Genel seçimler bitti ama biz seçimsiz yapabilir miyiz?

Seçim, milletin ekmek su hava oksijen gibi artık olmazsa olmazı oldu. Pazar günü seçim bitti pazartesi günü önümüzdeki seçim takviminde ilk sıra olan Selçuk Üniversitesi Rektörlük seçimi için başladık dedikoduya.

40 yıldır rektörlük seçimlerini yerel gazeteci olarak takip ederiz.

Bu seçimlerde oy kullanacak olan üniversite öğretim üyelerinin dışındakilerin, bu seçim sandığına burunlarını sokmalarına karşı idik.

Ama o eski rektörlük seçimleri bitti. Malum diyelim ki bir rektör adayı sandıktan 1. çıktı. Hem de ezici oy farkı ile birinci oldu. Olsun o adayın sandıktan birinci çıkmasının da, öğretim üyelerinin oylarının da hiç bir anlam ve değeri yok. Önemli olan sandıkta 6. olan isterse bir tek kendisinin oyunu alarak bir oy olan rektör adayı istenirse o üniversitenin rektörü olabiliyor.

Durum böyle olunca da geldiğimiz noktada buna biz gazeteciler de dahil, ağzı olan konuşuyor ve herkes kendine göre birilerini rektör yapıyor, birilerine gaz veriyor, birilerini Başbakan hatta Cumhurbaşkanı’nın nezdinde istiyor ya da istemiyor!!!.

Şekil böyle olunca da geçen gün resmen yüzüme “Uğur Bey sandığa gidip niye oy vereceğim ki? Benim oyumun ne değeri var? Ben o gün ailemle hava iyi olursa birlikte pikniğe gideceğim” diyen profesöre “Haklısınız hocam” dediğimiz gibi şimdi hocalar seyirci olup tribüne çıkacak, başta siyasiler ve kamuoyu da rektörünü seçecek.

……………….

İşte bu yüzden bizde şimdi Konya olarak şimdi Konya’nın ilk, Türkiye’nin de en önemli ve etkin üniversitelerinden olan Selçuk Üniversitesi’nin rektörünü seçeceğiz.

Farkında mısınız, “Seçilecek demiyoruz seçeceğiz” diyoruz…

Rektörlük seçimi çok acı bir şekilde bize bile düştüğüne göre, Selçuk Üniversitesi için değil Konya için bazı acı gerçekleri yazmak zorunda olduğumuzu hissettik.

Dahası biz hissetmedik de şehrin duyarlı büyükleri, yöneticileri, şehri Başbakan Davutoğlu’nu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sevip inanan insanlar, “Yazsana gerçekleri. Döndürülen dolaplara niye seyirci kalıyorsun? Bu şehir bizim” diyerek kulağımızı çekmeye başlayınca gerçekleri ya da bildiklerimizi asla bire bir yazamasak da, gelinen noktada pisliğin ucunu kanatmak adına bir şeyleri ima etmek zorunda kaldığımızı hissettik.

Konya olarak Aralık ayına ahlar vahlar içinde girmek istemiyorsak “Selçuk Üniversitesi’nin bir dönemi daha boşa gitti” laflarını işitmek istemiyorsak, Konya’nın büyükleri, bu şehrin kaderi ile bilerek ya da bilmeyerek oynama görevini üstlenen isimler, toplu halde bir VIP minibüse binmeliler. Sonra bu bir minibüslük ekip önce Başbakan’ın sonra da Cumhurbaşkanı’nın huzuruna çıkıp Selçuk Üniversitesi dosyasını açmalı, üniversitenin dününü bugünü herif gibi eksisi artısı, doğrusu yanlışı ile büyüklere aktarmalılar.

Bu işte çok büyük vebal var beyler.

Rektörlük seçimi birilerinin hesaplaşması, dünün vefası, geleceğin çirkin hesabı ile özünde de Konya’nın geleceğini belirleme noktasında “şehrin geleceğine duvar örmek” kadar basite indirgenemez.

Konya’yı yönetenler birebir de tek tek görüşlerini, adaylarını çok net ifade ediyorlar.

Sonra bir hızlı tren yolculuğunun ardından susuveriyorlar.

Ya zerre kadar bir hiç olan bizler, dünya fanisi bir “puf”luk ömrü olan çaresizler herif gibi bildiklerimizi gördüklerimizi yazacağız diye çırpınırken, siz koca koca adamların bu korkaklığı nedir Allah aşkına?

Meğer bu para, bu makam, bu gelecek hesabı, bu dünya hırsı ne büyük güçmüş.

Cenab-ı Allah’ım bizi ve bizi yönetenlere akıl fikir feraset ve güç versin. Bizleri dünya malı hırsından korusun. Dünya hırsından esirgesin. Yöneticilerimizi ıslah etsin. (Tabii ki önce bizi)  

Rektörlük seçimi işi çok büyük çirkinliklere gelmiş, pisliklere, çamura, dedikoduya, fitneye feseta bulaşmış durumda. İnşallah sonu ve sonumuz hayır olur.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Bir toplantı yeniden toplanma kararı ile sonuçlanıyorsa, unutun gitsin.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İçimizdeki küçücük Allah korkusu, koskoca dünya malı hırsını bastırdığı zaman daha iyi ADAM oluruz.