SUÇLU BULUNDU…
Bugün bu satırları yazmak için bilgisayarın karşısına geçtiğim zaman inanın artık yorulmuştum. Konuşmaktan, dinlemekten derdimizi anlatmaktan, doğru ve samimi iletişim kurabilmekten bitik vaziyetteyim. Demek ki bizim de imtihanımız bu. Allah’a şükürler olsun. Halimizden hiç şikayetçi değiliz. Beterin beteri var. Ama mesleğimizin vebali, paranın ağırlığı ve siyasetin gücü karşısında ezikliğimizin vicdan azabı gerçekten çok ağır geliyor artık. Dün görüştüğümüz büyüklerimizden Ali abim diyordu ki, “Uğur abi demek ki birine beddua edeceksin oğlun kızın gazeteci olsun” diyeceksin…
Dün nasıl bir gündemdi Allah aşkına.
Vallahi başımız döndü.
Ama en büyük mutluluklarımızdan birisi de AK Parti İl Başkanı, benim gerçek dostum ve başvekilim Sayın Hasan Angı ile saatlerce yaptığımız görüşmenin ardından TATKÖY’de 100’den fazla çocuğumuzun hastanelik olmasına neden olayın gerçek yüzü, dahası suçlunun bulunmasıydı.
Kim ne derse desin, hatta biz bile zaman zaman birbirimizi geç de olsa anlamış olabilsek de Hasan Angı gerçekten adam gibi adam. Eksikleri olabilir mi? Olabilir. Ama bile bile yanlışı asla yapmaz.
Hasan Angı o bilinen siyasetçilerden asla değildir. İnşallah bozulup o sıradan siyasetçilerden de olmayacaktır.
Bir kere AK Parti’nin içerde ve dışarıdaki mücadelesine…
Özür dilerdim yanlış yazdım Sayın Cumhurbaşkanımızın içerde ve dışarıda dünyaya karşı verdiği tek tabancalık mücadelesinde yıllar sonra Konya için Hasan Angı’yı 1 numara olarak görevlendirdi ise özellikle AK Partililerin Sayın Angı’yı amasız kabul etmeleri gerekir.
Hani zaman zaman yazdığımız yazılar ile bürokratları ve siyasileri çok kızdırıyoruz ya. Ama o kızgınlık çok hayırlı işlere vesile de oluyor.
Dün Tatköy’ün sularını yazmıştık yaaa.
Sağlıkçılar sular temiz dediler.
Belediyeciler vık bile demediler.
Biz Hasan abimiz ile bir araya geldik. Durumu çok net ve daha yazamadığım acı yönleri ile kendisine aktardıktan sonra İl Başkanımız direkt devreye girdi ve 5 dakikada olayı çözdü.
Onlarca çocuğumuzu hastanelik eden anaları babaları gözü yaşlı hale getiren olay aslında yine gözden kaçan küçücük minnacık (!) bir olaymış.
Tatköy’e su veren deponun bulunduğu yerde kaçak bir besihane varmış…
Bu besihanenin atıkları, hayvan pislikleri bu deponun kaynak suyuna karışmış.
KOSKİ çalışanları yaptıkları titiz tarama sonucunda bu besihaneyi bulmuşlar.
Ve belediye yetkililerimiz ilk iş olarak kaçak besihane ile ilgili çalışmayı yapmışlar. KOSKİ’ciler depo ve kaçak ile ilgili çalışmayı başlattılar.
Hadi geçmiş olsun.
Ahhhhhhhhhhh ahhhhh. O kaçak işleri yapanlar yok mu?
Ya da kaçakları kaçıranlar…
……….
Aman tamam sustum.
Hadi gözünüz aydın bu olay Sayın Başvekilimin ısrarcı dayatması sonucu tatlı suya bağlandı.
DİYALİZ ARAÇLARININ GEÇİŞ
ÜSTÜNLÜĞÜ YOKMUŞ…
Hafta sonunda plakasını ve saatini vererek bir Sağlık Bakanlığı Diyaliz araç sürücüsünün çirkin sürüş tekniğini dile getirmiştik.
Sağlık İl Müdürümüz Sayın Prof. Koç ve ekibi bu işin üzerine ciddiyetle gitmişler. Tüm Diyaliz araç sürücüleri uyarılmış. Sağlık Bakanlığı nezdinde de plakası belli araçla ilgili temasa geçilmiş. Bizde bu arada bilgilendirildik. Sizlerle paylaşmak isterim. Diyaliz araçların hiçbir şekilde trafikte geçiş üstünlükleri yokmuş.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Bazen küçük kalp kırıklıkları insanın canını en çok acıtanlardır. Nasıl küçük harfler gözü daha çok yorarsa küçük dargınlıklar insanı daha çok yıpratır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Belh kavşağında trafiğin en yoğun olduğu saatlerce bazı sürücüler herkesin gözü önünde kırmızı ışıkta geçmediği zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.