Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

DÜNYA GIDA GÜNÜ- NE DÜNYA BE!

DÜNYA GIDA GÜNÜ- NE DÜNYA BE!

BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün kuruluş tarihi olan 16 Ekim tüm dünyada Dünya Gıda Günü olarak kutlanır. Konusu her yıl FAO tarafından belirlenen Dünya Gıda Gününde, gıda üretimi, tüketimi ve gıda güvencesine ilişkin konular gündem alır; küresel boyutta önemli olan açlık ve açlıkla mücadeleye dikkat çekilerek açlık problemleri belirlenir ve çözüm yolları gösterilir. Bu arada ülkeler arasında gıda üretimi işbirliği ile üretimi-tüketimi ve satış noktalarında sağlıklı gıda, yeterli beslenme ve herkesin güvenli ve besleyici gıdalara ulaşmasına katkı sunulması amaçlanır.

Belirlenen amaçlara dünya Gıda Gününde dile getirilen konular gayet yerinde, ancak 800 milyon üzerinde insanın yani dünya nüfusunun % 11’inin açlıkla karşı karşıya olduğu da bir gerçektir. Açlığın en yüksek olduğu yer Afrika’dır ve her beş kişiden biri, Doğu Afrika'da ise her üç kişiden biri açtır. Yine Asya nüfusunun ise % 12'den fazlası, Latin Amerika’nın % 7'si açtır. Açlık orta gelirli ve ekonomik büyümenin gerilediği ülkelerde artmakta iken kadınlar erkeklerden daha çok açlık çekmekte, 150 milyon çocuk açlıkla ilgili gelişim sorunu yaşamaktadır.

İşin bir tarafında bu varken, ne hikmetse diğer tarafında inanılmaz derecede de bir israf vardır. Bu kadar açlığın olduğu bir dünyada, üretilen gıda maddelerinin %10' unun tüketilmeden çöpe atılmakta, yılda yaklaşık 1.3 milyar ton gıda çöpe gitmektedir. Gıdaya ulaşmada haksızlıklara rağmen; üretime gerek duyulmaksızın, tüketilemeden, çöpe giden gıdalarla bile açlığa çare bulunması mümkündür. BM dünyada gıda arzında kıtlık olmadığını, tarımsal üretimin toplam talebin üzerinde olduğunu, gıdaya ulaşmada temel sorunun adil olmayan gelir ve ürün dağılımından kaynaklandığı rapor etmektedir.

İşin küresel boyutuna göre hemen her alanda olduğu gibi gıdada da sayısı onu geçmeyen çokuluslu şirketler dünya piyasasına hâkim durumdadır. Küresel ölçekte dört şirket tohumda % 58,  tarımsal kimyasallarda % 62, hayvansal ilaçlarda % 53 oranında kontrol etmekte, bu oran tavukçulukta % 97, domuz ve sığırda ise yaklaşık % 66 seviyesine ulaşmış bulunmaktadır. Bu şirketlerden altısı dünya tahıl ticaretinin % 85’ini, sekizi ise kahve satışlarının % 60’ını kontrol etmekte, özellikle temel besin hammaddesi olan mısır, pirinç, buğday ve soya gibi ürünleri hâkimiyetleri altına almak için de büyük savaşlar verdikleri bilinmektedir.

Gıda güvenliği alanında önemli gelişmelere rağmen, son yıllarda gıda kaynaklı hastalıkların küresel boyuta oranı da hala hayli yüksektir. Dünyada her yıl yaklaşık 600 milyon kişi (her on kişiden biri) kirli yiyecekleri yedikten sonra hastalanmakta ve bunlardan 420 bini hayatını kaybetmektedir. Güvenlikli gıda yalnızca daha iyi sağlık ve gıda güvenliği için değil aynı zamanda üreticinin geçim kaynağı, ekonomik gelişmesi, ticareti ve her ülkenin uluslararası itibarı için giderek daha çok önem taşımaktadır.

