Konya’da geçtiğimiz sene pek çok olay meydana geldi.

Bu hadiseler içerisinde en önemli ve üzerinde durulması gerekenler arasında, daha önceki “2016’ya Damga Vuran Olaylar” başlıklı makalemde dile getirdiğim gibi “istifaya zorlanmak suretiyle Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu Başbakanlığındaki 64. Hükûmetin görevine, 22 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından son verilmesi”de vardı.

Ayrıca, en önemlisi de; “Danıştay’ın aldığı bir kararla Valiliklerin, okulları, İmam Hatip Orta Okulu’na dönüştürme yetkisini elinden almasıdır”.

***

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Konya Milletvekili Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nu neden Başbakanlık görevinden azlederek 64. Hükümet’in görevine son verdi?” sualinin pek çok cevabı var.

Kamuoyunda bunların hemen hemen hepsi dillendirildi.

Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişte ve FETÖ ile etkin mücadele 64. Hükümet, yeterince performans gösteremediğinden dolayı Sayın Cumhurbaşkanı, dış ve iç politikada belirlediği siyaseti tam uygulama noktasında kendisine “sadık” başbakan ve yeni kabineyle yoluna devam etmek istemesinden dolayı bir tercih yaptı.

Doğru muydu, yanlış mıydı tartışması politikada geçerliliğini fazla muhafaza etmiyor.

Siyasette ‘vefa’ya yer olmadığı gibi.

Türkiye gibi bir ülkede siyaset; “deli gömleği”ni veyahut da Cumhurbaşkanının deyimiyle “kanlı gömleği”giymek gibi bir şey. Bunu göze alacak kadrolarla yola çıkmak gerekiyor.

Coğrafyamızda ve ülkemizde olaylar o kadar çabuk gelişiyor ve gündem bazen çok çabuk değişkenlik arzettiğinden dolayı siyaset de; vaktinde, doğru istikâmette, ülkenin yararına ve millî  ölçülerde hızlı karar almayı ve vermeyi gerektiriyor.

Bu ölçüyü iyi hesap edemeyen ve yavaş hareket edenlerin Türk siyasetinde ve politik yapısında pek yer bulmaları artık mümkün gözükmüyor.

Siyasetçiler ve ülkeyi yönetmeye talip olanların bundan böyle “akademik” çevrelerden daha çok pratik hareket edebilen, düşünebilen ve tatbikatlı eğitim almış kadroların yer aldığı yapılanmalarla tasarımlanılacağından hiç şüpheniz olmasın.

Bir de Türkiye’nin son 200, Dünya’nın ise 300 yıllık siyasi ve ekonomik tarihinde nelerin olup bittiğine dair tarih şuuruna ve bilincine sahip yetenekte insanlar (danışman-bürokrat) bundan böyle tercih edilecekler.

Yeni sistemle birlikte Meclis’te oluşacak 600 Milletvekilinin özellikleri de büyük önem arzediyor. Bu konuda Cumhurbaşkanı kendi partisi itibariyle daha “seçici” ve daha  “belirleyici” konumda olacak.

Yâni daha hakim pozisyonda olacak.

***

Ayrıca “Dünya beşten büyük” söyleminin arkasında dik durabilecek bir istihbarat ağının da cihânşumül anlamda örülmesi gerekiyor.

Nizamül Mülk, Selçuklu Devleti’nn ayakta kalabilmesi için istihbarat teşkilatının tesis ve takviyesinin lüzumu üzerinde ısrarlı olduğunu şu şekilde ifade ediyor:

“Hiçbir şeyin hiçbir surette gizli saklı kalmaması ve vuku bulan yahut ayyuka çıkan bir meseleye anında müdahale için kulaklarına çalınan her şeyi padişaha ulaştıracak, tacir, seyyah, sûfî, yoksul, sakatatçı kılığında, dört bir yana casuslar salınmalıdır.”

***

Dünya değişiyor ve 21. Yüzyıl bilgi ve uzay çağına doğru çok hızlı bir şekilde yol alıyor. Bu çağa ayak uyduran devlet ve ülkeler ayakta kalacak. Uyduramayan ve teknik açıdan geride kalanlar küçülecek ve sömürge olmaya mahkûm olacaklar.

AZİZİM DİYOR Kİ…

Türkiye, bundan böyle “Cümle hükümdarların kendisinden sorulduğu cihan dedikleri ailenin reisi olan” devlet başkanlarının da uygulayacağı adaletle tüm dünyadan sorumlu olmaları mukadder bir şekilde hareket edecektir.