SEHER YELİNE DEĞİNCE…
Korkular, özlemler, kırgınlıklar…
Say say bitmez.
Acıyla yoğrulan gözyaşları seher yeline değince, diyardan diyara sürgünler başlar.
Aslında bu sürgünler ya kaçıştan ibarettir ya da kavuşmalara hasrettir.
Damarlarımızın her zerresine sızan bu azap, içimizi an be an çürütse de kalu belaya dek devam eder gider…
*****
Kimi zaman gelir güz güllerinden medet umarız kimi zaman gelir bir lale bahçesinde huzuru ararız…
Ama nafile…
Seher yeline değmedikçe gönül kapısı, her şey nafile.
*****
Ne varsa geceden gündüze kavuşan o seher vaktinde vardır.
Umutlar, direnişler, hayata tutunuşlar ve daha nicesi…
Fakat çekilen ızdıraplara tek bir çaresi yoktur seher vaktinin…
El pençedir azapların karşısında…
Sus pus oturur öylece.
Acımaz, damarlarınızdan lime lime çekilirken kanınız gözünüzü kırpmaz…
Bir azabın ortasında çeker giderde gıkı çıkmaz…
Çaresizlik her yanınızı kaplamışken, bir ay gibi doğmak istersiniz fakat izin vermez.
Bu kadar acımasızdır seher vakti…
*****
Seher vaktine inat, içinizde doyasıya dört mevsimi yaşarsınız.
Fakat dışınız hep kıştır bu azaplar yüzünden…
Günışığından yoksun ruhunuzla buz tutmuş kalbinizi ısıtmaya çalışırsınız.
Nafile der geçersiniz…
Güneşe küsersiniz, aya sitem edersiniz, içinize doğmadılar diye…
Doğmak, sadece anne karnından dünyaya gelmek için kullandığınız bir köprü olarak kalır gider mazinizde…
*****
Ve her şeye küsersiniz.
Sizi, sizden çalan herkese…
Bu sefer küsecek hiçbir şey kalmayınca, kendinize küsersiniz.
Bitmek bilmeyen bir kavga başlar ucunda barışı olmayan, cezası belli olan…
Bu kavgadan yoruldukça dağlar, tepeler, yaylalar, kuşlar dostunuz olur.
Türküler kulağınızın pası, bir yayık ayranı diliniz damağınız olur.
Hasret kalırsınız seher vaktinin o tatlı dilli yeline…
*****
Felek çaksın çakmağını, yaksın her yanımı diyecek kadar cesaret toplarsınız.
Fakat o da ne?
Hasretlik dediğiniz seher yeli küsmüş gitmiş teninize…
Kül olsanız kime ne?
Uçup gitmedikçe gönüllere…
Seher yeline değince…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.