Durum ortada. Açlığın temel sebebinin israf olduğu kadar, küresel devlerin “güç” savaşları da açlığın ve ölümlerin temel sebeplerini oluşturmaktadır. Bu güçler sömüremediği ülkeleri bir şekilde kaynaksız bırakma ile yerel güçlere savaşı açarak oranın halkını özellikle de gençleri açlıkla ve ölümlerle terbiye etmektedir. Nerede BM, nerede FAO: İşte buna “ne dünya be” denir.    

Ülkemizde de birkaç ürün dışında ülkesel gıda arzında ciddi bir sıkıntı yoktur, ancak israf oldukça yüksek olup bunun boyutu 214 milyar liraya ulaştı. Bunca rakam tüm çiftçi borçlarını silecek seviyededir. Her yıl üretilen yaklaşık 50 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25 ila 40'ının, daha sofraya gelmeden kaybolmakta, en iyimser tahminle kayıplar yaklaşık 12 milyon tona ulaşmaktadır. Bu miktar, yıllık yaş sebze-meyve ihracatımızın yaklaşık 4 katına denk geliyor. Sebze ve meyvede 100 milyar liralık ticarete konu olan ürünün, en az 25 milyar TL bölümü çöpe atılıyor.

İsraf kadim kültürümüzde önemli bir yeri olan ekmekte de yaşanmakta, günde 4.9 milyon, yılda 1.7 milyar ekmek çöpe atılmaktadır. Gel de yanma. Bize söylemesi, vatandaşa yanması düşer. Şimdiden yanmazsa yakın gelecekte kavrulacak; amma kuraklıktan, amma bereketsizlikten, amma da ateşte.

İsrafsız ve sağlıklı günlere, kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
  • YAZAR / 21 Ekim 2019 19:55

    Sevgili
    YERLİ VE YERSİZ;
    Kim olduğunuz umurumda değil ama işi iyice cıvıttınız.
    Keşke yüz yüze görüşsek de mesele nedir BİR ANLASAK

    Yanıtla (0) (0)
  • Yerli / 21 Ekim 2019 23:38

    Hocam kimi yazarlar var yorum yapanı yok boşver okunup yorum yapılıyor yazıların.gerisi latife hocam ne derdi ne tasası

    Yanıtla (0) (0)
  • Yersiz / 25 Ekim 2019 17:31

    sevgili hocam. aramizda kesinlikle bir mesele olduguna inanmiyorum. vede yok. size bir yorumumda aman kurban olam hocam a haber izlemeyin. demistim. eses problem burdan cikti bana burada satasanlar. sizde dahil. a haber savunuculari ve hayranlari olmanizdan kaynaklaniyor tek mesele bu. ben de tekrardan diyorumki a haber yalanci düzenbaz. bir kanaldir. biliyorum bozuldunuz hocam ama gercek bu

    Yanıtla (0) (0)
  • dayı / 22 Ekim 2019 16:00

    sayın yazar bey, yerli ve yersiz rumuzlu arkadaşlar bence bu sitenin rengi. sırf onları okumak için giriyorum. ayrıca yazınıza da ilgiyi artırıyorlar, güzel oluyor bence

    Yanıtla (1) (1)
  • Yerli / 23 Ekim 2019 18:21

    Dayı sevgili hocamızın sonraki yazısında sana teşekkür ettim.buradan da teşekkür ederim

