Tanrı’yı kiyâmete zorluyorlar
TARİHE YOLCULUK (260)
Tanrı’yı kıyamete zorlayan kötülerle (küresel şer güçlerle), iyiler arasındaki mücadelede Yüce Rabbimizden niyazımız; “Küffar topluluğuna karşı bize yardım et! Bize zafer ihsan eyle.”
Yazar Ramazan Kurtoğlu, “Evanjelizm (Tanrı’yı Kıyamate Zorlamak)” isimli kitabında “Mesih/Mehdi fenomoni, bulunduğumuz coğrafya başta olmak üzere tüm dünyayı nükleer, biyolojik ve kimyasal bir savaşın içine çekiyor.
Mesih/Mehdi beklentisi öyle toplumsal histeriye dönüşüyor ki, ona inananların hepsi Mesih/Mehdi’nin bir an önce gelmesi için adeta “Tanrı’yı kıyamete çağırıyor” diyor.
***
Akdeniz’in ısınan/ısıtılan suları, İslam medeniyetinin kadîm şehirlerinden olan Şam (Suriye) ve ABD’de, Evanjelist tarikatın etkisi altındaki gruplar, dünyayı yöneten gizli küresel şirketler ile etkili olan Siyonist Yahudi lobilerinin büyük çabalarıyla “Dünya’nın Başına Bela” yapılmak üzere iş başına getirilen kumar ve emlak işleticisi tüccar Trump’ın son günlerdeki sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamaları; “Tanrı’yı kıyamete çağıran” açıklamalar olarak tarihe geçti.
“Yeni Küreselleşme Düzeni” başlığı altında seri bir makale yazan diplomat Mehmet Öğütçü, “ABD’de tarikatların ve dinin etkisi derin. Dışarıdan bakınca pek görünmüyor ama ABD’de dinin ce tarikatların ekonomi, düşünce hayatı ve siyasette müthiş bir etkisi vardır. Elinizdeki dolara bakın, üzerinde ‘Biz Tanrı’ya güveniriz’ yazar” diyor.
ABD’nin 2025’de tabii (doğal) gazda Rusya’yı, petrolde Suudi Arabistan’ı geçerek dünyanın en büyük enerji üreticisi koltuğuna oturacağını yazan diplomat Öğütçü, Milliyet’te 2013 yılında kaleme aldığı makalesinde “Yahudi nüfus oranı ABD’de % 1.5 oranında, yani 315 milyonluk Amerikan nüfusunun yaklaşık 5 milyonu,. Ancak yasama ve yürütme organlarında, finansta, medyada, üniversitede, bilim ve teknoloji, sanat ve müzik dünyasında en etkili grup. Hatta öylesine etkinler ki artan sayoda Amerikalı kendi menfaatlerinin özellikle İsrail bağlantılı Yahudi menfaatlerine feda edildiğini düşünmeye başladılar. ABD’nin aklı başında Yahudi liderleri bu ülkenin hürriyet ve demokrasi değerleri ile çatışacak şekilde İsrail’in gelecek vizyonunu empoze etmeye çalıştıkça zayıflamadıklarının farkındalar.” diyor.
Amerika’nın Ortadoğu politikasında en belirgin özelliği ise, “İsrail’in güvenliği” devamlı ön planda olmasıdır. Bu, ABD için olmazsa olmaz bir politikadır. Mezopotamya (bereketli hilâl)’da, Kenan diyarı Filistin (Ortadoğu) ve Türkistan (Ortasya)’da coğrafyasında meydana gelen sıcak gelişmelere, dinî, siyasî ve ekonomik tarihî geçmişi itibariyle bakmak gerekiyor. Üç kıtayı birbiriyle buluşturan bir köprü üzerinde önemli ve stratejik bir noktada bulunan Osmanlı’nın son bakiyesi Türkiye, Akdeniz ve Karadeniz’de son zamanlarda bulunan kıymetli yeraltı enerji kaynaklarından dolayı bilerek ve elastiki bir şekilde ısıtılıp göreceli soğutmaya bırakılıyor. Bu ısıtmada Suriye ve Esed rejimi manivela olarak kullanılıyor. Amerika-Çin, Amerika-Japonya arasındaki ticari savaşlar ise, Yeni İpek Yolu projesi ve son dönemlerde Pasifik Okyanusu’nda bulunan dünyanın yüzyıllar boyunca ihtiyacına karşılık gelen değerli maden yataklarıdır. 2013 yılında Tokyo’ya 2 bin kilometre uzaklıktaki Minamitorişima Adası açıklarında bulunan 2 bin 500 kilometrekarelik alanda değerli madenler olduğu tespit edilmişti. O dönemde 6,8 milyon ton olarak tahmin edilen madenlerin 16 milyon ton değerli madene ev sahipliği yaptığı anlaşıldı. Bu değerli madenler disprozyum, itriyum, evropiyum ve terbiyum’dur. Bu dört elementin hibrit otomobiller, elektrikli bateriler, ekranlar, rüzgâr türbinleri ile tıbbi ve askeri teknolojilerde sıkça kullanıldıkları biliniyordu.
***
Akdeniz ve Karadeniz’de yeni bulunan doğal gaz ve petrol yatakları ile Pasifik’te bulunan çok değerli yeraltı madenlerinin cazibesi ve ışıltısı büyük ve güçlü küresel devletlerin gözünü kamaştırdığı gibi iştahını da kabartıyor. Bu arada “İsrail’in güvenliği için” Amerika, bir pire için yorganı yakma noktasında kimsenin gözünün yaşına bakmadan silah tüccarlarını bu bölgede konuşlandırmış durumda.
Faydacı bir toplum olan Batı, ürettiği silahları satmak için devlet ve ülkeleri birbirine kızıştırmaktan bugüne kadar hiç geri durmadı. Ortadoğu ve Ortaasya (Türkistan)’da meydana gelen gelişmelerin dinî ve ticarî boyutuyla değerlendirmek ve yorumlamak gerekiyor.
Robotların devrede olduğu 4.0’dan nesnelerin interneti gibi uzaydan yönetilen 5.0’a geçme ve ülkelerarası paylaşılmayan boyutta bir ekonomik güç olarak önümüzde duran dijital ekonomik yapılanmasın altyapısı da bu arada hazır vaziyette uygulama safhasına geçiş de bu savaş tamtamlarının çalındığı bir ortam yaratılıyor gibi.
Hayatî açıdan Petrol’den daha kıymetli, Dijital’den daha değerli ne var derseniz?
O da SU’dur.
SU’ların ısındığı bir çağ ve 21. Yüzyılda insanlık, iştahı kabarmış emperyalist küresel güçlerin eline bırakılamayacak kadar değerli olsa gerek.
Tanrı’yı kıyamete zorlayan kötülerle (küresel şer güçler), iyiler arasındaki mücadelede duamız ise; “Küffar topluluğuna karşı bize yardım et! Bize zafer ihsan eyle”(Bakara/286) diye niyâz ediyoruz.
PAZARTESİ: Büyükşehir çalışıyor mu?..
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.