Ördeğin Suçu Ne?
Değerli Okurlar,
Günümüz toplumsal ve siyasal olayları çok güzel açıkladığını düşündüğüm bir kıssa ile başlamak istiyorum yazıma:
Kadı’nın biri, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku
gelmiş. Vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen
nefis bir ördek var. Kadı, fırıncıya ‘Ben bunu aldım.’ demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp
vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: ‘Hani bizim ördek?’
Fırıncı boynunu büküp ‘Uçtu’ deyince iş kavgaya dönüşmüş.
Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü
çıkarınca korkup kaçmaya başlamış…
Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir
kadının üstüne düşmüş.
Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının
peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir
vatandaş da kızıp peşlerine takılmış…
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak
kadının karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş… Ördeğin sahibi, ‘Bu adam ördeğimi hiç
etti’ diye şikâyet etmiş.
Kadı, fırıncıya sormuş: ‘Ne yaptın bu adamın ördeğini?’
Fırıncı ‘Uçtu’ demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:
‘Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar ‘Uçar’ anlamına
gelir. O halde ördeğin uçması suç değil’ diyerek fırıncının beraatına
karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş… Onun şikâyetine de
kara kaplı defterden bir madde bulmuş: ‘Her kim, gayrimüslimin iki
gözünü çıkara, o Müslim’in tek gözü çıkarıla…’
Davacı ‘Ne olacak?’ diye sorunca kadı, ‘Şimdi’ demiş,
‘Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü
çıkaracağız.’
Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu
davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı, ‘Tamam’ demiş,
‘Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.’
Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş
Yahudi’ye: ‘Senin şikâyetin ne?’
Yahudi ellerini açmış, ‘Ne diyeyim kadı efendi’ demiş,
‘Adaletinle bin yaşa sen e mi?’
Sizce de bu hikâye bugünü özetlemiyor mu?
Şöyle bir düşünelim Allah aşkına: Memleketimizde olup bitenleri; kimin elinin kimin cebinde olduğu belli değil. Hırsız kim? Suçlu kim? Ayakkabı kutularında paralar, durduran tırlar, görevden alınan savcı ve polisler, paralel devlet, çeteler, herkes suçlu anladık da hırsızın hiç mi suçu yok? Ama ben hala ümidimi kaybetmedim. Yetkililerimiz her zaman olduğu gibi bu problemlere de mutlaka bir çözüm bulacaklardır(!). Öyle ya Kadı’nın hikmetinden sual olmaz. Mutlaka bir bildiği vardır(!)
ABDULLAH TUNA
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.