    Yanıtla (0) (0)
  • Yersiz / 25 Ekim 2019 17:25

    eyvallah. muhterem hemsehrim. berhüdar ol

    Yanıtla (0) (0)
  • YAZAR / 21 Ekim 2019 19:53

    Makarna,
    Kendine gel lütfen, kendini küçük düşürüyorsun; DERİM

    Yanıtla (0) (0)
  • Makarna / 22 Ekim 2019 02:14

    Makarna hem besin değeri yüksek, hem doyurucu, hem de vücut için gerekli tüm vitamin ve mineralleri içeren sağlıklı bir besindir. Makarna besin değeri yönünden önemlidir. Makarna tiamin, riboflavin, niasin, pridoksin, folik asit gibi vitaminlerle birlikte potasyum, magnezyum, çinko, bakır, selenyum gibi mineraller içerir. Aslında makarna ekmeklik un ve sudan oluşmuyor, protein içeriği yüksek olan durum buğdayından elde ediliyor. Makarna yapımı için, buğday irmik haline getirilir, suyla karıştırılır ve şekil verilir. Makarna yapımında kullanılan Durum buğdayı, ekmeklik buğdaydan çok farklıdır. Protein ve B vitamini oranı daha yüksektir. Makarna kompleks karbonhidrat grubundan olduğu için metabolizmada çabucak parçalanarak hızlı bir şekilde enerjiye dönüşür. Makarnanın kolayca hazmedilen bir besin olmasının da nedeni budur. Makarna kalitesinin en önemli belirleyicisi yüksek ısı teknolojisidir. Ülkemiz de de üretim bu teknoloji ile yapılmaktadır. Türkiye İtalya’dan sonra dünyanın en çok makarna ihraç eden ülkesidir. Ancak buna rağmen tüketim yetersiz düzeydedir. Tüketimdeki düşüklükten dolayı üretim de artış gösterememektedir. İtalyada kişi başına yıllık 27-30, Yunanistan’da 8.5-9.5, Mısır’da 6.5-7.5, Portekiz’de 7-8 kilo olan tüketim, Türkiyede 5- 6 kilo seviyesinde seyretmektedir. Tüketimin düşük olmasının önemli sebeplerinden biri de Makarnanın besleyici değerinin yeterince anlatılmamış olmasıdır. Özellikle uzak doğu ülkelerinde makarna undan üretilmektedir ancak Türkiye’de üretilen makarnalarda durum buğdayı kullanılmaktadır. Ülkemizde makarnanın undan yapılması yasaklanmıştır. Durum buğdayı, ekmeklik buğdaya göre protein açısından daha zengin bir buğday çeşididir, fazla su ve güneş istemez, özel şartlarda yetişir. Durum buğdayı dünya üzerinde sadece İtalya, Kanada ve Türkiye’de üretiliyor. Ayrıca, makarna üretiminde, ekmek üretiminde olduğu gibi yüksek sıcaklıklar kullanılmaz ve bu sebepten üretimi sırasında besin kaybı düşüktür, B vitaminleri yönünden oldukça zengindir. Durum buğdayı; Ekmeklik buğdaya göre daha koyu renkli ve protein açısından daha zengin bir buğday çeşididir. Makarna ise, bu özel buğdaydan elde edilen irmikle yapılır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yerli / 19 Ekim 2019 00:18

    Hocam tarımsal ürünler için çok su gerekiyor çok yer ve emek gerekiyor onun yerine hayvansal ürünleri tercih etsek ve hayvansal ürünlerle beslenmeyi özendirsek olmaz mı mesela pirzola varken makarnaya kim bakar hesabı hocam

    Yanıtla (2) (0)
  • Yersiz / 19 Ekim 2019 23:08

    mübarek hemsehrim agzinda bal damliyor, gerci sendeki ironiyi anlayacak konyada cok az insan varda

    Yanıtla (1) (0)
  • Makarna / 20 Ekim 2019 02:29

    Aslında makarna fena değil biraz protein tozu katılsa daha iyi olur hatta b vitamini ve demirde katılsa kansızlığa da iyi gelir sıvı yağlara da a, d, e, k gibi yağda çözünen vitaminler ve omega 3 omega 6 gibi eklemeler de yapılabilir. Makarnaya protein oranını artırmak için peynir altı suyu/tozu katılabilir.

    Yanıtla (0) (0)
  • YAZAR / 19 Ekim 2019 19:25

    Sn Yerli,
    Yine oltanı attın ama bu sefer de tutamadın. Yahu Et'i otsuz nasıl elde edersin. Bu erkeklerin çocuk doğurmasına benzer mi desek.
    Beni güldürüyorsun.
    Teşekkür ederim.

    Yanıtla (3) (0)
  • Yerli / 19 Ekim 2019 21:21

    Hocam yaşadıkları alana ot buğday arpa eksek olmayor mu hocam.kışın turp filan.illa dışarıdan yem mi alacağız hocam

    Yanıtla (0) (0)
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR