Üzüldüğüm Nokta
Siyasete atılmak, ülkeyi yönetmeye talip olmak demektir. Ekibini kurup meydanlara çıkanlardan kimi başarılı olur, iktidara gelir. Kimi muhalefette kalır, kimi de bir varlık gösteremeyip tabela partisi olarak kalır. Bu da doğaldır.
İktidar olan partiden halk memnun kalırsa takip eden seçimlerde iktidar değişmez. Ne zaman ki iktidardan hoşnutsuzluk artarsa halk desteğini çekerek desteğini iktidar alternatifi olabilecek partilere verir. Verilen destekle iktidar el değiştirebilir. Çünkü nasıl ki mahkeme kadıya mülk değilse iktidara da mülk değildir. Siyaset bu. Kazanır veya kaybedersiniz. Çünkü siyasetin doğasında başarılı olmak da vardır, başarısız olmak da.
Siyasette, lider ön planda olsa da partileri ayakta tutan ekibidir. İyi bir ekiple yola çıkanlar, siyasette er veya geç tutunur ve uzun soluklu olurlar. Çünkü iyi bir ekip demek ortak akıl demektir. Geçmişten günümüze siyaset ve ülke yönetiminde başarı ve başarısızlıklar, zafer ve hezimetler lider ile anılsa da mutfakta çalışan ekibin payı yadsınamaz. Bizde siyaset, partiler ve ülke yönetimi lidere endeksli olduğu için ekip ön plana çıkmaz. Yardımcıları ve komutanları olmasa Fatih, arkadaşları olmasa Atatürk, ekibi olmasa Menderes, Demirel, Özal, Erdoğan vb. liderlerin gösterdikleri başarılar geçici olur, kalıcı olmazdı. Lider ve ekip uyumu başarıyı taçlandırır.
Ne zaman ki bir partide lider ön plana çıkar, ortak akıl diyebileceğimiz istişareye önem verilmez, ortaya çıkan sorun ve kırgınlıklar, iletişim yoluyla çözme yoluna gidilmez ise ortaya çıkan temel sorunlar ve yönetim anlayışından dolayı partilerden kopmalar başlar. Öyle ya, anlaşma ve birlikte hareket etme imkansız hale gelmişse bunun yolu ayrılmaktır. Bu durum da siyasi partilerin doğasında vardır. Bundan sonrası herkesin kendi yoluna gitmesidir. Kimi siyaseti bırakır, kimi de ben bu işi daha iyi yaparım düşüncesiyle yeni bir oluşumun öncüsü olur veya bir oluşumun içinde yer alır. Bu yola girenlerin çoğu, başarılı olamayıp daha sonra köşesine çekilse de ender de olsa bazıları siyasette tutunur ve söz sahibi olur.
Ayrılma ve ayrışmanın yaşandığı böylesi siyasi bölünmüşlük durumlarında, tarafların geçmişe sünger çekip yollarına devam etmesi, ayrılırken de birbirlerine "Bu zamana kadar sırt sırta vererek birçok alanda başarılı olduk, sıkıntılara birlikte göğüs gerdik. Geldiğimiz noktada, yönetim anlayışında ve problem çözme mantalitemizde temel ayrılıklar ortaya çıktı. Bu durumda birlikte hareket etme noktamız kalmadı. Yaptıklarımız, hatasıyla sevabıyla geçmişte kaldı. Bunları birlikte yaptık. Bunu tarih değerlendirecek. Bu aşamadan sonra ayrı kulvarlarda memleketin selameti için çalışalım" deyip ayrılmalıdırlar. Birbirlerine siyasi rakip olduklarında centilmenliği elden bırakmamalıdırlar. Ortak geçmişte hata ve eksiklikleri varsa birbirlerini günah keçisi ilan etmemelidirler.
Bir ve beraber iken birbirlerinin aleyhinde bir şey demeyenlerin ayrıldıktan sonra birbirlerinin aleyhinde ileri geri konuşmaları ne dinen ne ahlaken ne de siyaseten doğrudur. Eğer bu kişiler doğru kişiler değil idiyseler, adama sormazlar mı, geçmişte onca yıl niçin bir ve beraber oldunuz, niçin onca önemli görevleri teslim ettiniz diye.
Yapacağımız siyaset erdem üzerine yapılmalı, çamur atmak üzerine bina edilmemeli. Çünkü attığımız çamur üzerimize sıçrar, bizi de kirletir. Üzüldüğüm nokta da budur.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.