Erol Sunat

Erol Sunat

Moraliniz İyi mi?

Moraliniz İyi mi?

Haziranın ikinci haftasına başlarken, Korona gölgesinde , başımızda Demokles’in kılıcı gibi durmaya devam eden, her Allah’ın günün yüzden fazla can almaktan vazgeçmeyen virüsün tehdidi altında kademeli normalleşme adımları atmaya başladık.

Moraliniz nasıl? İyi mi? Nasılsınız? Nasıl oldunuz?

Böyle soruları yalandan da olsa soran yok, yalandan da olsa gönlümüzü alan yok!

Bu soruları sorması gerekenlerin anlattıkları başka, bizim derdimiz başka!

İş dedikçe,

Ekmek dedikçe,

Aş dedikçe,

Derdim şu dedikçe,

Hani kim var meydanda diyenlere verecek bir cevabı olan var mı?

Moralimiz nasıl mı?

İç güveysinden hallice demek isterdik diyen ağabeye kim kulak verecek?

Kim dinleyecek, aylardır işsizim diyeni?

Kim dinleyecek borç yüzünden, açamıyorum dükkanımı diyeni.?

Kim dinleyecek, bu fiyatları görmüyorlar mı diyeni?

Moraliniz iyi mi?

Böyle bir morale nasıl iyi deniyorsa, o kadar iyi işte diyen kalenderlere ne diyeceksiniz?

Moraliniz iyi, iyi, aman bozmayın moralinizi mi?

 

*****

Korona gölgesinde, yeniden ayağa kalkmaya çalışıyoruz.

Bazı sektörlerimizde yaprak kımıldamıyor.

Bugünlerde en çok morale ihtiyacımız var! Moraliniz nasıl moraliniz diye soran var mı?

Moral deyince kuru ve boş laflardan ibaret olan laf kalabalığını kastetmiyoruz! Onlardan çok!

Artık, “-ecek” ve “-acak” diye biten kelimeler ve cümlelerle süslü vaatlerde kimseye bir şey ifade etmiyor.

Moral daha başka bir şey!

Meltem rüzgarı gibi tatlı tatlı esen bir şey…

Kulağımıza hoş gelen bir melodi…

Yanık bir türkü…Bizi alıp götüren bir uzun hava…

Ruhumuzu dinlendiren bir şarkı…Elle tutulur, gözle görülür yeni bir kapı umudu mesela…

Moralin laf kısmı, inanılır olma özelliğini ve güvenirliliğini kaybetti.

Hâlâ kapımızda bekliyor.

Böyle soruları yalandan da olsa soran yok, yalandan da olsa gönlümüz alanyok!

Boş lafa, hoşta olsa, bu saatten sonra kapımız kapalı…

 

*****

Korona gölgesinde morale ihtiyacımız var!

Biraz neşelenmeye,

Biraz içinde bulunduğumuz psikolojiden çıkmaya,

Biraz kafamızın dağılmasına,

Biraz nefes almaya, soluklanmaya…

İşte burada müzik devreye giriyor.

Sanat devreye giriyor!

Sanatçı devreye giriyor!

Kültür devreye giriyor!

Milletin şakülü kaymış!

Moral diyor, moral yok!

İş diyor, iş yok! Aş diyor aş yok!

Fiyatları gören yok mu diyor, hangi fiyatlar dercesine cevaplar alıyor!

Kimyası bozuldu insanların!

Moral değerleri çöktü!

İnsanların evvela moralini düzeltecek bir şeyler yapılması lazım!

 

*****

Korona gölgesinde, aşımı oldum, tedbirimi aldım bundan sonra ne olacak diyenlere de verilecek bir cevap olmalı.

Nasıl düzelteceksiniz insanların moralini?

İnsanlar yaşama sevinçlerini kaybettiler.

84 milyonluk bir ülkede varsayalım dört milyon insanın tuzu kuru olabilir. Önemli olan tuzu kuru olanların ne yaptığı değil, geriye kalan seksen milyonun ne yaptığı, bundan sonra ne yapacağı!

Teselli yok, destek yok, elini uzatmak yok, iş imkanı yok, yangını söndürmek yok!

Kalkamayana, doğrulamayana, kendi imkanlarınla ayağa kalkabilirsen kalk, değilse yat kal, olduğun yerde denir gibi!

Böyle bir manzaranın içinde kalanların morali düzelebilir mi?

Korona gölgesinde, Haziran ayının ümit verme ihtimali yüksek günlerinde bekliyoruz.

Bir yerde, ben yandım diyenler,

Bir yerde, ben nasıl kandım diyenler,

Bir yerde, dağ diye kime dayandım diyenler,

Bir yerde, bir bilinmez sabaha uyandım diyenler,

Bir yerde, ben kime, nasıl inandım diyenler

Moralsiz bekliyorlar!

 

*****

İşkolikler, ben zaman fukarasıyım diye 7/24 çalışanlar, sürekli iş konuşanlar, sadece iş ve paradan dem vuranlar korona arası verdiler.

Fırsatçılar ve aç gözlüler hariç! Onların morali de, keyfi de yerinde…

Korona, ziyaret etmediği hane bırakmadı, hemen hepimiz hayatımızın bir film şeridi misali gözlerimizin önünden akıp geçtiğine şahit olduk.

Uyanan uyandı, uyanamayanı son yolculuğuna uğurladık!

Bütün bu olup bitenden ne mi anladık? Bazılarımız çok şey, bazılarımız hiçbir şey!

Korona rüzgarı geçti mi? Geçmedi! Tehdidi azaldı mı? Biz öyle sanıyoruz, bize öyle geliyor!

Çünkü, her dönüşünde mutasyonlusuyla döndü, yeni varyantlarıyla birlikte geri geldi.

Donkişot’un yel değirmenlerine savaş açması misali, meydan okuduk virüse, o da dolunun ekin tarlasını biçtiği gibi, biçti geçti o meydan okuyanları!

 

*****

Haziran ayı ile başlayan kademeli normalleşmenin, kademeleri arasında olmayan sektörler var. O sektörlerin yüzbinlerce bekleyeni aç-taksir, işsiz-güçsüz, ve morali sıfır bir vaziyette bekliyorlar.

Herkes bilir ki, sektör çarkları, bir saatin çarkları gibidir. Hep birlikte dönmeye başlarsa, hayat normale döner.

Korona gölgesinde, Haziran ayı başında, hayatımız normale dönmüş değil. Bazı, sektörler kendini üvey evlat gibi görmemeli.

Bakın müzik sustu! Sanat sustu! Sanatçı sustu! Kültür sustu!

Haydi sende işe başla denmeyen ne kadar sektör varsa sustu!

Bu suskunluk aylardır devam ediyor! İşin içinde ekmek var İşin içinde iş var, aş var!

Bu şekilde sabır demek, bıçak kemiği kesiyor demek, altından kalkılamayacak borç demek, sanatçının hayatının vazgeçilmez bir parçası olan enstrümanı dahil varını yoğunu satması demek!

Sanat ve sanatçı hiç bu hale düşmemişti.

Bu kadar zor günler yaşamamıştı.

Korona gölgesinde, kimsenin kimseye merhaba diyecek hali de kalmadı. Nasılsın diye soracak mecali de…   

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR