YALAN…
Yalancı kim? Diye sorsak, sanırım herkes menfaattarı için uydurma bir plan kuran kişidir diye söyleriz. Doğrudur ama asıl yalancı, doğruluğuna aldırmaksızın her işittiğini söyleyendir. Kişi, her işittiğini, doğrulamadan, başkasına anlatmamalıdır.
İşittiği şey doğru değilse ya da ağızdan ağza geçerken değişikliğe uğramışsa, bu kendisinin uydurduğu bir yalan sanılır. Cenap Şahabettin diyor ki: “Yalanı söküp atmadan gerçeği dikmeye çalışma tutmaz.”
Yalancılığın etkin olduğu yerde, doğruluk yaşayamaz. Yalancılık, bahçeyi saran yabanıl otlara benzer. Bahçe ve tarla işleriyle uğraşanlar, bu yabanıl otların ne kadar arsız olduğunu bilirler. Dikilen, ekilen sebzeleri, ya da çiçekleri hemen sararlar.
Onlara yeşerme, büyüme fırsatı vermezler, kuruturlar. Sebze ve çiçekleri yetiştirmek için, yabanıl otları çapalamak, temizlemek gerekir. Doğrular, gerçekler de, yalancılığın her yanı sardığı, etkin olduğu, yelerde yaşama fırsatı bulamaz. Yalancılık, bu kadar rağbet görür mü? Diyeceksiniz.
Bilgisizliğin, eğitimsizliğin, düzensizliğin olduğu yerlerde, değerler yer değiştirir. Ak ve kara birbirine karışır. Neyin yalan, neyin doğru olduğu kestirilemez olur. İşte bu kargaşalıkta, yalancılık yayılma; çevreyi yanıltma fırsatı bulur. Doğruları anlatmak ya da savunmak zorlaşır.
Böyle bir ortamda, yapılacak ilk iş, herkesi etkisi altına almış olan yalancılığı, toplumdan söküp atmaktır. Bu da insanları eğitmek, gerilikten ve bilgisizlikten kurtarmakla sağlanır. Hani yalancının evi yanmış da, kimse inanmamış!
Yalancının sözüne kimse inanmaz. Adı yalancıya çıktığı için, doğru söylese bile, yalan söylediği sanılır. Sözgelimi çevrenizde böyle biri vardır. Adamın her sözü, ya da iki sözünden biri yalandır. Böyle bir kişinin sözüne kulak verilir mi? Söylediklerinin inandırıcılığı olur mu?
Gel zaman, git zaman bu adamın evinde bir yangın çıkıyor. Başlıyor bağırmaya: "Yangın vaar! Yetişin komşular, evim yanıyorr!" Gülüp geçersiniz, yine bir yalan uydurmuş, diye. Oysa söyledikleri doğrudur. Yangını gözünüzle görmediğiniz için adamın bağırmasına kulak vermezsiniz.
Çünkü adam yalancıdır, ciddiye alınacak biri değildir. Ev cayır cayır yanar da kimse dönüp bakmaz. Böylelerinin durumuna düşmemeli; yalancılıktan sakınmalıyız. Yalan söylemeyi âdet edinen kişinin sözlerine hiç kimse inanır mı?
Sonuçta yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bir kimsenin söylediği söz yalan ise durum çok geçmeden anlaşılır ve söyleyenin yalancı olduğu ortaya çıkar. (Sanki onun mumu bile yalancıdır ve hava kararmaya başlayınca anlaşılır ki ışık vermiyor.)
Hulasa yalan söyleme yalnız kalırsın. Yalnız kalanı kurt yer. Yardımcısı bulunmayan kişi, kendini tehlikeden koruyamaz. Dostu, arkadaşı olmayan tek başına yaşayan insan, her türlü tehlikeyle karşı karşıya kalıp tek başına mücadele etmek zorundadır.
Selam ve muhabbetle…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.