ATATÜRK’ÜN KONYA’SI
Büyük Önder Atatürk; “Asırlardan beri tüten bir nurun ocağı ve Türk kültürünün esaslı kaynaklarından biri” olarak kabul ettiği Konya’ya birçok defa ziyaretler yapmıştır. Konya, Atatürk’ün İstanbul ve İzmir’den sonra en çok geldiği ve ziyaret ettiği mutlu şehirlerden biridir. Kemal Atatürk, Milli Mücadele’nin başlangıcından ölümüne kadar olan süre içerisinde Konya’ya 13 defa gelmiş ve bu gelişlerinde toplam 33 gününü Konya’da geçirmiştir.
Ve Konya’ya ilk gelişi 3 Ağustos 1920 tarihine rastlar. Kuva-i Milliye’ye karşı bazı olumsuz hareketlerin meydana gelmekte olduğunu öğrenen Ata, Konyalılarla ve Konya’daki zevatla görüşmek, halkı aydınlatmak üzere sabah saat 06.00 sıralarında trenle Konya’ya gelir. Atatürk’ün yanında Milli Savunma Bakanı Fevzi Çakmak, Genel Kurmay Başkanı Şemsettin, 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Altay Paşa bulunuyordu. Atatürk çeşitli temaslarda bulunduktan sonra Konya’daki duruma ilişkin TBMM ikinci Başkanı ve Adliye Bakanı Celaleddin Arif Bey’e bir telgraf gönderir. Bu telgrafta “Konya’nın durumunu memnuniyet verici buldum. Halk aydınlatılmış, kötü niyetli kişilerin sözlerine aldananlar şimdi hatalarını anlamış, doğru yola gelmişlerdir” diye bahseder. 4 Ağustos 1920 tarihinin sabahı hastaneyi ve liseyi ziyaret eden Büyük Önder, öğleden sonra da Hükümet meydanında Konyalılara seslenir. Atatürk’ün hükümet meydanındaki konuşması Konyalıların coşkun alkışlarıyla zaman zaman kesilir. Atatürk iç ve dış düşmanların milletin çelik iradesi karşısında eriyeceğini, milli kuvvetlere güvenilmesini, yardım edilmesini ister ve “Milli amaçlara ihanet eden bedbahtlar yine milletin iradesiyle cezalarını bulacak, hatalarını anlayacaklardır. Millet, Kuva-i Milliye ile hemfikirdir.” diyerek konuşmasını tamamlar. Atatürk’ün konuşmasından sonra Antalya Milletvekili Rasih Kaplan memleketin kurtuluşu üzerine dua eder ve 5 Ağustos 1920 sabahı da Atatürk Çukurovalıların düzenlediği Pozantı mitingine katılmak üzere trenle Konya’dan ayrılır.
Ve yine dillendirmek isterim ki Gazi Mustafa Kemal Paşa Konya’ya yaptığı ziyaretleri sırasında önce Hz.Mevlana’nın makamının bulunduğu Türbe-i Saadeti ziyaret etmeyi ihmal etmemiş, tekke ve zaviyelerin işlevlerini tamamlaması ve dolayısıyla kapatılması yönünde çıkan yasa sırasında Hz.Mevlana’nın türbesini müze haline dönüştürerek tüm insanlık alemine açık halde kalmasını sağlamıştır. Bir Konya ziyareti sırasında “Ne zaman bu şehre gelecek olsam, içimde bir heyecan duyarım. Hz.Mevlana düşünceleriyle benliğimi sarar. O çok büyük bir dahi, çağları aşan bir yenilikçi” sözlerini sarfederek Hz.Mevlana’ya gösterdiği sevgi ve saygının delilini ortaya koyar.
Atatürk’ün Konya’ya son geliş tarihi ise 20 Kasım 1937 tarihine rastlar. O gün sabah saat 5.20’de Adana üzerinden trenle Konya’ya gelmiş; Konya Valisi Cemal Bardakçı, Belediye Başkanı Şevki Ergun ve başkalarıyla kısa bir görüşme yaptıktan sonra yoluna devam etmiştir. Konya’ya ziyaretlerinde ise Konya Köşkü’nde kalmıştır. Köşk, 1912 yılında yaptırılmış 1916 yılından sonra Vali Konağı olarak kullanılmıştır. 20 Mart 1923 günü eşi Latife Hanımla birlikte Konya’ya geldiği zaman bu köşkte 4 gün, 3 Ocak 1925’te de 11 gün konuk olmuşlardır. 1927 yılında Konya Belediyesi, aldığı bir kararla Köşkü Atatürk’e armağan etmiş, Atatürk bundan sonraki Konya’ya gelişlerinde bu köşkte oturmuşlardır. Atatürk’ün ölümünden sonra tekrar vali konağı olarak kullanılan bu köşk, 1963 yılında Konya Valiliğinden Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğüne devredilmiş, bir yıl sonra da Atatürk Evi ve Müzesi adıyla ziyarete açılmıştır.
1881 yılında Selânik’te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi’ndeki üç katlı evde dünyaya gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk Ali Rıza Efendi’nin oğludur. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi 14-15. yüzyıllarda Konya ve Aydın’dan Makedonya’ya yerleştirilmiş Kocacık yörüklerindendir. Osmanlı mirlivası ve Türkiye’nin iki mareşalinden biridir. 1919 yılında başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın önderliğini yapmış; daha sonra modern Türkiye’yi oluşturan devrim ve reformları gerçekleştirmiştir. Osmanlı Ordusu’nda subay olarak görev yapıp Türk Orduları Başkomutanı olarak Sakarya Meydan Muharebesi’ndeki başarısından dolayı 19 Eylül 1921 tarihinde, “Gazi” unvanını almış ve mareşalliğe yükselmiştir. Vefatına kadar arka arkaya 4 kez Cumhurbaşkanı olan Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten Cumhurbaşkanı olmuştur. Kendisine 1938 yılı başlarında siroz teşhisi konulur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayatını kaybeder. Vefatının 79.yılında Ata’mızı saygı ve rahmetle anıyorum. Sen, Türk milletinin kalbinde ebediyen yaşayacaksın.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.