Bakış Açısı
Her bir insanın hayata, olaylara, durumlara olan algısı, tüm bunları yorumlaması yani bakış açısı farklıdır. Yetiştiği çevre, kültürü, aldığı eğitim, inançları, anne ve babasının kişilik yapısı, arkadaş çevresi insanın imzasına bir iz bırakır. Bakış açısıyla hayatını yönlendirir, karar verir, bazı durumlar onu sevindirirken bazı durumlar üzebilir.
Bakış açısı ile ilgili olarak son zamanlarda sosyal medyada sık sık karikatürlere rastlıyoruz. Psikolojide şekil-zemin ilişkisi doğrultusunda hazırlanan tüm bu karikatürler insanlara aslında tek bir doğrunun, tek bir çözüm yolunun olmadığını göstererek insanlara problemlerini farklı yollardan çözebileceklerini, farklı yönlerden bakmanın önemini gösteriyor. Özellikle Psikoloji Bilimindeki yeni gelişmeler, insanın algılarını değiştirerek çevresindeki olaylarda duygularını kontrol altına alabileceği, sorunlarına ve toplumsal problemlere karşı daha yapıcı davranmasının bakış açısını değiştirmek olduğunu gösteriyor.
Örnek verecek olursak kimi zaman insanlar, karşılaştıkları bir durum onları zorladığında çok büyük bir problemle yüz yüze kaldıklarını düşünebilirler. Ama aslında problem sanıldığı kadar büyük değildir. Belki de çözüme bakış açısını değiştirmesi sonucunda ulaşacaktır. Çünkü bazen birçok yol olduğu halde derin düşünmemekten kaynaklı olarak diğer yolların ışığına gözümüz çarpmayabilir, açı tutmamış olabilir, insan bu açıyı ne kadar genişletirse aydınlığın olduğu yöne o kadar kolay ulaşır.
Bir müzikte tek bir enstrümanı algılayabileceğimiz gibi senfoniyi fark ederek farklı tınıları algılayabilmek ya da bir gökdelenin en üst katında gördüğümüz bir insanı bir de yakından görmek gibi…
Farklı bakış açılarının etkisi, iki kişi arasında bir sorun olduğunda, bu kişilerin her birinin olayları aktarışının farklı olmasında da görülür. Her iki tarafın da içerisinde bulunduğu durum, mazeretleri, haklı oldukları noktalar, yanlış algıladıkları kısımlar, önyargıları ve beklentileri, o olaya bakış açılarına etki eder. Sonuçta da iki farklı bakış açısı ortaya çıkar.
İnsan bu önemli gerçeğin her zaman farkında olarak hareket etmelidir. Çünkü insanın bakış açısı tamamen yanlış da olabilir ve bu sebeple sorunlarını çözemiyor olabilir. İşte böyle durumlarda çözüme ulaşmak yalnızca bakış açısını değiştirmekle mümkün olabilir. Belirli bir koordinasyondaki en ufak bir değişim kişiyi ulaşmak istediği yere yöneltebilir.
Bu durum ilk başta etkisiz gibi gözükse de kişiye kazandıracağı sağduyu, daha doğru hareket edebilme, karşılıklı ilişkilerde duruma karşı tarafın gözüyle bakabilme, bir de onun gözünden değerlendirme yapma, kendini eleştirme ve hatalarını görüp telafi etme, bu şekilde sorunlarına çözümler getirip başkalarına da yardımcı olabilmek bakımından hayati önem taşıyan değerli bir bilgi niteliği taşımaktadır.
Bir insan karşısındaki kişinin bazı tavırlarını kendi bakış açısıyla yorumladığı zaman onun sözlerini ve tavırlarını yanlış anlayabilir. Karşı taraf iyi ve doğru bir harekette bulunuyor olsa bile kendi zannıyla bunu tam tersi yönde hoşuna gitmeyen bir biçimde algılayabilir bu da çok farklı sonuçlar doğurur. Ya da tam tersi bir kişiyi olduğundan çok daha üstün ahlaklı, nitelikli bir insan sanarak hep hüsnü zanla yaklaştığı için kişinin taşıdığı art niyeti, kötü huyları, yanlış davranışları fark edemeyebilir. Aslında her iki durumda bir yanılgıdır.
Peki oldukça göreceli olan bu tür örneklerde bakış açısının ölçüsü ne olmalıdır?
Burada önemli nokta, insan kendi duyguları ve zannıyla değil, Kur’an’ın onun için kıldığı ölçü doğrultusunda hayatı yorumlamalıdır; Mümin için en doğru ve sarsılmaz bakış açısı Kur’an’dır. Çünkü Allah, karşılaşacağımız durumlarda nasıl bir tavırla ve düşünceyle hareket etmemiz gerektiğini bildirmiştir.
Özellikle güvenilir ve Kur’an ahlakından taviz vermeyen ve bu konuda kararlı müminler arasındaki sorunlarda hüsnü zana dayalı, olumlu bir bakış açısı gerekir. Müminler karşılıklı olarak yapılan bazı davranışlarda hayır ve hikmet arar, koruyucu bir tavır sergileyerek yapıcı bir tutumla hareket ederler. Hatalı davranışlarda eleştirmeden, sevgisinde herhangi bir eksilme olmadan hatayı düzeltir. Ve durumu her iki tarafın lehine çevirir.
Çünkü tümüyle Kuran'a göre hareket eden iki insanın, aralarındaki herhangi bir konuyu halletmeleri son derece kolay olmalıdır. Dolayısıyla eğer ortada bir zorluk varsa, o zaman sorun iki tarafın da bakış açılarında olabilir. Fakat cahiliye yöntemleriyle yaklaşılır, kişiler kendi düşünceleriyle hareket ederse bu durum gereksiz sıkıntılar doğurabilir.
Her zorluğu kolaylığa çevirebilecek anlayış Kur’an ölçüsüdür. Bu gerçek Kur’an’da şu şekillerde bildirilir:
Gerçek şu ki kulluk eden bir topluluk için bunda (Kur'an'da) 'açık bir mesaj' (veya gerçek bir çıkış yolu) vardır. (Enbiya Suresi, 106)
... Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; (Talak Suresi, 2)
... Kim Allah'tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir. (Talak Suresi, 4)
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.