Müzeden Türbeye Dönmeden Olmaz!
Sosyal medyada özellikle de twitter ve ınstagramda yüzbinlerce takipçisi olan Erdem Özveren adlı bir Müslüman kardeşimiz sosyal medyayı hayır işlerinde kullanarak bir çok hayır işe vesile olmaktadır. Allah(cc) razı ve yardımcısı olsun.
Mevlana Türbesi’nde sürekli çalan “NEY” sesinin durdurulması ile ilgili başlattığı kampanya da ilgi çekmiş olacak ki, Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay Bey’e kadar ulaşmıştır.
Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Emrullah Nergiz Bey de 13 Mayıs tarihli “Mevlana’ya Zulmü Durduralım mı?” başlıklı yazısında bu konu üzerinde durmuştur.
“Ney” konusu olmasa da bu konu eksenli “Türbeden Müzeye Hz. Mevlana”, “Manevi Doku Bozulmamalı” başlığı altında yazılar yazarak duygularımı daha önce birkaç defa dile getirdim. Yazının içeriğine ulaşmak isteyen okuyucularımız Pusula Haber Gazetesinin arşivinde yazıları bulabilirler.
Yazılarımızın etkili olup olmadığını bilmiyorum; ancak, ben etkili olup olmadığına bakmam Allah(cc) rızası için doğru bir iş yapıp yapmadığıma bakarım.
Gerçekleşeceğine ihtimal vermediğim halde bu kampanyaya destek olmak amacıyla bu yazıyı yazdım.
-Mevlana Türbesinde sürekli çalan “NEY” sesini durdurmak çok mu zor?
Çok kolay, bilgisayarı açar ses kapat butonunu tıklar sesi kesersin(?) Öyle kolay değil, kolaysa buyurun kesinde görelim!
Ülkemiz de çözüm makamında bulunan insanların bile istedikleri şeyleri gerçekleştiremediğini hepimiz biliyoruz. Öyle veya böyle bu gerçeği hepimiz kabul etmeliyiz.
-Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere ülkemiz insanının kahir ekseriyeti Ayasofya Camisi’nin ibadete açılmasını istediği halde neden açılamıyor?
Elbette ki, aynı şey değil; ancak, derinliğine girmiyorum ama bazı incelikleri anlamamız gerektiği için söylüyorum.
Açık ve net söylüyorum “NEY” sesi kesilmeli kesilmesine de bu da benim taleplerimi karşılamıyor. Ayrıca, Mevlana Türbesi müştemilatı içerisinde bulunan bölümlerdeki heykelleri ne yapacağız? Tabi ki, heykeller de kaldırılmalı.
Bunları yapabilmek için Mevlana Türbesi müze statüsünden çıkarılarak aslı hüviyeti olan türbe statüsüne döndürülmesi gerekmektedir. Orası müze değil, TÜRBE’dir.
Eshab-ı Kiramın büyüklerinden olan Eyyüb El Ensari Hazretleriyle Mevlana Hazretlerini aynı kefeye koymamız mümkün değil; ancak, Mevlana Türbesi de Eyüp Sultan Türbesi ile aynı statüde olması gerekmektedir. Çünkü, Mevlana Hazretleri de maneviyat ehli bir zattır.
İstanbul dahil olmak üzere Anadolu’nun fethinde maneviyat ehli insanların büyük katkısı olmuştur. Bu zatlar bulunduğu yerin insanına ve coğrafyasına değer katmışlardır.
Konya’mızın manevi bir iklime sahip olmasında da maneviyat ehli zatların çok büyük önemi vardır. Rivayetlere göre Konya toprakları içinde yedi tane enbiya, ashab ve sayısız evliyanın medfun olduğu bazı kaynaklarda yer almaktadır..
Bu maneviyat ehli insanlar bizim için son derece kıymetli ve saygıya değerdir. Bu zatların bu dünyadan öbür dünyaya göç etmeleri onların kıymetini azaltmaz bilakis artırır. Bunlardan biri hiç kuşkusuz Mevlana Hazretleridir.
Bilenler bilir; eskiden Mevlana Hazretlerini ziyaret edenlere “Yarım Hacı” oldun derlerdi. Yani, Mevlana Türbesi’nin ziyaret edilmesinin manevi yönden ne kadar önemli olduğunun en önemli göstergesi; “Yarım Hacı” nitelendirmesidir.
Bugün, Mevlana Hazretlerine, kendi misyonunun hilafına bir takım misyonlar yüklenildiği gibi, “Mevlana Türbesi”, “ Mevlana Müzesi”ne sadece isim olarak değil, anlayış olarak da dönüşmüş durumdadır.
Gelinen bu durumdan Hz. Mevlana’nın ruhunun incindiğini, bugün yaşasaydı bu duruma izin vermeyeceğine şüphe duymadan inanıyorum.
Heykellerle doldurulmuş mekanların bulunduğu ve daha başka sayılabilecek nedenlerle ruhunun incindiğine hatta ruhunun hicret ettiğine inanıyorum.
Çok daha da üzücü olanı; İslam’a mesafeli çevreler Hz. Mevlana ismi üzerinden bir takım faaliyetler yürüterek Hz. Mevlana’nın öğretilerini İslam’ın önüne geçirmeye çalışmalarıdır.
Oysa ki, Hz. Mevlana’yı “Mevlana” yapan İslam’dır.
Hepimiz bunun bilincinde olmakla birlikte, masumane gibi görünen aslında kötü niyetli bu tür faaliyetlere karşı uyanık olmalı; hele hele “hoşgörü”, “barış” gibi değerlerin üzerinden yeni bir inanç algısı oluşturulmasına hiç fırsat verilmemelidir.
Yine söylüyorum yapılacak tek şey; Mevlana Müzesi’nin Mevlana Türbesi’ne dönüştürülerek Mevlana Hazretlerinin de gerçek yerine konuşlandırılmasıdır.
Şunu da belirteyim; bir çok Mevlana Hazretlerine atfedilen hikayenin Mevlana Hazretleriyle alakası olmadığı gibi “NEY”inde alakası yok sonradan uydurma bir adettir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.