KİM, KİME, NE DEMELİ Kİ?
Bugünün hafta sonu olması münasebetiyle fazla derin mevzulara inmeyeceğiz. Ama elbette yine şehrimizin güzel insanlarının, okurlarımızın “ACİL DURUMLARDA ÇIKIŞ KAPISI” gibi canlarını sıkan durumlarda öfkelerini bizimle paylaşmaları bize büyük keyif veriyor.
Yöneticiler ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, aradaki o sıkıntılı kesimden dolayı şehir insanı kafasını hangi yöne çevirseler bir sorunla karşılaşıyorlar.
İşte biz yine bugün sizlerin dertleri ile dertlenmeye devam ediyoruz.
BELEDİYE OTOBÜSLERİ DE Mİ YORGUN?
Son günlerde “Yorgun” kelimesi söylendi mi aklıma bir, yorgun insanlarımız iki; yorgun kurşunlar geliyordu.
Ama yorgun olan başka durumlarda varmış.
Bakın bir okurumuz ne diyordu;
“Selamünaleyküm üstadım,
Meram TOKİ 84 otobüs hattında gün içi sık sık otobüs arızası oluyor, gerek Konya’dan gelirken, Kozağaç, Hatip Beybes, Gödene 1. ve 2.etap girişinde ya da sabah TOKİ'den yola çıkan otobüs sabah yoğunluğu ve doluluk üzere iken küt diye arıza yapıveriyor.
Bakım yok, parça değişimi yok, arıza yapacağı belli olan araç sefere çıkarılıyor, yolcular ve otobüs şoförü ister istemez tartışma içine giriyorlar, üst üste 2 gün bu hafta her yolcu yarım saat işine okuluna gecikti...
Bu durumu bir köşenize taşır mısınız?
Hayırlı günler üstadım...”
……………….
Bu konuyu daha önce de defalarca yazdım gün içerisinde hangi hatta olursam olayım şehrin merkezinde de kenar bölgelerinde de mutlaka bir belediye otobüsümüz arıza yapmış ve acil ekip orada çalışıyor.
Demek ki belediye otobüslerimizde de yorgunluk var…
DİNİMİZDE İSRAF
Dikkatli bir okurumuz üşenmemiş hem görüntülemiş hem olayın doğru ya da yanlışlığını test etmiş ve arkasından da döşenmiş.
Bu dostumuza hassasiyeti ve duyarlılığı için teşekkür ederek konuyu hemen sıcağı sıcağına sizlerle paylaşıyoruz.
“SELAMÜNALEYKÜM Uğur abi hayırlı günler.
Bu fotoğrafı bugün Cuma namazı Tahir Paşa Cami avlusunda çektim. Vatandaş namaz kılıyor. Çeşme önünde açık su boşa akıyor.
“Bu nasıl iş, acaba musluk mu bozuk?” dedim kendi kendime.
Sonra cemaat dağıldıktan sonra baktım ki çeşme bozuk filan değil.
Allah aşkına insan abdestli bir vaziyette gözünün önüne boşa akan çeşmeye sadece bakar mı?
İnsan hutbeyi dinlerken hiç mi etkilenip boş yere akıp giden suyu kapatmaz?
Cenab-ı Allah israftan sakının diyor.
Abi bizler nasıl Müslüman olduk?
Hiçbir şey diyemiyorum. Allah yardımcımız olsun. Saygılarımla.”
…………..
Şu israf konusunda kim, kime ya da biz kime, ne diyebiliriz ki?
İsrafın içinde lüksün, şatafatın, gösterişin, havanın, gubuzluğun içerisinde kaybolduk gidiyoruz. Ben böylesine Müslüman olduk sanırken insanlığımızı bile kaybetmemizin bedelini bir gün Cenab-ı Allah’ım soracak olursa halimiz nice olur diye korkuyorum.
Allah’ım önce beni ve sonra cümlemizi ıslah etsin inşallah.
Bakın yine bir dostumuz bize şu güzel yazıyı göndermişti. Aslında biz böylesine mübarek bir ecdadın torunlarıyız ama şimdi bir o günleri dinliyoruz bir de bu günlere bakıyoruz ve sonra aynaya bakıp “biz bu muyuz?” diye kendi kendimize soruyoruz.
BU ŞAKA DEĞİL
BUNLARIN HEPSİ GERÇEK
Şimdi düşünün;
Hava buz gibi, camiye gittiniz.
Şadırvan da abdest alacaksınız ama buz gibi su içinizi titretiyor.
Tam o anda elinde ibrik yanınızda bir genç bitiyor.
“Buyurun Beyefendi” diyor. “Abdestinizi sıcak suyla alın”
Şaşırıyorsunuz.
Sonra gencin yakasındaki karta ilişiyor gözünüz:
“Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Etme Vakfı Görevlisi!” yazıyor.
Ya da tam tersi olsun.
Ağustos sıcağı, dilinizi damağınıza yapıştırmış.
“Şöyle buz gibi bir su olsaydı” diye içinizden geçirirken, bir bardak uzanıyor elinize.
Suyu kana kana içiyorsunuz, içiniz ferahlıyor.
Teşekkür etmek ve eline üç-beş kuruş tutuşturmak için bardağı uzatan gence dönüyorsunuz.
Ama o parayı kabul etmiyor.
Daha da şaşırıyor ve “Sen de kimsin?” diyorsunuz.
“Ben, Yaz Günleri Soğuk Su Dağıtma Vakfı Görevlisiyim” diyor genç.
Bitmedi, çok fakirsiniz.
Evlilik çağına gelmiş bir kızınız var.
Ama çeyizi bile yok.
Bir gün akşam karanlığı çökmek üzereyken, kapınız çalıyor.
Kapıda iki bayan; ellerinde paket paket danteller, el işlemeleri, çeyizlik havlular, saten örtüler.
Gözünüz yaşlı, sesiniz titrek soruyorsunuz; “Siz de kimsiniz?”
“Biz” diyorlar. “Fakir Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı‘ndan geliyoruz”
Şaka gibi geliyor ama inanın bunların hepsi gerçek.
Hem de bundan 500 yıl önce bu topraklarda yaşanıyordu.
Nereden mi biliyorum?
Vakıflar Genel Müdürlüğü, harika bir çalışma yapmış.
Osmanlı’da kurulan vakıfların listesini çıkarmış.
İnsan okudukça çarpılıyor, tüyleri diken diken oluyor.
“Yarabbi bu nasıl büyük bir medeniyettir, nasıl üstün bir meziyettir” demekten kendini alamıyor insan.
Kimisi 15. yüzyılda kurulmuş, kimisi 16. yüzyılda.
Hani Türkiye ilerliyor, demokratikleşiyor, sivil toplum güçleniyor deniyor ya.
Hepimize kapak olsun, işte Osmanlı’da kurulan vakıflar:
1. Güzel Yazı Öğretme Vakfı,
2. Sokak Hayvanlarına Ekmek Verme Vakfı,
3. Hastalara Evinde Bakma Vakfı,
4. Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı,
5. Duvar Yazılarını Silme Vakfı,
6. Kadın Sığınma Evi Vakfı,
7. Sıcak Pide Dağıtma Vakfı,
8. Yaz Günlerinde Soğuk Su Dağıtma Vakfı,
9. Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Etme Vakfı,
10.Sıcakta Sebillere Kar Koyma Vakfı,
11.Yol Güvenliğini Sağlama Vakfı,
12.Helalleşme Vakfı,
13.Hristiyan Esirleri Kurtarma Vakfı,
14.İlkokul Hocalarına Tütünü Yasaklama Vakfı,
15.Yoksul Mahkumlara Harçlık Verme Vakfı,
16.Güvercin hane Yaptırma Vakfı,
17.Leylekleri Koruma Vakfı,
18.Dara Düşenlerin Vergisini Ödeme Vakfı,
19.İflas Eden Tüccarlara Yardım Vakfı,
20.İlmi Kitapları Bağışlama Vakfı,
21.Şehit ve Sahabe Türbelerini Tamir Etme Vakfı,
22.Şehir Estetiğini Koruma Vakfı,
23.Hayvanlara Mera Açma Vakfı.
Daha onlarcası var.
Ama hepsini yazmaya imkan yok.
Ancak şimdi siz karar verin;
500 yıl önceki Osmanlı mı ileri, yoksa bugün çağdaşım diye kan ve gözyaşı ile beslenenler mi?
Umudumuz ve temennimiz bu tür vakıfların ülkemizde çoğalmasıdır. O zaman bu vatan maddi ve manevi saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, inşallah.
Prof. Dr. Sıtkı Göksu
Kaynak: İlginç Vakıflar / Vakıflar Gen. Müdürlüğü Yayını
…………………
BU BİR TEMSİLİ FOTOĞRAFTIR
Malum yine soğuk havalar geliyormuş. Bizim etrafımızda da perşembenin gelişini çarşambadan gören bir sürü akıllı genç var. Onlar bize temsili bir fotoğraf çektirip göndermişler. Sordum “Hayırdır bu da neyin nesi? Ne oluyor yine?”
Cevap klasik idi;
“Abi sen b… kokuyor diyorsun maskemiz hazır. Kış geliyor tabii ki korkunç bir hava kirliliği ona da hazırız”…
………….
İyi tatiller…
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Herkes kendi ateşi ile yanacak. Galiba o yüzdendir herkesin kendine Müslüman oluşu.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Alaaddin Caddesi’nde, Zafer Meydanı’nda, Türbeönü’nde trafiğe çıkmaları bile yasak olan yarım model üç tekerlekli motorlar yolun solundan yavaş yavaş gidip trafik akışını engellemedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.