GAZETECİLİK Mİ YAPIYORUZ? YOKSA SOYTARILIK MI?
Dün sözüm ona takvimlerde, önemli gün ve haftalarda 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü yazdığı için dün telefonla arayan, mesaj gönderen, çiçek ve hediyelerini gönderip hatta bizzat getiren dostlarımız, okurlarımız, kurum ve kuruluşların temsilcileri, Belediye Başkanları, vekiller, siyasiler ………. Allaaaah.
Bayramdan bayrama sesini duyduğumuz gönül dostları.
Hatta “Allah dostu bayramın kutlu olsun” diyen Hasan abim.
…………
Herkese herkese tek tek teşekkür ettim.
Şimdi bizi hatırlayan hatırlamayan, seven sevmeyen tüm okurlarımıza da huzurlarınızda teşekkür ederim.
Ama bugün bir kez daha şunu açık net ifade edeyim ki “Bu iş yani sözüm ona Gazeteciler Günü sadece bir oyun. Bu sadece insanların birbirini kandırması, şirinlik yapması, samimiyetsizlik.
Evet bazılarınız yani bizi tanısalar da tanımasalar da her zaman her yerde insafsızca yerden yere vuran yargısız infaz eden sizler de haksınız.
Bizde adam gibi gazetecilik filan yapmıyoruz. Dahası yapamıyoruz.
Haa bundan sonra kimse de bizden gazetecilik filan beklemesin.
Çünkü büyüklerimiz de böyle istiyor, millet de bu durumdan memnun.
O zaman biz de soytarılık yapmaya başlıyoruz.
Ya da şöyle diyelim belki bizim dışımızda meslektaşlarımız gazetecilik yapıyorlardır(!) ama her şey ortada malumunuz.
Neyse şahsım adıma 40 yılını doldurup 41. yılında bulunduğumuz mesleğimiz için yaptığımız acı da olsa bu değerlendirmemiz için sürçü lisan ettik ise af ola.
………….
LEYLA ŞAHİN USTA HANIMEFENDİ’YE VATANDAŞ SİTEMİ!
Sosyal medyada dolaşırken rast geldi. Milletvekilimiz Leyla Şahin Usta Hanımefendi hayırlı sabahlar paylaşımında bulunmuş. Ve bir vatandaş da altına şunları yazmış;
“Hayırlı sabahlar, Meram Gödene TOKİ’den, 60 cm kar altında güzel bir güne başlıyoruz. 33 blok 933 hanelik 1.etaba 4 gündür otobüs veya zorunlu hallerde kar kış/buzlanma nedeniyle yolcu almak için gelen zincir takılı 0 302 otobüsler gelmiyor.
Allah hakkımızda hayırlısını versin. 1-3 km yürümek zorunda kalıyoruz, normal insan içinde sıkıntı ama yaşlı, çocuklu ve hamileler ve engelliler için 2 kat daha zor. % 80 özürlü oğlum işe gitmek için en az 1 kilometre yokuş aşağı yürümek ve Konya’dan gelirken de yokuş yukarı yürümek zorunda ve düşüp başına bir hal gelmesin diye her gün dua ediyoruz.”
………….
Bir müddet daha bu yazan abimizin notlarını takip edeceğim. Bakalım ne kadar etkili olmuş bekleyip göreceğiz inşallah.
TÜRK TELEKOMCULAR BÖYLE DEĞİL AMA…
Dün Marangozlar Sanayii’nden bir abim bir dostum aradı. Dört gündür iş yerinin telefonlarının kesik olduğunu söyledi. Bizde şehir olarak olağanüstü iklim şartlarından geçtiğimizi bunun da normal olduğunu ifade ederken küçük birde gönderme yaptım. Çünkü kendisi geçtiğimiz dönem Ak partiden meclis üyesi idi.
Kendisine şöyle dedim “Yoooo abi öyle oturduğunuz yerden Belediyelerden kurumlardan şikayetçi olmak yok. Bu rahmet rahmet, ver Allah’ım ver. Bereket yağıyor bereket. Hayırlısı olsun daha çok olsun inşallah”…
Abimiz zeki zeki. Anlayacağını anladı. Ama bir yandan da genç ve siyasetçi ya devam etti “Abi olabilir. Ama bu çağda bir işyerinin telefonunun dört gün çalışmaması ne demek bir bilsen. Gerçi biraz önce geldiler. Ama arkadaşlar bu kez de atar yaptılar…”
Biz de havalar gibi gelen ekibinde kendi iç sıkıntıları olabileceğini çünkü Telekom Müdüründen çalışma ekibine kadar Konya’nın kurumun yüz akı olduğunu da anlatmaya çalıştım.
Bu arada polisler, belediyeciler, MEDAŞ’çılar, sağlıkçılara filan kar kahramanları demiştik yaaa. Telefoncuları unutmuşuz. Demek ki kardan kıştan telefonlarda da sıkıntı var ve ekip yetişmekte zorlanıyor.
NEREYE VURACAĞINI BİLMEK
Konyalı değil. Konya’mızın da üniversitelerinde değil. Bir başka şehrimizin üniversitesinde öğretim üyesi olan hocamız yaklaşık bir yıldır yurt dışında ve orada üniversitesi adına çalışıyor.
Hocam taaa oralardan bize aşağıdaki şu notu paylaşıyordu;
“Bir geminin makinesi bozulmuş, hiç kimse tamir edememiş. Son işin de 40 yıllık tecrübesi olan bir usta getirmişler. Usta, makineyi tepeden tırnağa dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. Biraz bakındıktan sonra alet çantasına uzanmış ve küçük bir çekiç çıkarmış. Yavaşça bir yere vurmuş. Bir anda makine hayata dönmüş ve çalışmaya başlamış. Makine tamir olmuş!
Bir hafta sonra geminin sahiplerine bu tamirle ilgili 10 bin dolarlık bir fatura gelmiş. “Ne!!!” diye yerinden sıçramış gemi sahibi “neredeyse hiç bir şey yapmadı ki. Faturayı detaylandırsın. Neye ne veriyoruz onu görelim.”
Cevap basit olmuş: “Çekiç 2 dolar. Nereye vuracağını bilmek 9.998 dolar.”
Tecrübeye bilgiye emeğe saygı duymak gerek…
…………
Ben bu hikayeden dersimi çıkardım. Notunu alan da almıştır inşallah.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Büyük başarılar, ancak başarabileceklerine inanan insanlar tarafında elde edilmiştir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Adı büyük kurum ve kuruluşlar hâlâ giriş kapılarında ya da otoparklarında duran santimetrelerce karı buzu temizledikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.