Sizce Asıl Suçlu Kim?
Her yıl değişik isimlerle kasım ayında başlayıp ağustos ayının sonuna kadar bir süreç olarak devam eden TEOG (Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sınavı),YGS ve LYS mi? Dershaneler mi? Yoksa başkaları mı?
Hiç kuşkusuz herhangi bir sorunu çözmenin en önemli aşaması o soruna bilimsel yollarla analiz ederek doğru tanı koymaktır. Bugün eğitim sistemindeki birçok sorunun içinden çıkılamaz hale gelmesinin en büyük nedeni sorunlara konulan yanlış tanılardır.
Konuya önyargısız, siyasetten uzak ve aklın ışında yaklaşıldığında lise ve üniversiteye giriş de dahil olmak üzere Türk Eğitim Sistemi ile ilgili sorunların temelinde Milli Eğitim Bakanlığı, ÖSYM ve YÖK’ün olduğunu görürüz.
Eğitime ayrılan kaynakların yetersizliği, hızlı nüfus artışı, eğitimde fırsat eşitsizlikleri, Mesleki ve Teknik Eğitimi özendirecek alt yapının kurulamamış olması, nitelikli öğretmen yetiştirmede yaşanan sorunlar ve en önemlisi son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığının yaşanan problemlere sürekli pansuman tedbirler getirmesi sorunu iyice içinden çıkılmaz hale getirmiştir.
Dolayısıyla TEOG ve YGS-LYS bir neden değil yukarıda ifade edilen problemlerin doğal bir sonucudur. Her yıl sınavların yapısını ve adını değiştirerek Türk Eğitim sisteminin kökleşmiş sorunlarını çözmek mümkün değildir.
Şu halde bugün veliler ve öğrenciler için kâbus haline gelen bu problemi sadece bu sınavlara hele dershanelere bağlamak sorunu bir sistem bütünlüğü içinde kavrayamamak ya da hafife almaktan başka bir şey değildir. Eğitimin sistemini İlköğretim, Ortaöğretim ve Yükseköğretimle birlikte bir sistem bütünlüğü içerisinde ele almak zorundayız. Sonra sorunlara bilimsel yollardan tanı koyma buna uygun çözümler üretme becerisi ve iradesi göstermeliyiz. Yoksa bugün olduğu gibi popülist yaklaşımlara dayalı gelişi güzel günü kurtarmaya yönelik yama çözümler sistemi daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir.
Bütün bunları tartışmak yerine dershaneleri sebep sayıp yetkililerin kendi aymazlıklarını örtmeye çalışmaları, sürekli sınav sistemini değiştirmeleri, sorunu soru şekillerinde aramaları yama ve pansuman çözümlerden öte gitmeyen sadece sınavların adını değiştirmeye yönelik açıklamalardır. Aslında problemin kaynağı belli. Sorarım sizlere: On yılda aynı hükümette beş tane bakan değişir mi? Hem de birbirlerinin tam tersi uygulamalara imza atarak.
Sorunları sınavlarının yapısına hele dershanelere yüklemek anlaşılmaz bir tutum olduğu gibi komik de aynı zamanda… Sanki on bir yıl sistem her şeyi öğretti de dershaneler unutturdu. Sizler de biliyorsunuz ki dershaneler Milli Eğitim Bakanlığının denetiminde meşru, gerekli hatta eğitim sistemimizin vazgeçilmez unsurlarıdır. Şimdi bir de soruları açıklamamak çıktı ortaya. Bunun mantıklı bir gerekçesi varsa birileri ne olur anlatsın bizlere. Çocuklarımızın sınavda hangi sorulara hangi cevapları verdiğini bilmesinin mahsurunu aklıselim biri anlatsın lütfen ama rica ediyorum siyaset karıştırmadan ve anlayacağımız bir dilden zira ben artık Türkçe bilmediğimden kuşkulanmaya başladım. Çünkü hiçbir şeyi anlayamıyorum.
Yapmayın Beyler, bu çocuklar bizim, bu çocuklar bu ülkenin gelecekleri. Sınavlar öncesi ve sonrasında birilerini suçlayarak öğrenci ve velilere şirin görünme ve günü kurtarma adına popülist açıklamalarla bir yere varamayız. Gelin sorunlara bütüncül ve bilimsel bir yaklaşımla tüm ilgili kurumlarla işbirliği içinde çözümler arayalım. Ama lütfen hiçbir kaygı taşımadan sadece ülkemiz ve çocuklarımız için…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.