Yozlaşmanın Teknolojisi
Bugün Türkiye’deki kültür çeşitliliğine bakarak doğudan batıya çok zengin bir kültürel yapıya sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Tamamına yakını renkli, neşeli, samimi ve ülkemizle, milletimizle bütünleşmiş sevgi kültürleridir. Lakin bir "kültür" var ki bizdenmiş gibi davranıp tüm bu kültürlerin içine sızmaya çalışan ve sinsice yol alan ve karanlık yüzüyle, aydınlık, temiz, iyi olan bütün değerleri, yaşayışları, bugünün ve yarının umutlarını, bizi millet yapan birlikteliğimizi, sevinçlerimizi karşısına almış durumda. Her birimize telkin edilen bu kültür kof bir nesli hedefliyor aslında. Bu kültürün “kültürsüzlüğün desek daha doğru olur” adı; televizyon kültürü.
Yeri dolmaz sanatçıların ve usta eserlerin azalmasıyla sanat değerini kaybetti ve bunun yerini ticari amaçlı programlar almaya başladı. İçi kof gençlik dizileri ve aile içi felaketleri anlatan diziler dönemi başladı. Şimdiyse kanallar bu tarz içi boş, seyirciye hiçbir şey vermediği gibi, onlar farkında bile olmadan kendilerinden pek çok şey alıp götüren diziler, izdivaç ve moda programlarıyla ile dolup taşıyor.
Milletimiz için samimiyetin sembolü ve son derece değerli bir kavramdır aile. Ancak Televole kültürüne göre aile; basit ve geçici maddi kaygılar üzerine kurulan ticari bir birliktelik! Paraya göre elektriklenmeler, menfaate göre azalıp artan aşklar... Üzerine kurulu bir sistem.
Bu yapımların bir kısmı amaçsız, içi boş ve derinlikten uzak. Kaliteden, sevgiden yoksun, ruhların içini boşaltan, ideallerden uzak, avam bir yapı meydana getirerek uzun vadede milleti tehdit ediyor. Düşünmeyen, üretmeyen, yancı, kıskanç ve sevgisiz bir karakter özendiriliyor. Anadolu insanı son derece asil ve efendiyken toplum ahlakına aykırı içeriklerle saygısız ve rekabetçi yaşantılar ve yanlış davranış modelleri örnek alınası gösteriliyor.
Değerli Milletimizin değerli vakti bu kof kültürün işgali altında!
Oysa şu an çözüme ulaştırılması gereken binlerce konumuz var; dünyanın sorunları, Türkiye’de bölünme tehlikesi, salgın hastalıklar, eğitim problemleri, dünyadaki açlık, işsizlik, yoksulluk ekonomik krizler ve daha pek çok küresel sorunlar.
Bir yanda savaştan kaçarken kıyıya vuran bedenler, bir yanda sevgiyi arayıp bulamamış intihar eden insanlar, bir yanda her gün terör olayları sonucu şehit düşen askerimiz, polisimiz bir yanda ise bütün bunları bir kenara bırakıp kendi sanal dünyasına dalıp gerçek dünyaya karşı umursamaz, ilgisiz, vurdumduymaz insanlar. Kimi canının derdinde, kimi dolaplarca kıyafet arasında akşama neyi giyineceğinin.
Büyük idealler peşinde koşan, ileriye dönük yatırımlar yapıp ülkesini sosyal ve ekonomik yönden geliştirmeye çalışan, teknoloji, sanat, fikir üretirken kendi kültüründen taviz vermeyen bir gençlik amaçlanıyorsa kapsamlı bir çalışmayla ekranlarda bu konuları teşvik edici gelişmelere de büyük çaplı yer vermelidir. Bunların yanı sıra kültürel ve milli değerlerimizi, milli varlığımızı tanıtan, Türk toplumunun, fedakar, güvenilir, sevecen yüzünü gösteren, aileye, dostluğa, samimiyete değer veren yanı vurgulanmalıdır. Gençliğimizin çok daha neşeli, etraflarına gülücükleriyle neşe saçan, mutlu, ruhen ve bedenen sağlıklı bireyler olmaları amaçlanmalı, bu yönde politikalar desteklenerek ekranlara bu şekilde yansımalıdır.
Çünkü dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun, bu topraklarda milletimiz sevgiyle büyümüştür ve bu şekilde kardeşliğini her fırsatta pekiştiren insanlar olarak devam edecektir. Bu sebeple Türkiye’miz önderimiz Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin izinden gidip çok daha modern, kaliteli, üreten bir Türkiye olma yolunda daha sağlam daha oturmuş bir demokrasiyle ilerleyecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.