KONYA DEPREM KUŞAĞINDA DEĞİL AMA!
Türkiye yeni bir deprem sınavı daha veriyor. Yurdun dört tarafından gelen deprem haberlerine 6,8 şiddeti ile Elazığ en acı şekilde eklendi.
Rabbim beterinden korusun. Gerçekten bu şekilde can vermek, bunu hayal etmek bile insanı ürpertiyor.
Geçtiğimiz yıl Bursa Uludağ’da gözümün önünde -hemen 1 kaç metre uzağımda- yoğun kar kütlelerinin erimesi sonucu kar altında kalan 6-7 kişilik grup geldi aklıma. O görüntüleri çekerken de ikinci kar kütlesinin altında kalanları çığlık çığlığa gözlemlerken de insan o an artık bitiyor…
Saatlerce süren canhıraş çalışma ile ağır yaralı kurtulmuştu o gün kar altında kalanlar…
Bizler için hem ürkütücü hem de dünyamızı yeniden sorgulatan bir gündü.
Elazığ’daki deprem karelerini görünce tıpkı o anlardaki gibi irkildim. Hele kurtarma çalışmalarını izlemek daha çok etkiliyor insanı…
İnşallah hem Elazığ’daki kardeşlerimiz hem de çevre iller için en az zararla ve can kaybı ile ülke olarak bu durumun da üstesinden geleceğiz.
DEPREM TESTİ ELZEM
Maalesef Türk Milleti olarak hepimiz biraz son dakikacıyız.
Bir musibet olmadan önlem alma yoluna gitmiyoruz.
Konya merkezde şuan insanlarımızın yaşamını sürdürdüğü birçok bina için deprem testi yaptırıldı mı?
Sakın ola Konya deprem kuşağında değil demeyin. Hatırlar mısınız bir Ramazan akşamıydı. Teravih vakti…
Nasıl zangır zangır sallanmıştı Konya… Geceyi araçlarda geçirdiğimiz o günü hatırlar mısınız?
Elazığ depreminde gördük değil mi?
Bir mahallede 10 bina görülüyorsa bir ya da iki tanesi yıkılmış 8 tanesi dimdik ayakta duruyor.
Yani yapım esnasında demirden betondan çalan veya eksik yapılan binalar kum gibi dağılmış.
Kum gibi deyince de aklıma Zümrüt Apartmanı geldi.
Koca bina nasıl da yığılmıştı gözlerimizin önünde…
Kurban bayramıydı. Şubat 2004… 90’dan fazla insanımız can vermişti…
Polis çemberinin etrafından meraklı gözlerle günlerce izlediğimiz arama kurtarma çalışmaları…
Diyeceğim o ki, Konya deprem kuşağında değil diye içimiz çokça rahat bir şekilde hareket etmeyelim.
Tedbirin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz.
Dün birçok gazetenin ortak manşeti “Deprem değil bina öldürdü “ şeklindeydi.
PEKİ, NASIL YAPACAĞIZ BU İŞİ?
Öncelikle deprem testi yapabilen lisanslı kurum ve kuruluşları Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri'nden öğrenmekle işe başlamalıyız.
Riskli bina tespiti yaptırmak için ayrıca 3 seçenek bulunuyor. Bu yöntemler, hızlı, orta ve kapsamlı testler olarak sınıflandırılıyor. Bağımsız firmalar aracılığıyla demir ve karot örnekleri alınarak, inceleme yaptırılıyor.
Hızlı tetkik teknikleri de kısa sürede sonuç veren bir uygulama. En yaygını ise bina risk tespiti yöntemi. Bu yöntem tercih edilirse ve bina riskli çıkarsa yıkılması zorunlu. Bu aşamada kentsel dönüşüm süreci devreye giriyor.
Bina Risk Tespiti yaptırmak için herhangi bir çoğunluk aranmıyor. Kat maliklerinden birinin veya kanuni temsilcisinin müracaatı ile tespit yapılabiliyor.
Tespit başvurusundan sonra lisanslı kurum ve kuruluşlar, belli bir ücret karşılığında bina risk raporu hazırlıyor.
Bu rapor, 7 gün içinde belediyeye gönderiliyor. İnceleme sonucunda riskli olduğu belirlenen binalar, 10 iş günü içinde Altyapı Kentsel Dönüşüm İl Müdürlüğü'ne ve Tapu Müdürlüğü'ne yazılı olarak bildiriliyor.
HANGİ BİNALAR DAHA ÇOK RİSK ALTINDA?
Binanız eğer 1999 yılında önce yapıldıysa, belediyeden bina projesiz ve ruhsatsız yapıldıysa, inşaatta eski usul karma beton kullanılıp hazır beton kullanılmadıysa, alınan parçada karot beton dayanımı C10 altındaysa, kolon ve kirişlerde gözle görünen çatlaklıklar varsa, özellikle bodrumlarda rutubet, kolon demirlerinde küf, paslanma, betonda deniz kabukları veya benzeri şeyler varsa, binanın zemin etüt çalışması yapılmayıp dere yatağı, dolgudaysa riskli durumda demek oluyor.
Lütfen bu yazdıklarımız seyrinde siz de yaşadığınız yerle ilgili şüphede kalmamak için biran önce bu testi yaptırın.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.