarayı yıkacağım” dediyse de aramışlardır.

“Nükleer enerji santrallerini” iptal etme fikri de yerli ve milli olmayacağı için İnce’yi aramışlardır.

Kanal İstanbul’dan Muharrem İnce neden rahatsız olsun?

Ama İnce’ye sufle verenler öyle diyorsa, onlar da muhtemelen Amerikalılarsa İnce doğru söylüyor.

Türkiye’nin hayrına olacak her şeye karşı çıkan yerli ve milli olamaz.

Bütün dediklerini inkar edip, olmayacak duaya amin demesi için İnce’yi kim nasıl ikna etmiştir doğrusu merak ediyorum.

Yoksa bir kaset de İnce için mi hazırladılar?

Olmaz-olmaz deme. Olmaz, olmaz!