Sürekli bilgi, belge, dedikodu, rapor, ayrıntı konuşuluyor.

Telefon açan dostlar “Şu aday şöyleymiş Murat bey, duydun mu? Öteki böyle, biliyor musun?” diyor, en fazla gülümsüyorum.

Hafta sonu Konya siyasi kulislerinin en çok konuşulduğu mekânlardan birine, Hayat Tostçusu’na uğramıştım.

Hasan Basri Sayı ile siyaset-dışı bir sohbet gerçekleştirdik, lakin sohbetin sonunda dönüp baktık ki yine siyaset konuşmuşuz!

Daha doğrusu sorulunca söylediklerimiz hep “siyaset” olarak algılanmış.

AK Parti’nin taşra ilçelerindeki adaylar ile ilgili olarak hemen her kafadan başka bir ses çıkıyor.

Siyasetten anlasın anlamasın, konuştuğumuz hemen herkes bu adaylarla AK Parti’nin Konya genelinde oy oranının beklediği düzeyde olmayabileceğini ifade ediyor.

Ben ise sadece dinlemekle yetiniyorum doğrusu.

Daha bir yıl önce Tahir Akyürek faktörünü küçümseyen, hatta “müzmin muhalif” kesilenlerin şimdilerde en hızlı Akyürek taraftarı olmaları gibi seçimlerden önce AK Parti’ye “muhalif” olanların seçimlerden hemen sonra en hızlı AK Parti taraftarı olacaklarını tahmin ediyorum.

Oysa biz dün hangi pozisyondaysak, bugün de o pozisyonu sürdürmeye çalışıyoruz, elimizden geldiği kadarıyla.

Halkın demokrasiden anlamadığını iddia edenlere de gülümsüyorum.

Bu tür söylemlere verilecek cevap son derece açık, son derece net değil mi?

Halkın demokrasiden anlaması gerekmiyor, halk kendisi için neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin kararı verme yeterliliğine sahiptir.

Bu yeterliliği sorgulamaya kalkanların halkın ensesinde öteden beri boza pişirmeye alışık, “vasi” olmaya hevesli çevreler olması birçok şeyi açılıyor değil mi?

“250 kilo kömüre oy verenler!” denerek aşağılanmaya çalışılan geniş halk kesimlerinin kendileri hakkında neyin iyi, neyin kötü olduğunu belirleme hakkına karşı çıkan söylemlerin apaçık bir halk düşmanlığı olduğu da ortada.

Halka düşman kesilenlerin halktan oy istemeleri de ironinin diğer boyutu…

Biz şimdilik hiçbir dedikoduyu, duysak da duymuyoruz; dedikoduların doğru ya da yanlış olma ihtimalini bile araştırmıyoruz, araştırmayacağız.

Üstü örtük şekilde siyaset yapanlar, kamuoyuna açıklayamayacakları şeyleri kapalı kapılar ardında fiskoslarla dile getirenler, ağızlarıyla kuş tutsalar, şu saatten sonra söylediklerine beni inandıramayacaklar.

Bunu bilsinler, gerisi önemli değil…